〰13. Bölüm: Stüdyoda Gergin Anlar〰

6.3K 575 215
                                    

"Türkan bak... Ben geriliyorum burada. Annem de az önce cıngar çıkardı. Bunu kameranın önünde yapsa rezil oluruz. Gel gidelim buradan."

Yiğit'in uzattığı elini tutup kendime çektim.

"Sakin ol aşkım. Hiçbir şey olmayacak. Güzel güzel oturacağız. Şadiye Teyze de sakinleşir o zamana kadar."

Bir yandan Yiğit'i rahatlatmaya çalışıyor öte yandan Şadiye Teyze'nin pis bakışlarına maruz kalıyordum. Şu an ne olduğunu anlamadığınızı biliyorum. Şöyle kısa bir özet geçeyim:

Stüdyoya Yiğit ile beraber gelmiştik. Benim saçım makyajım yapılırken o da hazırlanmış, Şado'yu yani annesini bekliyordu. Çünkü Şado'nun oğlunun buraya geldiğinden haberi yoktu. Yiğit çaktırmamaya çalışsa da Şado'nun benden gram haz etmediğini ve ilişkimize onay vermediğini biliyordum.

Hazırlandıktan sonra Yiğit'in yanına gitmiştim. Şadiye Teyze bize kem gözleriyle baktıktan sonra yanımıza gelip "Ben bu kızı istemiyorum Yiğit! Umarım kararınızın olumsuz olduğunu söylersin. Hem bak... Ecenaz daha güzel. Ben sana onu yaparım." demişti. Ecenaz da göz ucuyla Yiğit'i kesiyordu. Yiğit ortamı sakinleştirmeye çalışırken benim içimde fırtınalar kopuyordu.

Ecenaz... Ecenaz... Babaannem dahil bütün ihtiyar heyetini arkasına alan, hiçbir talibini kabul etmeyip namuslu kız ayaklarına yatan Ecenaz... Şıllık Ecenaz! Boklu Ecenaz!

Ölürdüm de Yiğit'imi kimselere yar etmezdim! O benim'di! Kısmetse birkaç yıla, ya da verdiğim kararlara göre üç dört yıla kadar kocam olacaktı! Ya benimdi ya kara toprağın...

Kurduğum saçma sapan, töre dizisi kıvamındaki hayaller beni "Açaydım kollarımı da gitme diyeydim!" aşamasına getirmeden asistan kız "Herkes yerine!" diye otoriter sesiyle bağırmış ve beni bu durumdan kurtarmıştı. Yiğit ile çiftler için ayrılmış olan bölümlere oturup beklemeye başladık. Ve Arzu Topaç da ne kadar kaprisi varsa hepsini toplayıp stüdyoya giriş yaptı.

"Nerede benim meyveli yoğurdum?"

Asistan kız çekine çekine kadının karşısına geçip konuştu.

"Efendim... Yayına gireceğiz, üzgünüm. Reklam arasında istediğiniz her şey yanınızda olacak."

Arzu Topaç kıza manidar bir bakış attıktan sonra suyunu içti. Yönetmen 10'dan geriye doğru sayarken Arzu Topaç da sahte gülücüklerinden bir tanesini suratına taktı.

Yiğit de tıpkı benim gibi çevresinde olup bitenleri izliyordu. Kulağıma yaklaşıp sadece bnim duyabileceğim bir sesle konuştu.

"İşte sana bahsettiğim sahteliği sen de görüyorsun. Sırf rayting için getirdikleri insanlara bak. Aptal gibi davranıyorlar."

Hiçbir şey diyemeden başımı önüme eğdim. Haklıydı. Aslında o aptallardan birisi de bendim. Sırf ünlü olacağım diye saçma sapan hayallerle bir ajanstan buraya gelmiştim.

"Kimse için üzülme

Gel beraber eğlenelim.

Elbiseni giy makyajını yap

Gel seni de everelim!"

  Başıma türlü çoraplar örmeme neden o sinir bozucu şarkı da çaldıktan sonra yayın tam anlamıyla başlamış oldu.

"Sizler ekran başına siz de stüdyomuza hoş geldiniz efendim. Gel Seni de Everelim başlıyoooor!"

  Arzu Topaç'ın şen sesinden sonra oynak bir şarkı çaldı. Ecenaz'ın günlük dozu gibi taliplerinden birisi gelmiş tahtaları eksik insanlardan bir tanesi de borazan sesiyle şarkısını söylemişti. Çingene Güllü de roman dansını yaptıkan sonra sıra bize gelmişti.

"Şimdi de olay kız Türkan ve Şadiye Teyze'nin oğlu Yiğit kararlarını açıklayacak."

Alkış sesleri stüdyoda yankılanırken Yiğit sıkıntılı bir nefes verdi.

"İşte başlıyoruz."

Şimdiden pişman olmaya başladım. Kesin kötü bir şey olacaktı. Kesin...

"Hoş geldiniz yavrularım. Kararınız nedir? Önce Şadiye Hanım'dan bir yorum alalım."

Şado da sanki bu anı bekliyormuşcasına elinde sakladığı mikrofonu ağzına götürüp saydırmaya başladı.

"Bu kız Ferhat oğlum ve Ecenaz kızımın da işini bozdu. Bu kız tam bir gudubet!"

Gözlerim inatla dolmaya çalışırken dişlerimi sıktım. Asla ağlamayacaktım. Hele de canlı yayında! Yiğit ellerimizi kenetlediğinde sıkıca tuttum. Beni destekleyen tek kişi oydu.

"Anne! Türkan hakkında doğru konuş. Ben onu seviyorum."

Sonrasında kulağıma eğilip "Şu Ferhat-Ecenaz işini sonra konuşacağız." deyince dudağımı ısırdım.

Şado elinin tersini anlına koyup kafasını geriye attı.

"Ay bana bir şeyler oluyor!"

Şadiye Teyze bayılırken Yiğit hızla annesine doğru koşmuş ve biranda stüdyo karışmıştı. Allah'ım! Neden bu programda olaysız bir günüm yoktu benim? Hem babamın görünce ağzıma sıçacak korkusu hem de rezil olacağım dört bir yanımı sarmıştı.

Yönetmenin yanındaki kız eğilip "Bu bölüm kesin rekor kıracağız." deyince iyice fıttırdım. Koyun can derdinde kasap et derdinde dedikleri bu olsa gerekti.

"Şadiye Hanım'ı revire götürelim hemen."

Bir grup sedyeyle gelip Şado'yu götürürken Yiğit de onlarla birlikte gidiyordu. Yiğit'in yanına gidip sıkıca elini tuttum. Kimsenin fark etmediği biranda Şadiye Teyze tek gözünü açıp önce etrafı kontrol etti sonrasında da bana bakıp göz kırptı. Bu demek oluyordu ki domuz gibi sağlamdı.

Galiba Yiğit ile olduğu sürece Şado ile çok fazla uğraşacaktım. Ancak o kiminle dans ettiğini bilmiyordu.

Programdan sonra Arzu Topaç beni bir kenara çekip "Harikaydın! Bugünki izlenmeler arşa çıktı. Böyle devam et. Emeklerinin karşılığını alacaksın." dedi. Allah'tan bunu söylediğinde Yiğit yanımda değildi. Bunu Yiğit'le birlikte olmadan önce söyleseydi sevinebilirdim. Ancak işler artık hiç de tahmin ettiğim gibi değildi.








İnstagram: hantal.kedi

Gel Seni De Everelim!~Tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin