En azından deniz vardı , kaçabilecek bir yerler mutlaka vardı işte hayatta.
Kaçmak, dinlenmek ve yeniden ayağa kalkmak...
Ve anlaşılmak. Anlayacak birilerinin olması etrafında. Anlaşıldıkça iyileşir insan zaten anlaşıldıkça filizlenir , serpilir.Yada bazen sadece bir yerlere varmak ister insan. Bir şeylerin adını koymak ister, onca çaba bir sonuca bağlansın ister. Aksi yıkımdır. Yıkımda insana hep yakındır. İncecik bir çizginin kenarında yürüdüğünü düşün.
Ufak bir denge kaybı.
Sonrası meçhul.
İnsan dengesizliğe meyillidir , emin ol. İnsan dengesini bozacak bir çok şeyin ortasında bir yaşam mücadelesi vermektedir. Dolayısıyla insan anlaşılmalıdır. Anlaşılmak dengeyi sağlar, ayakta tutar iyileştirir.Buda vitamin ilacı reklamı gibi oldu sanki. Bu sıralarda çok görüyorum bunu. Bunu içersen gün boyu enerjik olursun falan. Ulan 40 yıl önce insanlık yine vardı ama bu ilaç yoktu. Ne yaptınız insanlarada bu ilaca ihtiyaç duyar oldu insanlık ? Önce bunun hesabını verin, sonra reklam mı yapacaksınız ne bok yiyecekseniz yiyin. Almıyorum. İnsanlığa yaptığınız her şeyi reddediyorum , en azından düşünsel olarak.
Yoksa içine ettiğiniz bu hayata mecburum. Boktan da olsa yaşamaya , ayakta kalmaya mecburum.ÇÜNKÜ SİZE YENİLEN SİZİN GİBİ OLSUN.
Ya sonuç olarak anlayın işte insanları. Yaşamanın değerini anlayın.
Anlayın ya , zor değil bu.
Bence herkesin herkes için doğru bir zamanı vardır, başımıza gelen işlerin çoğu , zamanın yanlışlığından gelir. Bazen bir insanı yıllarca içinde taşımanın ağırlığı , zamanı geldiğinde bir kuş kadar hafifletebilir seni.
Benimde böyle olmamalıydı dediğim çok şey vardı ve hep tam olarak öyle oluyordu. Suyun akışına kapılarak yaşıyordum.
İnsan suyun akışını değiştirmeliydi , değiştire bilmeliydi.
Yada herneyse işte ,
Bence siz önce kalkın bir su için. Eğer kalbiniz hala aynı şekilde atmaya devam ediyorsa , suyun akışını değiştirmek için vaktiniz var demektir.
Evet evet bencede ,
En iyisi su içmek.