Birgün Aytun, birgün sende hiçbir şey hissetmeyeceksin. Bir gün başına gelen acıları sende hatırlamayacaksın Aytun. Eğer şimdi canın yanıyorsa bil bu acının kıymetini. Ya ölümünden sonra hiçbir şey hissedemeseydin? Düşün Aytun. Mutlu ol artık. Birçok şey kaybettin. Daha ne kaybedebilirsin ki? Daha insanlar kaç acı getirir sana? İyi düşün Aytun. Ama iç sesinle kavgaya girişme. Çaresiz kalma şimdiki gibi. Dinleme içinde sana birsürü şey söyleyenleri. Hala vaktin varken kaç onun yanına. Yalnız git ama. Başkası yanında olursa ağlayamazsın. Hatırlar mısın sen küçükkende onun yüzünden ağlarken kimseye görünmek istemezdin? Annen de ağlardı ama silmezdin gözünden düşen hiçbir damlayı. Uyuduğu zaman gider, 'Yanındayım' diye fısıldardın annenin kulağına. Kızarmış yüzünü incitmeden dokunurdun. Çünkü hep kaçtın da kaçışlarını böyle tamamlamak ister gibi. Şimdi iyi bak Aytun. Hala bakabiliyorken bak sahip olduklarına. Bak Geceye. Ne kadar güzel bakıyor sana. Çaresiz olduğunu hissetmiş gibi. 'Gel sarıl, sığın bana' dermiş gibi. Kaç Aytun. Durma daha fazla burada. Sarılırsın dayanamazsın sen şimdi. Her şey geçer ona sarılınca. Acının kıymeti kalır mı geçecekse? Bak gözlerine Aytun. Ama sakın düşme bakışlarına. Bir süre daha baktıktan sonra kalk git şuradan. Evet, oldu şimdi. Koş Aytun. Evet, o kadar hızlıyım ki şimdi bir hışımla geldim okul çıkışına. Gözlerim bir taksi ararken bir kol beni aniden geldiğim yöne dönderdi.
"Ne oldu lan? Ne bu halin oğlum?" Omuzlarımdan tutarak sallandırdı beni. Sayesinde uyanmıştım iç sesimin dediklerinden. Ama hala konuşacak gücü bulamadım kendimde. Bir erkeğe göre fazla çaresiz değil miydim?
"Konuşsana Aytun. Çıldırtma beni. Neden böylesin oğlum? İki dakika yalnız bıraktım seni, çökmüşsün." Yine sıktığım yumruklarımdan güç alarak, "Babam," diye bağırdım sadece. Daha fazla konuşacak halim kalmamıştı. O da devamını getirememe rağmen beni anlamıştı zaten.
"Bırak şimdi beni, Emre. Gideyim de yetişeyim abi, n'olur." Bu cümle de tükenmiştim. Daha ağzımdan çıkacak kelimeleri seçemeden Emre, "Bekle burada arabayı alıp geliyorum. Birlikte gidelim" dedi.
"Olmaz Emre. Bu sefer yalnız bırak beni. Gelme." dedim. "Aytun seni böyle yalnız bırakmam." dedi. En son bıraktığında beni hastanede bulmuştu. Bir daha da bırakacağını sanmıyordum ama yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
"Emre lütfen." dedim. Sesim zaten çıkmıyordu. Kısılmıştı. Arkadan tanıdık bir ses geldi. Aniden, "Ben giderim onunla, Emre. Belli ki konuşmak istemiyor. Sadece şoförlük yapacağım ona." dedi. Bu tanıdık sesin bakışlarından belliydi yalnız bırakmayacağı.
"Olmaz Gece. Onun yanında ben olmalıyım. Yalnız kalmamalı." dedi Geceye dönerek. "Yalnız değil Emre. Ben olacağım yanında." Emre'ye dönük olan yüzünü bir anda çevirdi bana. O kadar güçlü durdu ki karşımda kısa bir an o olmak istedim. Kendimi onun bakışlarından ayırıp,
"İkinizde gelmiyorsunuz." dedim ve arabaya ilerledim. Elimi Emre'ye doğru uzattım ama bakışlarım hala Gecedeydi. Emre'ye, "Birader anahtarları ver yoksa kötü olacak." dedim. Anahtarları cebinden çıkarttı. Bana vereceğini düşündüğüm sırada Geceye doğru attı. Olanlara şaşıramayacak kadar batmıştım. Hayır şimdi olmaz. Şimdi ayrılamaz gözyaşlarım yerimden. Elimle gözümü ovuşturur gibi yapıp sildim ikinci damlayı. Gece adımlarını bana doğru yaklaştırdı ve gözyaşımın bitiş çizgisinden öptü.
"Biliyorum beni hatırlamıyorsun ama senden tek bir şey isteyeceğim," Derin bir nefes aldı ve devam etti yarım kalan cümlesine. "Senin buradan yalnız gitmeni istemiyorum. Nereye gitmek istersen arabayı ben süreyim. Söz sen istemediğin sürece ağrıtmayacağım başını. Sadece yanında gelmeme izin ver. Özledim çünkü yanına olmayı." dedi. Gözlerime böyle beklentiyle baktığı sürece nasıl hayır derdim ki? Hiçbir şey söylemeden sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğa oturdum ve onun da arabaya binmesini bekledim. Emre ile bir şeyler konuşup bindi hemen arabaya. Dikiz aynasından hareket etmeden önce Emre'ye baktım. Telefonuyla birini aramış açmasını bekliyordu. İçim rahattı çünkü annemi arıyordu. Kimse yeniden beni merak etmeyecekti yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇLİKTEN GELEN SONSUZLUK
Teen FictionGece ile Aytun. Siyaha boyanmış iki kalp. Birbirlerinden oluşan tek ruh. Siyahın siyaha karşı çekimi. Birleştiklerinde hiçlikten gelen sonsuzluk bu dünya için fazla karanlık olacak. Peki kendi ütopyalarında buluştuklarında dünyaya nasıl aydınlık...