1 Sene Evvel
Aytun'dan
Kafamın dağınık, sinir hücrelerimin tavan olduğu gecede, İstanbul'un hüzünlü sessizliğinin hakim olduğu sokaklarda dolaşırken gözüme Galata Kulesi'nin güzelliği ilişiverdi. Belki de hiç bu kadar dikkatimi çekmemişti Galata'nın güzelliği. Gecenin en karanlık tonunu hissetmek için Galata Kulesi'nin merdivenlerini çıkmaya başladım. Burada hem yalnız hem de geceyle baş başaydım ve şimdi mavinin en koyu tonuyla boğazı süsleyen Kız kulesi karşımdaydı.
Kız kulesini izlerken aklıma birden Galata Kulesi'yle birbirine olan aşkı geldi.Şu koca boğazın ortasında yalnız başına bütün güzelliğiyle büyüleyen bir şaheser. Nice aşklar görmüş ama kendisi hep yalnızmış. Bu yalnızlık onu içten içe kemiriyor, o muhteşem ışıkları dahi artık eskisi gibi yanmıyormuş. Sonra birden bütün heybetiyle Galata Kulesi inşa edilmeye başlanmış.
Birbirlerini görür görmez aşık olmuşlar. İki aşık bakmış birbirlerine; öyle uzaktan uzaktan ama bir türlü aşklarını dile getiremiyorlarmış. Nasıl getirsinler arada koca bir deniz varmış. Belki birbirlerine kavuşamıyorlarmış ama bir rivayete göre kendilerini ziyarete gelen aşıkları kavuşturuyorlarmış. Artık birbirlerine olan aşklarını diğer aşıklara mı yansıtıyorlar yoksa başka bir şey mi oluyor bilinmiyormuş ama onları ziyaret eden her aşık hiç ayrılmıyorlar, birbirlerine aşkla sarılıyorlarmış.
İç çekerek "Ey gece! Yine sarhoş ettin beni " kelimeleri ağzımdan döküldü. Sonra aniden bir ses geldi arkamdan.
"Efendim?"
Arkadan gelen sese doğru yöneldiğimde kumral bir kız bana doğru bakıyordu. Bu kızda kimdi şimdi? Bu saatte burada ne işi vardı? Merakla, "Pardon ama siz kimsiniz?" diye soruverdim. Kız güldü. Ne demiştim ben? Niye gülüyordu ki tanımadığı birine? Herkese mi böyle gülümsüyordu? Yavaşça dudaklarını aralayarak,
"İsmimi söylediniz" dedi. Ne dedim de ismini söylemiştim ki? Yanlışlıkla içimden değil dışımdan düşünmüştüm sadece. Ne oluyordu böyle, kafam karıştı!
"İsmini mi söyledim? Ben kendi halime öyle konuşuyordum sen nereden çıktın bu saatte!" Yüksek sesle konuşmam kızı biraz bozsa da hala gülmeye devam ediyordu.
"Sen nereden çıktıysan ben de oradan çıktım. Tabii ki de merdivenlerden."
"Ne kadar esprilisin! Yalnız senin gibi küçük bir kızın şu an yatakta olması gerekmiyor muydu? Galata'nın tepesinde değil." Bir anda gözlerini büyüttü. Bu hali gerçekten çok komik olmuştu. Sonra aniden yine güldü. Yine bana gülmüştü? Neden sürekli gülüp duruyordu bana! Bu sefer gülümsemesi biraz daha yüzüne yayılarak,
"Süt almaya çıkmış olamaz mıyım?" dedi. Benimle dalga mı geçiyordu? Bende onun yaptığı gibi alaycı bir şekilde güldüm.
"Galata kulesinde süt nerede satılıyorsa bana da göster bende alayım."
"Niye sende mi uyumadan önce süt içiyorsun?"
"Evet bence sende içmelisin biraz boyun uzar." Bir anda gülen o suratı düştü ve sinirli bir şekilde konuşmaya devam etti.
"Hem beni çağırıyorsun hem de yüzsüz yüzsüz dalga geçiyorsun!" Ben mi çağırmıştım bu kızı şimdi? O konuşmaya başlamıştı benimle. Ne kadar garip bir kızdı!
"Pardon ama ben mi çağırdım seni! Gecenin bu vaktinde bir yabancıyla konuşan sensin." İkimizin de sesleri birbirimize karşı daha çok yükselmişti. Daha da hiddetlenerek,
"Gece dedin ya!" diye bağırdı.
"Gece dediysem ne olmuş yani?"
