〰10. Bölüm: Romantik Bir Gün〰

8.9K 690 335
                                    

Babamdan izni koparmıştım çok şükür. Aslında bu kadar çok gitmek istememin ayrı bir nedeni vardı. O embesilleri alt etmek istiyordum. Onlara Yiğit'i gösterip 'O benim ezikler!' demek istiyordum.

  İstiyordum da... Yiğit kabul eder mi pek emin değildim. Yabancı bir ortamda epey kasan Yiğit'i lise arkadaşlarımla buluşturmak sanırım biraz zordu. Ancak yapabilirdim. Türkan'dım ben sonuçta. Boru değil...

  İlk işim Yiğit'i aramaktı. Sonrasında da Tuba'yı arayacaktım. Ne giyeceğimi falan ona soracaktım. Tuba benim stil danışmanım gibi bir şeydi zaten. O olmasa ben yine eski paspal Türkan olacaktım. O hayatımda olduğu için bir kez daha şükrettim ve Yiğit'i aradım.

"Efendim Turunç?"

  Yüzümde şapşal bir gülümseme peyda oldu. Yiğit bana her güzel bir şey söylediğinde böyle oluyordum. Birbirimize artık süslü kelimelerle hitap etmeye alışmıştık fakat ben yine mest oluyordum.

"Şey. Imm... Ne yapıyorsun canım?"

"Atölyedeydim az önce. Bir şey mi oldu?"

"Bugün arkadaşlarımla buluşacağım ya. Sen de gelebilir misin Yiğit? Seni onlarla tanıştırmak istiyorum."

"Bilmiyorum ki... Bugün biraz da işim var. Hem tanımadığım ortamda ne işim var Türkan?"

  Yiğit kaytarmaya çalışıyordu. Ancak izin vermeyecektim. Bugün benim yanımda olmalıydı.

"Lütfen beni kırma. Çok kalmayız zaten. Söz veriyorum."

"Off tamam, geliyorum. Ne zaman gidiyoruz?"

"Yarım saate bizim eve gel. Şu an evde kimse yok. Hazırlanıp çıkarız."

   Biraz daha konuşup telefonu kapattıktan sonra heyecanla Tuba'yı aradım. Ona ne giyebileceğimi sormuştum. Birkaç öneri verdikten sonra bize gelip Yiğit ile tanışmak istediğini söyleyince ben de itiraz etmedim.

Bir saat sonra hazırlanmış, odamı toplamış ve çayı demlemiş bir vaziyette Yiğit'in gelmesini bekliyordum. Telefona gelen mesaj sesiyle derin bir nefes alıp açtım.

'Kapının önündeyim.'

Hızlıca kapıyı açıp önce etrafı kolaçan ettim. Görünürde kimse olmayınca hızlıca elimi salladım.

"Gir gir gir gir!"

Yiğit şaşkınca bana baktıktan sonra ayakkabılarına eğilince elinden tutup onu içeri sürükledim.

"Bari ayakkabılarımı çıkarsaydım."

"Boşver şimdi ayakkabıları. Birisi görmeden içeri gir. Bendeki de ne yürekse... Annem evde yokken seni içeri alan koca yürekli ben."

Söylediğimle ikimiz de kıkırdamıştık. Yiğit ayakkabılarını çıkarırken ben de ona bakıp her zamanki şeyleri geçirdim aklımdan.

'Ben bu adamı hak edecek ne yaptım?'

Belki de bunca zaman namusumu korumanın ödülüydü Yiğit. Düşüncelerimle bir kahkaha attım. Saplıktan değil kesinlikle. Sadece namusumu korumaktan.

"Ne geçiyor o küçük aklından yine?"

"Hiiç. Evimizi nasıl buldun?"

Yiğit gözlerini şöyle bir gezdirdiğinde ben de ona eşlik ettim. Geniş hol dar bir koridora açılıyordu. Sağ tarafında mutfak, sol tarafında ise salon vardı. Krem rengi bir yüklük ve ahşap kapılar tüm çocuklarını evlendirmiş yaşlı bir çiftin evini andırsa da koridordan geçince rengarenk oturma odası vardı. Mavi koltuklarımız, gri perdelerimiz, nar çiçeği ile karışık desenli halımız ve devasa pencereden gelen ışık eve ayrı bir enerji veriyordu. Sol, en dipte bizim odamız, sağ tarafta ise yatak odası vardı.

Gel Seni De Everelim!~Tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin