Gün gelir, farklılaştığının bile farkına varmadığını anlar insan. Kesinlikle kabul edemem dedikleri için savaşırken bulur kendini.
Bu , yarının bugünden
şekillenemeyeceğinin örneğidir.Evet , bir yaz sabahında yataktan kalkıp pencereden dışarı bakınca sokağın karlar altında olduğunu görmek değişmektir. Ama maalesef insan ve doğa hukuku gereği bu tür kabullenmeyecek değişimler birdenbire olmaz. Ölüm ve aşk için bir parantez bekleyenlere söylemem gerekir ki, tüm şoklar bir hazırlık dönemi geçirir. Kazalar da buna dahil olmak üzere. Şaşkınlıklar o anın yaşanılabilir bir şey olmadığına ikna edemez insanı.
Ve bu noktada, zaman denen o en büyük buluş girer devreye, yavaş yavaş dokunması gerekir büyük değişikliklere.
Devreye girer girmesinede , zaman dediğimiz şey ;
Beklerken çok yavaş ,
Koklarlarken çok hızlı ,
Kederliyken çok uzun ,
Sevinçliyken çok kısa değil mi ?Neyse siz onu bunu bırakın.
Benim ona söylemek istediğim çok şey var.
Susmak istediğim çok yer , sarılmak istediğim çok an var.Konuşamıyorum , susamıyorum , sarılamıyorum..
Sorsalar , yaşıyorum.
Sormasalar kızıyorum.Anlayacağınız o zaman denilen şey ne acıyı , nede derdi unutturuyor.
Unutturmaz da zaten ,
Sadece yaşadıklarınıza alışıyorsunuz o kadar.Geçmişinde çok acı çekmiş insanlar bir süre sonra yalnızlık diye bir duvar örerler insanlarla aralarına.
Güven duygularını kaybettiklerinden dolayı şüphe duyguları çok güçlüdür. Sözlere olan inançlarını kaybettiklerinden , davranışlara önem verirler. Duyarak değil , görerek inanırlar.
Aşk üstüne yapılan sohbetlerde pek konuşmazlar ancak sohbete tebessüm ederek katılırlar sadece.
Kahve ve şarkılara karşı bağımlılıkları vardır.
Bazen birine şans vermek isteseler bile ; Ürkek bakışları, titreyen elleri ve kulağı sağır edecek iç sesleriyle tüm duygusallığını yenilgiye uğratıp yüreğine inat tabana kuvvet kaçarcasına giderler.
Çünkü bilirler ki; bir insana seni ne kadar seveceği ya da ne kadar üzüleceği döngüsü arasında sıkışıp kalmaktansa, tek başınalığın verdiği o huzur her zaman daha sevilesidir.Yani diyorum ki ,
Yalnızlığı sevmeye çalışın.
Ben yapamıyorum , bari siz yapın.
Tabi elinizden geldiği kadar.