"İsmim Gece!" Ben buna inanmazdım tabii çünkü Gece adını ilk defa duyuyordum. Yüzümdeki tüm kaslar gevşedikten sonra alaycı bir gülümseme takındım.
"Konuşmak için başka bir bahane bulamadın mı? Merhaba bende Gündüz." diye kahkaha attım. Bu kız gerçekten tuhaftı! Benle uğraşmayacaktı. Büyük hata yaptı.
"Şizofren misin yoksa şizofrenik takılmayı mı seviyorsun?" Ben hala dediği laflara gülerken gözlerinden mümkün olsa ateş çıkartacak şekilde bakmaya devam ediyordu. En sonunda sıkılarak,
"Gidiyorum ben ya senle mi uğraşacağım" dedikten sonra merdivenlere doğru yürümeye başlamıştı. Bücür seni, bu saatte yalnız gönderir miyim ben? O kadarda değil.
"Dur bekle! Seni ben götüreyim. Buralar şimdi pek tekin değildir."
"En azından senin gibilerle uğraşmam. Hem ben her akşam buraya geliyorum bana bir şey olmaz." Niye bu kadar tersti ve korkusuzdu? Saat çok geç olmuştu. İstanbul burası kızım senin gibi korumasız birine neler yapardı bilmiyorsun ki. Bir dakika ne demişti şimdi bu.'Her akşam buraya geliyorum' mu demişti? İşte bu bilgiyi bana verdiğin için çok teşekkürler bücür.
Kız arkasına bile bakmadan merdivenleri inmeye devam etti ve tam da dediğim gibi oldu. Kendisini adam sanan bir avuç serseri kızın önünü kesti.'Hadi bakalım şimdi işin bana düştü işte' diye düşünürken merdivenlere koştum ama ne göreyim adama kafa atmıştı. Diğerleri de kızın üstüne gelirken kız yumruk ve tekmeyle ona yakınlaşmalarına dahi izin vermedi. Bana pek bir şey kalmamıştı ama yine de yardım etmek için yanına gittim koşarak. Adamlar kanlar içinde yerde yatıyordu. Kız ise onlara iğrenerek bakıyordu. Bir yerlerden ayak sesleri geliyordu arkama baktığım anda ellerinde bıçakla gele bir grup daha gördüm ve kızın elinden tuttuğum gibi koşmaya başladık. Kız da en ufak bir korku dahi yoktu,aksine kahkahalarla gülüyordu. Koşarken bu hali hoşuma gitmişti,bu yüzden bende gülüyordum. Aşağı sokağa geldiğimizde bir bahçeye girip ağacın arkasına geçip sessiz olmasını işaret ettim çok yakın duruyorduk ve direkt gözlerimin içine bakıyordu. Sessizce kulağıma doğru fısıldadı.
"Ne kadar korkakmışsın! Ben şimdiye hepsini halletmiştim ."dedi gülerek
Niye bu kadar çok gülüyordu bu kız!
"Kaç kişi olduklarını görmedin mi? Ben kendimi korurdum ama bu kalabalıkta sana bir şey yapabilirlerdi."
Yine alaycı bir şekilde güldü. Ne yani korktuğumu falan mı sanmıştı?!
"Neyse beni eve bıraktığın için teşekkür ederim kaçak kahraman." Pardon? O lakaplı kişi ben miydim?
"Aytun!! " diye adımı bastırarak söyledim.
"Efendim?" Yine o Galata'daki sessizliğiyle söyledi.
"İsmim diyorum, Aytun!"
"Bende Gece."
"Tanıştığıma memnun oldum Gece."
"Bende kaçak kahraman."deyip saklandığımız ağacın arkasından çıkıp önümüzde duran eve doğru yürümeye başladı.
Bu kız hakkında bu gün ne çok şey öğrenmiştim; korkmuyordu , iyi dövüşüyordu,komikti, alaycıydı, onunla konuşmak eğlenceliydi. Her gece galata kulesine gidiyordu ve evi de buradaydı. Yani bu tekrar görüşeceğimiz anlamına geliyor,Gece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇLİKTEN GELEN SONSUZLUK
Teen FictionGece ile Aytun. Siyaha boyanmış iki kalp. Birbirlerinden oluşan tek ruh. Siyahın siyaha karşı çekimi. Birleştiklerinde hiçlikten gelen sonsuzluk bu dünya için fazla karanlık olacak. Peki kendi ütopyalarında buluştuklarında dünyaya nasıl aydınlık...