KONUŞSANA ÜLFET

620 43 32
                                    

Sabrım iyice taştı ve Ülfete
"Ya ne olduğunu söylesene!"diye bağırıverdim biranda.
Ülfet ağlamayı bırakıp konuşmaya başladı.
"Bilmiyorum. Neler olduğunu anlamadım. Ben yukarıdaydım. Sonra aniden bir ses duydum. Koşarak aşağıya indim. O kapı açık duruyordu. Sonra bir cam kırığı sesi duydum. Odanın icine girdim cam kırıktı."dedi.

Herşeyi simdi daha iyi anlıyordum. O odada biri olduğuna emindim.
"Peki kim olduğunu gördün mü?"dedim.
Ülfet yutkundu.
"Hayır. Zaten herşey biranda oldu."dedi kısık bir sesle.
"Çok korktum Melodi."dedi Ülfet.
Arkadaşıma kocaman sarıldım.
"Tamam sakin ol."dedim ona.
Bakalım Yeter Hanım şimdi ne diyecek. Bunu da inkar edemez!
"Sen eve git istersen."dedim.
"Hayır. Ya o adam tekrar gelirse. Sen tek başına ne yapacaksın?"dedi.
Benim düşünceli arkadaşım.
"Tamam. Kal ozaman."dedim mecburen.
"Ay ağlama artık."dedim ve gıdıklamaya başladım Ülfeti. Ülfet gülmeye başladı. Ben de onun bu haline gülüyordum.
Sonra birden zil çaldı. Kapıyı açtım. Gelen Charlie idi.

Charlie Ülfeti görünce saşırdı.
"Bu kim?"dedi bana dönerek.
"Can dostum Ülfet."dedim.
Ülfetin gözleri sevinçle parlamış, az önceki ağlayan kızdan eser kalmamıştı şimdi. Saçlarını eliyle düzeltir gibi yaptıktan sonra ayağa kalkıp Charlieye elini uzattı.

"Merhaba ben Ülfet."dedi.
Zavallı Charlie ne diyeceğini bilemedi.
"Bende Charlie."dedi Ülfetin elini sıkarken.
Ülfet hafif bir tebessümle Charlie bakarken Charlie birden elini çekti. Çocuk Ülfettin elektriği yüzünden çarpılmıştı sanırım. Elini aniden çekiverdi.

Charlieyi bulmuşken aklımdakileri sormalıydım.
"Charlie seninle konuşabilir miyiz?"dedim.
Charlie odasına doğru çıktı bir şey demeden. Sanırım bu 'Gel' demekti.
Peşinden gittim. Kapıyı kapatıp şapkasını yatağın üstüne attı.

"Önemli bir şey mi diyeceksin?"dedi.
"Evet, aslına bakarsan önemli."dedim nasıl başlayacağımı düşünürken.
Uzun bir sessizlik oluştu ben konuşmayınca.

Charlie hala ayaktaydı ve sanki benim sözümü bitirdikten sonra defolup gitmemi bekliyordu.
"Konuşacak mısın? Pek vaktim yok da."dedi.

"Bu kolay değil. Nasıl anlatacağımı düşünüyorum."dedim.

Charlie gözlerini devirdikten sonra tişörtünün ucundan tutup yukarı doğru çekmeye başladı. Tam göğüslerine kadar çekmişti ki onu durdurdum.
"Ne yapıyorsun?"dedim elimle ondan tarafa bir duvar koyarak.
Charliden tarafa bakmamaya özen gösteriyordum.

"Üstümü değiştiriyorum."dedi cok normalmiş gibi.
"Ben burdayken mi?!"dedim hafif vurgu yaparak.

"Ne yapabilirim. Konuşamadın bir türlü. Bekleyemeyeceğim."dedi.
"Ben çıkıyorum. Üstünü değiştir sonra konuşuruz."dedim ve ondan tarafa bakmadan kapıdan çıktım.

Aşağıya Ülfetin yanına indim.
"Ne konuştunuz"dedi kafamı görür görmez.
"Neden sordun?"dedim bıyık altından gülerek.
"Neden olacak. Merak ettim de ondan sordum."dedi ama buna kendisi bile inanmadı.

"Konuşamadık bir şey. Üzerini değistirdikten sonra konuşacağız."dedim ve yanına oturdum.
"Saat kaç Melodi?"dedi bana.
"Bilmem."dedim.
"Şimdi Yeter Hanım gelirse ne yapacağız. Beni burada görmesin!"dedi ve hemen ayağa kalktı.
"Haklısın."dedim. Tam o sırada kapı çaldı. Kapının deliğinden kim olduğuna baktım.
Ani bir hareketle arkama dönüp kısık sesle
"Yeter Hanım!"dedim.
Ülfet telaşla odada dolaşmaya başladı. Tıpkı filmlerdeki gibi Ülfeti saklamam gerekiyordu.
Ülfeti ittirerek Charlinin odasına götürdüm. Kapıyı çalmadan içeri daldık. Charlie bizi görünce saşırdı. Charlinin dolabına Ülfeti sakladıktan sonra Charlieye sus işareti yaptım. Zil artık çalmıyordu. Ben aşağı indiğimde Yeter hanım çoktan eve girmişti.

"Zili duymadınız mı?"dedi bana.
"Müzik dinliyorduk."dedim en akla yatkın yalanı bularak.
"Rüya uyandı mı hiç?"dedi Yeter Hanım.
Rüyayı unutmuştum tamamen. Ama zaten uyanmamıştı. Sahi neden uyanmamıştı ki?

"Uyanmadı. Uyanmaması garip değil mi?"dedim Yeter Hanıma.
Yeter Hanım bir kahka patlattı.
"Belki de o garip güçleri olan bir bebektir."dedi kendince latife ederek.
"Sen daha önce hiç bebek bakmadığın için bilmezsin. Bebekler 7-8 aylıkken çok uyurlar. Bir de Rüya uyumayı sevince..."dedi.
"Haklısınız."dedim gülerek.
Yeter Hanım yukarı doğru çıktı. O an beynimde şimşekler çaktı.
"Nereye gidiyorsunuz?"dedim telaşla.
"Makineyi çalıştıracağım. Charlinin kirli çamaşarı var mı diye bakacağım. Neden sordun canım?"dedi yukardan bana bakarken. Hemen koştum yanına.
"Siz dinlenin ben sorarım."dedim Pollyanayı oynayarak.
"Çok teşekkür ederim ama ben yapsam daha iyi olur."dedi.
"Olmaz!"dedim birden.
"Neden?"dedi şaşkın bir şekilde.
Bir cevap bulamadım.
"Siz yorulmayın. Ben yaparım."dedim yine.
Yeter Hanım yanağımdan bir makas alıp
"Sen çok tatlısın. Ama ben yapayım. Çok yardım etmek istiyorsan bana banyodaki kirli sepetini getiriver canım."dedi.
Boynum bükük şekilde Yeter Hanımın kapıyı açmasını bekledim.
Ve kapı açıldı....

Charlie yatakta uzanmış kulaklığını takmış ve tabletinden oyun oynuyordu.
Aman allahım!!!
Ülfeti sakladığım dolabın kapağından Ülfetin tişörtü sarkıyordu.
Koşup tişortü içeri sokmayı düşündüm. Ama fark edilmemem gerekti.
Ben bunkarı düşünürken Yeter Hanım konuştu.

"Kirli kıyafetlerin var mı oģlum?"diye sordu.
Charlie kulaklığını çıkarıp
"Ne diyorsun?"dedi.
Ve Yeter Hanım sorusunu yineledi. Charlie yatağının altına eğilip bir kucak kıyafet çıkardı ve Yeter Hanıma doğru fırlattı. Daha sonra yastığını kaldırıp altındaki çorabı da fırlattı.

"Çok sağol canım(!)"deyip kapıya doğru ilerleyince derin bir nefes aldım. Ülfetin dolaptan dışarı sarkan tişörtünü görmemişti neyseki. Ama sevincim kısa sürdü.
"Daha kirli kıyafetin vardır senin."dedi ve geri döndü.
"Hah. Bak tişört var şurada. Kirlidir kesin."dedi Ülfetin tişörtünü kastederek.
Dua etmeye başlamıştım. Sizin icin çok normal olabilir.

'Ne olacak kızı görse? Arkadaşım dersin.'
Diyebilirsiniz. Ama herşey bu kadar basit değil. Çünkü Yeter Hanım işe başlamadan önce eve hiçbir arkadaşımı çagırmayacağımı söylemiştim. Kadın haklı olarak evine herkesin çıkıp girmesini istemiyordu ve böyle bir kural koymuştu. Şimdi anladınız mı neden korktuğumu?

Aslında işten kovulmaktan korkmuyordum. Zaten beni öyle hemen kovmazdı. Endişelendiğim tek şey Yeter hanımın güvenini kaybetmekti.
Ne olacak güvenini kaybetsen? Sende abartıyorsun.
Dediğinizi duyar gibiyim. Bir de şöyle bakın. Benim amacım şu 'gizemli ailenin' gizemini çözmek olduğu için Yeter Hanımın güvenini sarsmamam gerek.

Yeter Hanım elindeki kirli kıyafetlerle yürüyerek dolaba gitti. Ve korktuğum şeyi yaparak tişörtü tuttuğu gibi çekiştirmeye başladı. Yeter Hanım tişört hareket etmeyince şaşırdı. Daha kuvetli çekti.
"Allah allah!"dedi tişörtü tutarken. En sonunda çekiştirmelere dayanamayan zavallı tişört yırtılı verdi.
Yeter Hanım bir elindeki tişört parçasına birde bize bakıyordu.
Hemen dolabın kapısını açtı.
Dolabın içinde Ülfeti görünce ufak bir "Ayy!"sesi geldi.

Bu saçma duruma Ülfetin gülümseyip "Bu Teyze de mi oynuyor?"demesi daha da saçmalık kattı.
Charlie hemen söze atıldı.
"Öf anne ya! Oyun oynuyoduk. Neden açıyorsun dolabı?"dedi.
Yeter Hanım donup kalmışti. Neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.
"Bu kim Charlie?"dedi biraz sinirle.
"Anne o benim arkadaşım. Saklambaç oynuyorduk. Melodi de ebeydi."dedi.
Daha fazla kötü olamazdı herşey. Bu saçmalığa kimse inanmazdı.

Yeter Hanım Charlie doğru yaklaşıp göz kırptıktan sonra
"Tamam ben sizin oyununuzu bölmeyeyim canım."dedi. Daha sonra elindeki parçayı Ülfete uzatıp.
"Kusura bakma tatlım. Tişörtünü de yırttım ama..."dedi.
"Yok sorun değil. Zaten eski bir şeydi."dedi.
Yeter Hanım sevinçle odadan çıktı. Aklım hala almıyordu. Nasıl oldu da Yeter Hanım bu kadar saçmalığa inanabildi?
Aman neyse. Üzümünü ye bağını sorma.
İyi yırttık ama.


YAN KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin