Beklemeye başlarsın aşık olduğunda.
Bitmek nedir bilmez bekleyişin.
Sonu gelmez beklediklerinin.Onunla ansızın karşılaşmayı , onu bir kere daha görebilmeyi beklersin.
Bir olmazın olmasını beklersin.Yaşamak değil de bu ,
Sanki yaşıyor gibi olmaktı , öyle göstermek , öyle sanmaktı.Bu açıdan bakınca ,
yağmur da hüzün gibi bir şey galiba ;
İlk başta , aman bana ilişmesin diye didinir sakınırsın , kuru kalmak için elinden geleni yaparsın , ama baktın ki olmuyor ,
baktın ki yağıyor üzerine dört bir koldan , gark olursun ta dibine kadar.
Ve bir kez bu kadar battın mı içine , ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder .Yağmur da hüzün gibi bir şey ,
yakalandın mı bir kez , azı çoğu yok artık.
Olsa olsa " kuru kalabilenler " ve " sağanaktan nasibini alanlar " var.Hiçbir şey göründüğü , hatta yaşandığı gibi değil.
Her şey hatırlandığı gibi.
Ne zor şey insanın hissettiklerini söyleyememesi.
Ne zor şey severken susmak.
Bu ömür bu susmalar için fazla kısa değil mi ?Seni özlediğimi düşündükçe sessizleşiyorum , oysa konuşmayı nasıl da sevdiğimi bilirsin. Gece , en güzel uyku şarkılarını söylerken bile , susamazdım.
Bilsen biraz sese nasıl da ihtiyacım var.
Sadece biraz ses.
Taşıyamıyorum bu yalnızlığı , oysa nasıl da çoğul yaşıyordum seninle her şeyi.
Şimdi çıkıp gelsen , işte burdayım desen.
Kendimi iyi hissetmem için sadece gülümsemen bile yeter.
Yalnız ruhların kalıplarına sıkılmış sözler yazmak istemiyorum. Yedi cehennem , sekiz cennet olduğunu biliyorum.
Yoruldum artık , sözlerimi ayıklayıp , onlarla çoğalmak istiyorum.
Gel artık ,
yalnızlığı sevmiyorum.