DÜĞÜN

155 9 1
                                    


'Anne girebilir miyim?'
'Gel.'
Kapıyı açar açmaz gözlerim doldu. Ağlayacağımı düşünmüyordum. Ama annemi beyazlar içinde görmek beni duygulandırmıştı. Anneme sarıldım hemen.
'Makyajım akacak'dedi elliyle akan farını düzeltirken.
'Çok güzel olmuşsun' dedim ondan ayrılırken.
'Sende tatlım.' dedi pamuk gibi sesiylr.
'Tamam ağlamak yok.' dedi ve ağlama hissini bastırsın diye yapmacık bir kahkaha attı.
Aslına bu kadar sulugöz bir insan değilimdir. Ama ağlamamın başka sebepleri vardı. Bugün annemi son görüşümdü.

***

Herkes koşuşturup duruyordu. Herkeste bi düğün telaşı vardı. Ben de bu fırsattan yararlanıp Buğranın odasına girdim. Annem beni bu odada bi kaç kere yakalamış ve Buğrayla görüşmemi yasaklamıştı ama ben gizlice girmeye devam ediyordum bu odaya.
Kapıyı olabildiğince sessiz bi şekilde kapattım. Buğra beni görünce biraz şaşırmış gibiydi.

-Çok güzel. gibi bişeyler dediğini duydum.
-Efendim?
-Elbise yakışmış.
-Ah, teşekkür ederim.

Hemen eteğimi topladım ve yere, Buğranın yanına oturdum.  Gözlerinin içi gülüyordu resmen. Siyah gözleri pırıl pırıldı. Uzun bi sessizlik oldu ve kimse konuşmadı. İkimizde yere bakıyorduk. Sessizliği ben bozdum.

-Vazgeçmek istersen hala zaman var.
Bana baktı hiddetle. Kafasını sağa sola salladı ve başını duvara yaslayıp tavana baktı.
Ardından hafifçe tebessüm etti. Gözlerini tavandan ayırmadan konuşmaya devam etti.

-Ben... Kesinlikle vazgeçmek istemiyorum. Bunu daha önce yapacak cesaretim yoktu. Ama sen bana bu gücü verdin. Ve şimdi en son istediğim şey vazgeçmek. Yapabileceğime inanıyorum.
-Güzel.

Tavandan gözlerini ayırdı ve bana baktı uzun uzun.
-Babam benden 25 yılımı çaldı. Ve bir 25 yılımı daha çalmasına izin vermeyeceğim.

Bu cümlelerin içinde herşey vardı. Kin, nefret, hüzün, acı... Ama en çok da umut vardı. Yeni güzel günlere...
-Asıl sana sormam gerek. Emin misin? dedi gözlerini kaçırıken.

-Sana bişey diyeyim mi, hiç olmadığım kadar eminim.
Bunu duyunca hafifçe güldü.

-Ben hayatım boyunca annemi bi kerede olsa görmek, kokusunu içime çekmek istedim. Ama demek istediğim...Annemsiz 19 yıl yaşamıştım ve o beni bulmasaydı daha da yaşardım. Bir şeyi takıntı yapıp onu elde etmek için yoldaki tüm çiçekleri ezip geçtim. Akışına bırakmalıydım. Kader beni annemden sebepsiz yere ayırmadı. Ama yanlış anlama pişman değilim. Yine olsa aynı şeyi yapardım. Bu da kaderin oyunuydu işte.

-Senle aramızdaki en büyük fark bu galiba.

-Ne?

-Sen hayatını kendin çizmişsin,  hatalarda yapsan bu senin hayatın. Ama ben öyle değilim. Şizofreni olmamı hep bir kusur, eksiklik olarak gördüm ve insanların beni asla kabullenmeyeceğini düşündüm. Babama ilk kez ,artık dışarı çıkmak istiyorum, dediğimde bana 'Sen bir ucubesin. Dışarı çıkınca ne olacak sanıyorsun. Beni rezil edeceksin ve kıçına tekmeyi basarlarken bir yerde geberip gideceksin. Seni bu odada tuttuğum için bana teşekkür etmen gerek.' dediği zaman ona hak vermiştim. Bu hayatın benim gibi hastalıkları olanlar için uygun olmadığına inanmıştım. Daha doğrusu belki de zorla inandırılmıştım. Bu yüzden hayatıma ben değil hep babam yön verdi.
 
   Buğrayı böyle görmeye dayanamıyordum. Gözlerinin dolmasını izlmek bana acı veriyordu. Kocaman sarıldım ona. Ne yapacağını bilemese de en sonunda ellerini belime doladı.
-Seni seviyorum. dedim kulağına usulca.
-Bunu bana söyleyen ilk kişisin.

YAN KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin