〰32. Bölüm: Korkuyorum İşte... Beni Hiç Bırakma Olur Mu?〰

3.9K 322 173
                                    


İyi okumalar❤️


'Ölmeden önce yapılacaklar listesi...' Birçoğumuzun hayallerini gerçekleştirmek ve geciktirmemek adına ölümü de göz önüne alarak hazırladığı o liste. Hayatım boyunca yapılacaklar listesi hazırlama gereği duymamıştım. Bunun nedeni hayatımdan çok memnın olduğum için değildi. Aslında geleceğe dair plan yapmamıştım hiç. Sanki bir akıntıda sürüklenmiş gibiydim. O akıntıda beni fark eden birisi rotamı tamamen çevirmiş ve beni bambaşka sulara sürüklemişti. O kişi aslında Yiğit'ti.

Şu an düşünüyordum da... Ben farkında olmadan listemdeki maddeleri büyük ölçüde tamamlamıştım. Mutlu bir evliliğim, mükemmel bir kocam ve etrafımda bana değer veren insanlar vardı. Her şey o kadar güzel ilerliyordu ki!

Yiğit ile önce balayına, Antalya'ya, gitmiş sonra da evimize dönüp biraz birbirimize vakit ayırmıştık.

  Şimdi ise Tuba ve Melis ile mutfakta, düzenlediğimiz akşam yemeği için hazırlık yapıyorduk. Melis hiçbir şeye dokunmuyor üstelik bir de o koca kalçasını masaya yaslamış hazırladığımız sarmalardan yiyordu.

"Abla... Hani derler ya 'Evlilik insanı değiştirir.' diye. Sen insan dışı hareketlerini enişteme göstermeye başladın mı? Ya da o sana karşı değişti mi?"

  Gözlerimi sinirle devirdim ve önümdeki domatesleri doğramaya devam ettim.

"Biz çok mutluyuz canım. Valla Allah senin kocana sabır versin. On beş yaşında hala yatağa işiyorsun. O zamana kadar böyle sürmez umarım. Oldu da sürerse bu söz sende tesir etmiş olur."

  Tuba kıkırdadığında ben de ona eşlik ettim. Fark ettim de  laf sokma konusunda kendimi epey geliştirmiştim. Kendimi geliştirdiğim tek konu laf sokmak değildi aslında. Şadiye Cadısı ve akrabalarının hakkından gelmek ve Nilay'a daha fazla tahammül etmek gibi özel güçlerim olmuştu zamanla.

Beni düşüncelerimden uzaklaştıran şey Yiğit'in mutfağın kapısını tıklatması oldu. Elimdeki bıçakla birlikte ondan tarafa döndüğümde önce endişeyle elimdeki bıçağa bakmış sonra ise gülümseyerek bakışlarını benden kaçırmıştı.

"Kızlar... Az önce Nilay ve Serkay geldi."

  Yiğit'in bıçağa neden öyle baktığını şimdi anlıyordum. Nilay gelmişti öyle mi? Üstelik Yiğit onu karşılamıştı. Onu kıtır kıtır doğramam için büyük bir sebepti bu.

Tam da onu düşünürken kapıda belirmesi ayrı bir ironiydi. Bir yanım 'Sakin ol Türkan. İyi insan lafın üstüne gelirmiş.' diye iyimser olmam gerektiğini savunurken diğer yanım 'İti an çomağı hazırla.' diyordu. Ve ben Serkay ile Nilay'ı öğrendiğimden beri o yanıma hak veriyordum.

"Ay bi Nilay eksikti zaten. Bir de Serkay ile ikisi çıktı başımıza. Aslında iyi oldu ha. Babaannem, annem, halam, ben birleşir senin intikamını alırız bundan."

  Melis'in sözleri ne kadar cazip gelse de gözlerimi devirdim. Oraları sonra düşünecektim. Aslında intikam almam gereken bir şey de kalmamıştı. Nilay benden özür dilemiş ve Yiğit'e karşı bir şeyler hissettiğini itiraf etmişti. Ancak onu kalbine gömdüğünü de söylemişti. Nilay özünde kötü bir kız değildi. Değildi de işte... Ben onu hafiften kıskanıyordum.

"Merhaba, ben geldim!"

  Nilay neşeli sesiyle içeri girmiş ve benden başlayarak hepimizi teker teker öpmüştü. Birbirimizin halini hatırını sorarken Nilay mutfak önlüklerinden birini çoktan giyinmiş ve "Yardım edilecek ne var?" diye sormuştu. Onda fark ettiğim bir diğer özellik ise bu olmuştu. Asla işten kaçmıyordu. Özellikle de mutfakta olmayı çok seviyordu. İşte böyle olduğu anlarda onu ısırasım geliyordu. Çünkü evimize ne zaman gelse bana yardım ediyor işimi kolaylaştırıyordu.

Gel Seni De Everelim!~Tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin