Beyonce /Back To Black
Dünüm,bugünüm ve yarınımdan...
"Gece Dalya'nın yakını Aytun Bey, değil mi?" Gelenler polislerdi. Hastanede olduğumu unutup oturduğum yerden şaşkınca ve olağan sinirimle onlara bir bakış fırlattım.
"Ben onun yakını değilim. Onun her şeyiyim! Elimi bıraktığı an nefes alamayacağını söylerdi. Yine haklıydı. Alamıyor işte! Orada hayata tutunmak için ellerimi bekliyor aynı benim onu beklediğim gibi." Kendimden korkuyordum. Şu an hastanede olmak tutamadığım ellerini bir daha tutamayacağım hissi veriyordu.
"Olay anında orada mıydınız?" Polisler sorguma burada devam ediyordu çünkü onun başından ayrılmak, dünyadan saniyelik hayat nefesimi alamayacak gibiydi.
"Sizce orada olsam ona yetişmiş olsam şu an bu hastanede olur muyduk? Orada öylece yatar mıydı?"
"Beyefendi, suçluları bulmamız için bize yardım etmeniz gerekiyor. Siz böyle bulmaca gibi konuşursanız hiçbir şeyi çözemeyiz." Günlerdir buradaydım ve olayın içindeki en kilit nokta bendim lakin onlara elle tutulacak bir bilgi vermiyordum. Bazen onlarda, delirdiğimi düşünüp sorguma son veriyorlardı. Bu durumdan sıkılmış vaziyette,
"Biraz daha erken yetişebilseydim sevdiğim kız orada yatıyor olmayacaktı. Sorarım size, hiç sevdiğinizi bu kadar kaybetmenin eşiğine geldiniz mi?" Gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı. Hadi Gece, hadi benim karanlığım aç gözlerini yalvarırım artık dayanacak, bekleyecek gücüm kalmadı. Yanlış anlama beni seni beklemekten sıkıldığımdan değil. Sensiz artık gücüm kalmadığından...
Polis memuru konuşmaya devam etti."Olay nasıl oldu? Bunu kimin yaptığını biliyor musunuz?"
'Evet,biliyordum ama onlara cezasını ben vereceğim siz değil.' diye içimden geçirdim."Bilmiyorum." deyip oradan uzaklaştım.
○○○○○○○
Günlerdir burada olduğum için kendime bir oda tutmuştum. Odaya girip kendimi koltuğa bıraktım. Bu kadar serbest olmam hiç normal değildi. Gerçekten delirmiş olabilir miydim? Geçen bir yılı aklımdan süzgeçle geçirdim. Delirmeme dair bir iz bulamadığım için bu düşüncemden vazgeçtim. Ani bir rüzgar, odamın penceresini açtı. Pencereye doğru adım adım ilerledim ve pencereyi kapattım. Kafamı kapalı olan pencerenin camına yasladım. Gözlerimle dışarı doğru baktım. Sanki gökyüzünde onun gözleri vardı. Yakıcı güneşe baktığım zaman, onun yüzünü görüyordum.Güneşle bu kadar ters olan kız güneşe nasıl sinmişti? Onu özlediğimi hatırladığımda aniden arkama doğru baktım. Bakışlarımı Gece'ye, gerçek veya hayal olduğunu anlaymadığıma, doğru diktim. Bana doğru geliyordu.
"Aytun sence de artık çok geç değil mi dönmem için? Belki de artık beni beklemeyi bırakmalısın. Gökyüzü artık onun bir parçası olmamı istiyor. Ait olduğum yere gitmeliyim ve gideceğim"
"Ne diyorsun sen Gece! 'Ne kadar geç olursa olsun geleceğim hep' demiştin. Şimdi buraya gelip bana, 'Bekleme beni gideceğim' mi diyorsun?" Masaya koyduğum bardağı elime aldım ve kalan gücümle sıktım. Bardak kırıldığında büyük bir cam parçasını Gece'ye doğru tuttum.
"Gideceksen bu kalbimi buradan söküp yanında götürmen gerekiyor. Zira sensiz bir hiç!" Elimdeki cam parçasını sol göğsüme doğru tuttum. Kendini bana daha çok yaklaştırdı ve dolu olan gözleriyle elimdeki cam parçasını aldı.
