Sertap Erener/Yanarım
Gece'den...
"Gece!" Bağırışı beynimde yankılanıp durdu. Bunca zaman onunla karşılaşmanın hayalini kurmuştum ama burası değildi. Yeri de değildi! Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Ona bakarak Giray'a,
"Bana arabanın anahtarlarını ver, Giray." dedim
"Gece."
"Bana arabanın anahtarlarını ver, Giray!" diye tekrar ettim. Elimi ona doğru uzattım. Avuç içime anahtarları koydu. En sonunda yanlarından koşarak ayrıldım. Otoparka inmek için sabırsızlanıyorum. Koşuyordum. Olabildiğimce hızlı. Alevlerimi söndürene kadar. Buradan ne kadar hızlı ayrılabileceksem o kadar. Otoparka inmiştim. Arabanın olduğu yere doğru hızlıca koştum. Gelen geçen arabalara dikkat etmeksizin. Koşarken gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Onlar da ben kadar hızlılardı. Arabaya vardığımda kilidi hemen açıp sürücü koltuğuna oturdum. Dikiz aynasında Aytun'u gördüm. Kapıyı açıp indim. Aytun'a doğru yürüyüp,
"Ne istiyorsun Aytun. Niye geldin peşimden. Neden hala anlamıyorsun beni. Etrafımda dolanıyorsun delice. Hala keşfedemedin mi beni? Yalnız kalmak istediğimin farkında değil misin?" diye sinirle bağırdım.
"Hiçbir şey istemiyorum senden, Gece! Senin için geldim yanına. Karanlığını aydınlatmaya geldim ben. Bana fırsat tanımıyorsun,Gece. Seni tanımam için bıraktığın sokak bir yere çıkmıyor! Bende yoruldum. Bak etrafına şimdi. Kim var etrafında? Sen yalnız değilsin, Gece. Sadece kendini yalnızlığa alıştırmış bir kız. Birkaç gün sonra seni görmeye gelmeyeceğimi dediğini dün gibi hatırlıyorum. Bak işte ben hala buradayım. Yine senin için." Kendimi tutamayarak Aytun'a sarıldım. Belki de tek ihtiyacım buydu. Birine sarılmak. 19 yaşında olsam bile her zaman 14 yaşımda olduğu gibi yarama sarılacağım.
"Ah be güzelim. Şimdi gidelim buradan. Yoksa ikimizin heykelini buraya dikmelerini isteyeceğim." dedi. Güldüm. Aytun sürücü koltuğuna otururken bende onun yanındaki koltuğa oturdum.
"Şimdi seni en sevdiğin yere götüreceğim."
"Galata'ya gitmek istemiyorum."
"Orası değil zaten. Sevdiğin bir yer sadece. Başka soru sorma bana."
"Pekala sen bana soru sormayacak mısın?"
"Ne için?"
"Neden deli gibi kaçmamın sebebini."
"Hayır sadece senin bana anlatmanı bekleyeceğim. Güvenini tam olarak kazanmayı becerdiğimde anlatırsın bana."
○○○○○○○○
Sahil kenarına gelmiştik. Aytun, arabayı durdurduğunda kapıdan hemen indi. Bir an kaçacak sandım fakat o, benim kapımı açmak için alel acele inmişti.
"Buyurun." diyerek elini bana doğru uzattı. Bende elini tutarak arabadan indim. Kapıyı kilitledikten sonra sahil kenarına birlikte yürümeye başladık.
"Beni neden buraya getirdin?"
"Aklıma gelen tek yer burasıydı. Benim de canım sıkkın olduğu zaman ya Galata'ya giderim ya da buraya gelirim."
"Anladım." diye cevap verdim. Sonrası sükunet. Sessizce sahil kenarındaki bir banka oturduk. Aytun,
"Bir dakika içerisinde geliyorum. Tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇLİKTEN GELEN SONSUZLUK
Teen FictionGece ile Aytun. Siyaha boyanmış iki kalp. Birbirlerinden oluşan tek ruh. Siyahın siyaha karşı çekimi. Birleştiklerinde hiçlikten gelen sonsuzluk bu dünya için fazla karanlık olacak. Peki kendi ütopyalarında buluştuklarında dünyaya nasıl aydınlık...