Kapı çaldığında beni bir telaş sardı. Ya Giray beni burada görseydi? Kesinlikle Aytun'la görüşmeme bir daha izin vermezdi. Bu Aytun'a laf anlatamıyorum ama. Aytun kapıya rahat rahat gitti. Kapı kolunu açacakken ilk bulduğum odaya attım kendimi. Burası kütüphane gibiydi. Duvarlar hep kitaplıkla doluydu ve kitaplığın hiçbir rafı boş değildi. Bende tek tek her rafa bakarak ilerledim. Edebi kitaplar yoğunluktaydı. Parmaklarımı bir rafın üzerine koydum ve işaret parmağımı gezdirmeye başladım. Bir kitap dikkatimi çekmişti. O kitabı elime aldığımda sayfalarının yıpranmış olduğu çok belliydi. Tam içini açacağım sıra Aytun gelmişti. Ona dönerek,
"Bu kitabı okumam için ödünç verebilir misin?" dedim. Aytun bana doğru yürüyerek elimdeki kitabı aldı ve rafa geri koydu.
"Bu yazarın daha güzel kitapları var."
"Ama ben bunu okumak istiyorum. Herhalde yazarın kitapları arasında en güzel olanı bu. Okunmaktan sayfaları yıpranmış."
"Yok okumaktan değil. Her neyse kitaplığı beğendin mi?"Evet dercesine başımı salladım. Sonra Aytun'a,
"Gelen kimmiş?" diye sordum. Aytun'da,
"Giray geldi ya. Buraya yakınmış zaten. Seni çok merak etmiş. İstersen bir ara onu. En azından merakı gitmiş olur." dedi. Aytun'un yanından sıyrılarak yattığım odaya gittim. Telefonumu alıp çıkacaktım fakat öyle olmadı. Duvarda asılı bir gitar gördüm. Aytun'a dönerek,
"Sen gitar da mı çalıyorsun?" diye sordum. Aytun,
"Kendi çapımda çalıyorum işte. Çalmamı ister misin?"dedi. Bir an afallamıştım. Şaşkınlığımla,
"Çal!" dedim. Aytun, gitarın asılı olduğu duvara doğru ilerledi. Gitarı aldı ve siyah kabından çıkarttı. Eliyle kavradıktan sonra,
"Ne çalmamı istersin?"
"Ee ben pek türkçe şarkı dinlemem. Kafana göre takıl."
"O zaman aklıma gelen ilk şarkıyı söylüyorum." dedi ve gitarı tıngırdattı. Söylemeye başladı,
"Seni yerlerde göklerde bulamazlarken,
Bende gizli olduğunu sezenler olmuş.
Dumlu dumluymuşsun yüreğimde,
Kımıl kımılmışsın bileklerimde."
Bu şarkı şu anki durumumu anlatıyor resmen. Aytun'un sesi çok güzel değildi fakat tonlamaları hiç atlamıyordu. Resmen içimde hissetmiştim. Aytun,
"Devamı bir daha ki gelmende." dedi bana gülerek. Bende ona güldüm. En sonunda,
"Ben gitsem iyi olacak. Kıyafetlerim nerede?"dedim.
"Şey bilmiyorum aslında. Büyük ihtimal odalardan birine asmışımdır veya terastadır." dedi. Büyü ne zaman bozulacak diyordum bende.
"Ya ben sana sonra getirsem olur mu?"
"Her neyse Aytun. O zaman bu kıyafetleri ödünç alıyorum."
"Tamam."
"Şey Aytun, hiç fotoğraf falan gördün mü?"
"Sanırım Galata'da düşürdün. Evde hiç fotoğraf gördüğümü hatırlamıyorum."
"Hadi yaa! Neyse Giray'dan alırım ben. Her şey için teşekkürler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇLİKTEN GELEN SONSUZLUK
Genç KurguGece ile Aytun. Siyaha boyanmış iki kalp. Birbirlerinden oluşan tek ruh. Siyahın siyaha karşı çekimi. Birleştiklerinde hiçlikten gelen sonsuzluk bu dünya için fazla karanlık olacak. Peki kendi ütopyalarında buluştuklarında dünyaya nasıl aydınlık...