"Özür dilerim sevgilim. Canını acıtmadan gitmek istiyorum sadece" deyip ağlamaya başladı. Kanayan elime elini dokundurdu ve elimdeki kanı kendi eline iyice bulaştırdı. Kana bulaşan elini kalbimin olduğu tarafa dokundurdu. Göz yaşlarını durdurmak istiyordu fakat olağanca ağlamaya devam etti. Yine yapıyordu işte. Beni ikinci kez öldürüyordu. Onun tek bir göz yaşına kıyamazken o karşıma geçip ağlıyordu.
"Ben özür istemiyorum lan! Sadece geri dönmeni istiyorum. Çok bir şey mi istiyorum senden. Günlerdir yaşayan bir ölüyüm ben zaten. Hadi Gecem geri dön artık."
"Özür dilerim sevgilim." diye tekrar edip duruyordu. Ağlayarak benden uzaklaşmaya başladı.
"Hayır Gece, gidersen asla ama asla affetmem seni." Ona tam sarılacağım anda kollarımdan uçup gitti. Bir veda için gelmiş yanıma. Yarım kalacağımı biliyordu çünkü.
"Gece!" diye bağırarak odadan kendimi hastane koridorlarına attım.
"Gece! Gece!" diye haykırıyordum hastane koridorlarında. Herkes bana bakıyordu. Tüm hızımla Gece'nin odasının önüne geldim. "Gece beni bırakma sakın!" diye ağlayarak bağırıyordum. Kulağımı sağır edecek bir şekilde kalbinin atmayışını dinliyordum. O düz çizgiye belki de saatlerce bakabilirdim. Bu bencilliği akla hayale sığmazdı. Odasının kapısını hırçınca açtım ve hemen ellerinin yanında diz çökerek başladım.
"Kırık hayalleri yanımda götüremeyeceğimi sen söyledin." Gözlerim buğulandı."Ve bana okyanuslarda yüzebileceğimi öğrettin. Lakin şimdi dalgalarında boğuluyorum." İki damla gözümden aynı anda aşağı düşüverdi." Seni bencil kız,yine sadece kendini düşünüyorsun. Veda etmek için mi geldin yanıma? Canımın gözünün önünde eridiğini görmek için mi? Bir özür uğruna mı kanattın kalbimi? İlk defa bir sarılışın tatlı barışma olmayacak. Affetmiyorum lan seni affetmeyeceğim de!" Çaresizce, geri getirmek istercesine sıktığım elini kalbime götürdüm ve; "Şurayı son kavgamızda söküp gittin. Benim için savaşmadın bile. Sen beni hiçlikte bırakmayı seçiyorsun. Günlerdir tek lokma girmeyen, doğru düzgün bir cümle bile çıkmayan dudaklarım artık sana 'Gitme' diyecek gücü bulamıyor."
Kafamı kalbinin üzerine koydum ve yaşamam için çalması gereken melodinin susuşunu dinliyordum. Çünkü Gece, dünyayı terk ederken dünyanın en güzel ritmlerini de alıp götüreceğini bilmiyordu. Kafamı koyduğum kalp hizasından kaldırdım ve sessiz haykırışlarım göz yaşımla birlikte gerçek haykırışlara dönüşmeye başladı. "Gitme Gece.." dedim onun yanından ayrılmadan önce. Ve belki de son kez buz gibi olan tenine hafif bir öpücük konduruyordum. Kalbimden ruhuna ulaşması için parmak kemiklerine son kez dokunarak odayı terk etme isteğiyle kapıya doğru yöneldim. Son kez Geceye baktığımda sadece onu değil, onunla birlikte dalga dalga oluşan kalp ritm çizgisine bakıyordum. Ruhuna ulaşan sevgiyi kalbimde saklayarak odayı buruk bir tebessümle terk ettim. Kapıyı açar açmaz polisler karşımda dikilmişti. En sonunda pes ederek, "Bunu Geceme kimin yaptığını mı duymak istiyorsunuz? O zaman size en baştan her şeyi anlatacağım."
○○○○○○○
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇLİKTEN GELEN SONSUZLUK
Fiksi RemajaGece ile Aytun. Siyaha boyanmış iki kalp. Birbirlerinden oluşan tek ruh. Siyahın siyaha karşı çekimi. Birleştiklerinde hiçlikten gelen sonsuzluk bu dünya için fazla karanlık olacak. Peki kendi ütopyalarında buluştuklarında dünyaya nasıl aydınlık...