10. Bölüm

4.2K 315 9
                                    

Koşarak okuldan dışarıya adımımı attım.

"Tzuyu? Neredesin? Lütfen bir hayal olma.."

Gözlerimle etrafı taramaya başladığımda onu gördüm.

Üstünde bir gömlek ile pantolon, saçları rüzgar eşliğinde dans ediyordu.

Gözlerim doldu.

O yaşıyordu.

Ölmemişti..

Yanına hızla gittim ve kollarımla güçsüz duran bedenini sardım.

Ona sarılmak benim için çok güzel bir duyguydu.

"Yaşıyorsun.."

Kolları ilk önce beni sararken sonradan kendinden ayırdığında şaşkınlıkla ona baktım.

Bana kızgın mıydı?

Neden böyle bir şey yapıyordu?

"Tzuyu..?"

Birkaç adım geriye gitti ve yüzüme baktı.

"Eminim ki beni tanıyorsunuzdur değil mi? Ama lütfen böyle davranmayın. Kendimi kötü hissediyorum."

Daha da şaşkınlıkla ona baktım.

Neden?

Neden böyle saygıyla ve uzaklaştırıcı konuşuyordu?

"Tzuyu.."

Elleriyle sıkıca çantasının sapını tutarken gözlerini kaçırdı.

"Bakın ben... Ben bir kaza geçirdim ve hiç bir şey hatırlamıyorum. Eğer yakınsak özür dilerim. Yani böyle davrandığım için."

Gözlerim yavaş yavaş yanarken,

"Beni.. Hatırlamıyor musun?"

Dedim kısık sesle.

Onu ısırmamla bir ilişkisi olabilir miydi?

Hayır hayır.

Bir ısırık geçmişi silemez.

Peki o zaman ne?

Yoongi...

Aklıma gelen isim ile derin bir nefes aldım.

O pisliğin sadece vampir anılarını silmesi gerekiyordu.

"Şimdi gitmem gerek."

Yanımdan hızla ayrılmaya çalışan Tzuyu'ya baktım.

Tamam, onunla çok zaman geçirmiş olmayabiliriz ve çok da samimi olmayabiliriz ama yine de ben onun sınıf arkadaşıyım değil mi?

Mutlaka bu zor günlerinde ona yardımcı olmalıyım..

Arkasını dönmüş giderken kolundan tutup kendime çevirdim.

Korku ve şaşkınlıkla gözlerini açmış bana bakıyordu.

"Ben senin sınıf 'arkadaşınım'. Adım Jeon Jungkook. Yani tekrardan tanışmak istersen diye söyledim."

Yavaşça elini bıraktığımda yalandan öksürdü ve gülümsedi.

"Beni tanıyorsun herhalde.."

"Evet."

Dedim hiç durmadan.

Ne yani?

Benimle konuşması için mutlaka arkadaşız mı demeliydim?

Peki ya arkadaşlıktan çok daha ötedeydik deseydim ne olurdu?

Bana inanır mıydı?

Ya da tekrardan beni hatırlamadığını mı bastırarak söylerdi?

Bencil olma Jungkook..

Siz arkadaş bile değildiniz.

Sadece aralarında konuşma geçmiş sıra arkadaşlarıydınız.

"Eee? Şimdi ne diyeceksin peki?"

Merakla ve sabırsızlıkla bana bakan Tzuyu'ya daha derin baktım.

Bakışlarım hafızasını geri getirmek ister gibiydi.

Zaten öyleydi ama..

"Niye bana öyle bakıyorsun?"

Bakışlarımı fark etmiş gibi konuştuğunda daha da derin baktım.

Belki böyle bakarsam hafızası geri gelebilirdi.

Belki de kırmızı olan gözlerimi fark edip de vampirleri hatırlayabilirdi.

"Bana öyle bakmayı kes!"

Sinirle bana bağırdığında şaşırdım.

Ne var ki bakışlarımda?

Ben baksam etkilenirim.

"Tanrım! Bu günlerde herkes kırmızı göze mi özenmiş? Herkeste bir lens."

Tekrar konuştuğunda daha çok şaşırdım.

Benim gerçek vampir gözlerime lens demişti.

"Ben özenmiyorum tamam mı?!"

Alayla bana baktı.

"Neden gözlerinde o var peki?"

"Gözüm bozuk!"

Dedim hızla.

"Gözlük takıp bu şaheser yüzü kayıp mı edeyim? Lens de tek kırmızı kalmıştı. Başka bir şey değil."

Gülümseyerek gözlerime baktı.

Aslında bu benim için güzel olmuştu.

Onunla en baştan tanışıp hayatımızı sürdürebilirdim.

"Şimdi nerede kalıyorsun?"

Dedim merak ederek.

Ya evini de bulamadıysa?

"Jimin ile birlikte kalıyorum. Jimin'i tanıyorsun herhalde. Çünkü benim yanımdan gittiğinde aşağıda senin adını söylüyordu."

"Başka bir şey duydun mu?"

Dedim umutla.

Mina'nın dediği üzere ikimiz hakkında bir şeyler demişti sonuçta.

"Hayır."

Dedi başını iki yana çevirerek.

"Duymam mı gerekiyordu?"

Üzüntüyle başımı eğdim.

"Hayır. Gerekmiyordu."

Anladım anlamında başını salladı.

Ne yapmalıyım?

Şimdi konuşacak bir şeyi kalmamıştı onun için.

Benim daha tonlarca sorum vardı ama hepsi yanıtsız ve kaba kalacaktı.

"Ben.. Gitsem mi artık?"

Sessizce bu soruyu sorduğunda yapacak bir şeyim olmadığı için boyun eğdim.

Ama böyle gidemezdi.

Eğer böyle giderse bir daha karşılaşamazdık ya da konuşamazdık belki de..

Arkasını döndü ve gitmeye başladı.

Yine aynı şeyi yapacaktım ama bu sefer ki gerçekti.

Biraz uzaklaştığında arkasından hızla koştum ve kolundan tutup kendime çevirdim.

Bu sırada çantasının üstünde küçük harflerle yazılmış 'Benim Oyunum' yazısı dikkatimi çekti.

Bu çantayı beğenip aldıysa bir nedeni olmalıydı çünkü benim bu soruyu sormak için bir nedenim vardı.

"Benim oyunuma katılmak ister misin?"

.

.

.

.

.

VAMPİR✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin