〰24. Bölüm: Ufak Bir Ders〰

3.9K 418 212
                                    

O kara geceden sonra ajanlarımı yollayıp istihbarat toplamıştım. İstihbarat dediğim aslında Tuba ve Melis'ti. Melis birkaç stalk yapmıştı. Tuba'nın nereden öğrendiğini bilmiyordum ama o da sorup soruşturmuştu. Meğerse Nilay Cadısı ve Yiğit her zaman böyle bir yerlere giderlermiş. Ama Yiğit onu kardeşi gibi görürmüş! Zaten Yiğit bunu bana söylemişti ancak inanasım gelmiyordu.

  Sonuçta kanka ayağı göt ayağıydı.

  O gün ağlamaya son vermemi sağlayan babamın beni çağırıp neden ayrıldığımı sorması olmuştu. Evde hır gür çıkınca hemen kendimi toparlamıştım. Halam ve babam yine birbirine girmişlerdi. Halam benim haklı olduğumu savunurken babam bizim elin gavuruna benzemediğimizi, buranın Türkiye olduğunu ve kafamız esince istediğimizi yapamayacağımızı söylemişti. Halam da Almanca bir şeyler söyleyip elindeki minderi yere atmıştı. Tahminimce küfür etmişti. Hayır beni savunuyordu ancak on sekiz yaşında ayrı eve çıkmak isteyen bir ergen gibi davranıyordu. Ben ise bu cüssyle otuz yaşında gibi duruyordum. Sanırım bu yönden 'Oğlan dayıya, kız halaya benzer.' tezini çürütüyorduk.

  Bugün ise Yiğit Bey'e küçük bir sürpriz hazırlamayı düşünüyordum. Bugün cumartesiydi. Yarın ise pazar... Yani Yiğit'in boş günüydü. Bugünden her şeyi ayarlayacaktım. Ancak kızlara durumu alıştırarak söylemem gerekiyordu.

  Yavaşça oturduğum koltuktan kaltım ve televizyonun karşısında oturan Tuba ve Melis'in yanına oturdum. Ortamızda kalan Melis'in kucağındaki tabaktan bir avuç çekirdek aldım. İzledikleri programa bakınca magazin olması beni pek şaşırtmadı. Çekirdek varsa zaten mutlaka bir şeylerin dedikodusu yapılırdı.

  Televizyonda ünlü bir model ve yanındaki sevgilisi görüldü. Kızın yüzüne bile tükürülmezdi. Kendi standartlarımızca ortalamanın epey altındaydı. Kendi standartlarımız aslında üçümüzdük. Kendimizden aşağı bulduğumuz kızları oturur gömerdik. Ancak sandığınız gibi herkesi çirkin bulmuyorduk. Bu konuda kesinlikle objektiftik. Kendimizden güzel olan kızları da öve öve bitiremezdik.

  Tuba'nın bir iç çektiğini duydum. Ve ardından ilk eleştiri ondan geldi.

"Hayır anlamıyorum şu kızdan ne eksiğimiz varsa? Güzel desek güzelim. Fizik desen maaşallah. Paragöz müyüm? Allah'ına kadar... Ee! Ben niye şöyle düzgün bir şey bulamıyorum?"

  Bir çekirdek çitlerken ben de ona cevap verdim.

"Ee armudun iyisini ayılar yer kızım. Bu alemde racon böyle."

Birkaç saniye sessizlik olduğunda kafamı çevirdim ve ikisinin de yan gözlerle bana baktığını gördüm.

"Bence de. Armudun iyisini kesinlikle ayılar yiyor(!)"

  Tuba'nın sesindeki iğnelemeyi duyunca lafın kime gittiğini anladım. Akılları sıra benimle uğraşıyorlardı. Yan tarafımdaki yastığı alıp fırlattım.

"Senin dilin uzamış yine. Zaten dil, dil değil arizona kertenkelesi!"

  Gözlerimi kısıp sessizce, korkutucu olduğunu sandığım bir ifadeyle işaret parmağımı uzattım ve devam ettim.

"O küçük dilinizi koparırım."

O sorada Serkay da siyah tişörtü ve her zamanki gri eşofmanıyla gelip yanıma oturdu. Önü sarı olan saçlarını birkaç kez eliyle dağıttı.

Gel Seni De Everelim!~Tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin