Günler ve geceler hep birbirine benzer.
Aşklarda öyle..
Değişen tek şey fikirlerimiz ve hayallerimiz.
Biz aynıyız.
Ben aynıyım en azından.
Uyuyorum , uyanıyorum ve kurtuldum zannederken yine seni seviyorum.
İnsan birini sevmekten kurtulmak ister mi ?
İstiyor işte.Hayat bir savaş gibidir aslında.
Yaşadığın sürece hep bir savaş içindesindir. Bazı savaşların uzun sürer bazıları anlıktır kör kurşun misali.
Önemli olan o savaştan sağ çıkmak ve bir sonraki savaşa hazır olmak.
Ama benim öyle değil.
Her savaşta bir parçamı kaybettim ben ve bir sonraki savaşa eksik girdim.
Her ne durumda olursam olayım genede savaştım ama artık öyle bir duruma geldim ki ne savaşacak gücüm var ne de bir önceki savaşta kaybettiğim parçalarımı toplayacak gücüm.
Önemli olan kazanmak ya da kaybetmekte değil zaten.
Önemli olan yeniden o savaşa girme cesaretinin olması ,
önemli olan o savaşa girebilecek gücünün olması.Ve bunlar bende yok.
Sanki her günü aynı yaşıyormuşum gibi gelmesine rağmen , ne kadarda değiştiğimi 3 yıl öncesine bakınca anlıyorum.
Eski bir arkadaşımla konuştuğum zaman . eski yerleri ziyaret ettiğim zaman..Hayat bizi durmadan sürüklüyor.
Her gün yeni seçimler yapmak zorunda kalıyoruz ve yaptığımız bazı seçimlerden hayatımız boyunca pişmanlık duyuyoruz.
Ama yine de , bugün bizi biz yapanlar onlar.Birçok insan gelip geçiyor hayatımızdan.
Ben hep , hayatımıza giren insanların bir amaç uğruna girdiklerine inanırım.
Hepsi , istesemde istemesem de üzerimde etkiler bırakan , beni bugün olduğum kişi yapmada rol alan insanlar.
Belki de bu yüzden geri çekmeye başladım kendimi.Belki kendimi , kendim şekillendirmek istedim.
Bir zamanlar kahramanın olan insanların birer birer dünyayı terk ettiği zaman ,
ölüm denen gerçeğin , sanıldığından daha da hızlı geldiğini anlıyorsun.
Korkuyorsun.
Her an her şeyin bitebileceğini düşününce , sadece çaresiz hissediyorsun.Ve tüm bunların , annenin , artık senin uyku düzenini takip etmemeye başladığı günden itibaren gerçekleştiğini farkediyorsun.
Onun adı ney biliyor musun?
Onun adı büyümek.