Halsey / Castle
Gece eve girmişti. Arkasından öylece bakakalmıştım. Ağacın arkasından çıkıp geldiğimiz yoldan eve dönmeye başladım. Tam arkamı döndüğüm sıra Gece'nin dövdüğü grup ve yardım için gelen arkadaşları hırçın bir şekilde bana doğru geliyorlardı. Fısıltı halinde 'Gelin bakalım,gelin! Sizinle işimiz daha bitmedi' diyerek kendimi gaza getirdim. Bende koşarak o gruba doğru ilerledim ve sinirli yumruğu ilk gelen adamın suratına indirdim. ''Siz bu saatte gezen tek olan bir kıza nasıl laf atarsınız lan!'' diyip bir daha yumruğu geçirdim. Arkasından gelenlere bütün sinirimle daldım. Hepsi yerdeydi ama bende baya yaralanmıştım. Kaşım patlamış, dudağımdan ve burnumdan da kanlar gelmeye başlamıştı. Kendimi topladım ve yürümeye başladım. Sokağın aşağısında boş olan bir banka bedenimi attım. Kafamı geriye doğru attığımda cebimdeki telefon titremeye başlamıştı. Pantolonumun cebinden ısrarla çalan telefonumu çıkardım. Arayan Emre'ydi. Telefonu açtığımda Emre,
"Oğlum neredesin lan! Esma teyze beni aradı. Yine ortalıklardan kaybolmuşsun. Oğlum en azından haber ver, annen o senin."
"Bana nasihat vermek için mi aradın?"
"Saçma saçma konuşma oğlum. Hangi cehennemdesin yine? "
"Galata'nın iki sokak aşağısındaki parktayım. Gel beni al!"
"Ne işin var lan senin orada! Gerizekalı herif. On dakikaya ordayım."
"Yanına ilk yardım seti almayı unutma."
"İyi!"
○○○○○○○○○
Konuşmayı bitirdikten sonra gelen aramalara baktım. Esma Hanım'dan 28 tane cevapsız arama vardı. Beni önemsiyor gibi gözükmesinin ne manası vardı ki? Birde utanmadan Emre'yi aramış. Şimdi bu Emre, annemi arayıp 'Esma Teyze, Aytun'la konuştum. Şimdi onu almaya gidiyorum. Sen içini ferah tut.' demiştir.
Kafamı kaldırdığımda sokağın başında Emre'yi net bir şekilde görüyordum. O da beni görmüştü. Bulunduğum duruma hiç şaşırmayarak yanıma doğru geldi. Elinde tam dediğim gibi ilk yardım çantası vardı. Yanıma doğru gittikçe yaklaşıyor... yaklaşıyor...yaklaşıyordu.
"Sana kırmızı çok yakışmış, Aytun. Bundan sonra böyle takılmalısın." Elimi kaşıma doğru götürdüm ve kısa bir inilti çıktıktan sonra,
"Dalga geçme oğlum. İki gruptular." dedim.
"Ne halt yedin yine."
"Bir kız var."
"Her zaman hayatında bir kız var senin."
"O da doğru."
"Kız kimmiş anlatsana. Nasıl tanıştınız?"
"Ben yine Esma Hanıma sinirlendim çıktım. Nedense canım Galata'nın tepesine çıkmak istedi. Ben kendimi orada yalnız sanıyordum. Meğerse o kız varmış. Bir şey söyledim. Hemen bana baktı. İsmi Geceymiş. Başlarda bunun konuşmak için bahane olduğunu sanıyordum. Bu çekiciliğe hangi kız bakmaz ki oğlum! Sonra bu sinirlendi falan. Aşağı indiğimde bana şiddet uygulayan grup buna sarkıntılık yaptılar."
"Sen şuna dövdüler desene!" diyip gülmeye başladı."
"Dalga geçme oğlum. Hikayenin devamını dinle. Ben tam aşağı indim kızı kurtarmak için. Bu kız onlara kafa göz geçirmiş."
"Kız senden daha delikanlı."
"Höööö! Neyse sonra kızı bileğinden çektim. Kızı korumak amaçlı. Arkama baktığımda bu şerefsizlerin arkadaşları koşarak bize doğru gelmeye başladılar. Bizde sokağın aşağısına kadar koştuk. Ben bunu eve bıraktım. Sonra giderken de bu grup beni gördü. Önden arkadan saldırdı bu namussuzlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇLİKTEN GELEN SONSUZLUK
Teen FictionGece ile Aytun. Siyaha boyanmış iki kalp. Birbirlerinden oluşan tek ruh. Siyahın siyaha karşı çekimi. Birleştiklerinde hiçlikten gelen sonsuzluk bu dünya için fazla karanlık olacak. Peki kendi ütopyalarında buluştuklarında dünyaya nasıl aydınlık...