GİZEMLİ ADAM: YAHYA

274 23 8
                                    

"Siz benim adımı nerden biliyorsunuz?" dedim fısıltı gibi bir sesle.
Adamın yüzündeki gülümseme biranda kayboldu.
"Annen..." dedi zor bela.
"Seni burada bulmayı beklemiyordum" dedi sırıtarak. Sanki havayı dağıtmak ister gibi.
"Evet annem... Nolmuş anneme yani?" dedim devam etmesi için.
"Anneni tanıyorum, bu hastanedeydi. Sen burada doğdun hatta. Tam 18 yıl önceydi. Şimdi kocaman bir genç kız olmuşsun." dedi ve bana hayran hayran bakmayı sürdürdü.
"Annen sen doğunca seni istemedi. Nasıl denir bilmem ama seni gördüğü yerde çığlık atıyor, bu benim kızım değil diye bağırıyordu. Sakın kendini suçlama bu bir hastalık. Psikolojik rahatsızlığı vardı annenin. Bir travma geçirmiş evlendikten bir kaç ay sonra. Ne olduğunu bende bilmiyorum. Ve ondan sonra nasıl denir... Anlayacağın delirmiş! Sen doğunca bu travma daha da tetiklenmiş. Sanırsam bebeklere karşı bir korkusu var." dedi ve sustu. Devam etmesini bekledim ama sanki hatırlamakta güçlük çekiyor gibi bir hali vardı.
Devam etti en sonunda.
"Ve anneni istemedi baban. Bu senin için daha doğru olacaktı. Sağlığın için. Sen annesiz büyüdün, Melodi. Baban sana hem anne hem baba oldu." dedi ve saçlarımı okşadı. Kendimi geri çektim.
Dişlerimin arasından hırladım adama.
"Benim annem ö-l-d-ü!" dedim sinirle.
"Demek sana öldü dediler..."dedi mırıldandır gibi.
"Kes sesini bunak! Annem öldü, öldü o. Aklımı bulandırma benim."dedim ağlama duygusuna yenilmemeye çalışarak.
"Bak Melodi annen yaşıyor inan bana!" dedi yaşlı adam.
"Size neden inanayım ki! Tımarhane deki bunamış bir ihtiyarı neden ciddiye alıyım? Hahaha! Annem ölmemiş, deliymiş falan. Asıl deli olan kim biliyor musunuz? Sizsiniz! Bir daha annemin adını ağzınıza alıyım demeyin bence, ona bir daha deli derseniz sizi buna pişman ederim. Şuan yaşınızdan dolayı size saygım var bir nebze olsun. Şansınızı zorlamayın!" dedim işaret parmağımı tehditkar bir şekilde adama savurarak. Adam yatağa oturdu. Tam o sırada bir hemşire geldi.
" Yahya amca nasılsın bugün" der demez beni farketti ve sorgulayıcı bir bakış attı.
Adam hemşireye "Bir tanıdığım hemşire kızım." deyince hemşirenin yüzündeki o sert bakışlar kayboldu ve hafif de olsa gülümsedi. Hızlıca odadan çıktım. Neydi şimdi bu!
Bu adamın dedikleri doğru olamazdı değil mi! Annem beni istemiyor muydu? Ve ölmemiş miydi annem?
Yoldan geçen hemşireden yardım istedim.
" Afedersiniz ben oda numaramı hatırlamıyorum da..."
******

Yeter Hanıma bir doz daha sakinleştirici yapıldı. Bir tane de bana yapsalar iyi olacaktı çünkü kafayı yemek üzereydim. Babamı aramakla aramamak arasında gidip geliyordum.
Telefonumu çıkarttım ve babamı aradım.

"Kızım?"
"Baba!"
"Bende tam seni arayacaktım eve dönüyorum. Artık evinde kalabilirsin. Hem o delileren kurtulmuş olursun(!)
"Tamam, peki baba! Ama ben şeydeyim..."
"Nerdesin kızım?"
"Hamdi Bet Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ndeyim."
"Neden?"
"Yeter Hanım için"
"Bunu gelince konuşalım yarım saate oradayım."

Babam telefonu kapattı.
Annemle ilgili konuyu evde konuşsak daha iyi olacaktı. Ya ben ne saçmalıyorum? Delinin lafıyla mı hareket edeceğim? Ay! Bende bir alemim ha! Babama deyip boşuna konuşmaya gerek yok.
*****

" Rüya..." Yeter Hanım'ı sayıklamaları ondan tarafa bakmama neden oldu.
Yanına koştum ve alnındaki terleri bir peçeteyle sildim. Sonra gözlerini araladı zor bela Yeter Hanım.
"Rüya nerde?" dedi.
Ne diyeceğimi bilemedim.
"Şey... Yeter Hanım hani demiştik ya gömecektik Rüyayı? Sen de tamam demiştin." dedim hatırlaması için dua ederken. Hatırlamış olacak ki biranda gözleri fal taşı gibi oldu.
"Beni Rüya'ya götür ne olur, bir göreyim onu son kez."dedi yalvarışlarla.

YAN KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin