Korkuyla kolumu çekmeye çalışıyordum ama adam da yapışmış gibi bırakmıyordu.
"Lütfen, beni bırakın.."
Dedim en sonunda ağlamaklı çıkan sesimle.
Adam şaşkınca gözlerini açıp kolumu bıraktı.
"Ö-özür dilerim. Benim öyle bir niyetim yoktu."
Kolumu tutup devam etmesini bekledim.
"Sadece sizi yolunuza götürüp biraz daha para almak istedim. Bu sıralar zam yapılmadı. Paraya ihtiyacım var."
Zorlukla yutkundum.
"Üzgünüm. Yanımda sadece gitmeme yetecek kadar para vardı ve o da bitti zaten. Hatta ben de acaba nasıl geri dönerim diye düşünüyordum."
Üzgünce başını salladığında yapacak bir şeyim olmadığı için otobüsten indim.
Tüm korkularım boşunaymış..
Peki neden güzel dedi ki?
Dağın başında arkama dönüp baktım ve otobüsü görmeye çalıştım.
Ama ne otobüs vardı ortalıkta ne lastik izi ne de gelinmek için olan bir yol.
"Ne oluyor ya?"
Şaşkınca etrafını dönerek incelemeye başladım.
"Burası neresi?!"
Telefonumu almak için elimi cebime attığımda orada olmadığını fark ettim.
Sonrasında da çantamın da yanımda olmadığını anladım.
Burada hiç bir şeyim olmadan yapayalnız kalmıştım.
Yoksa adam benim kolumdan tutarak ikimizi ışınlamış mıydı?!
Korkudan bacaklarım titrerken bunun havanın soğukluğu yüzünden de olabileceğini düşündüm.
Yürümeye başladım nereye gideceğimi bilmeden.
Dağın başında bir başıma maruz kalmıştım.
Biraz yürüyünce ileride uçurum olduğunu fark ettim.
"Neden buradayım ve niye uçurum kenarı?"
Biraz daha yaklaşıp ne kadar yükseklikte olduğunu anlamaya çalıştım.
Ama hiç bir şey göremiyordum.
Yavaş yavaş yaklaştım ve kafamı aşağıya uzatıp baktım.
Aniden başım dönüp de tüm vücudumun ısısı yükselince hızla geriye çekildim.
Kesinlikle yükseklik korkum olmalıydı...
Kendimi yere atıp tekrar aşağıya baktım.
Bu sefer daha az görecek şekilde ve dikkatlice bakıyordum.
Merak edip daha fazla yaklaştım.
Şimdi gerçekten uçurumun kenarındaydım.
Sıkıca yere çakılmış olarak görünen taşı tuttum ve kafamı uzattım.
"Ben Tzuyu!!"
Sesim yankılandığında sevinçle gülümsedim.
"Ve burada oturup neden bağırdığımı bilmiyorum!"
"Bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum"
Giderek sesi azalan yankı durduğunda ayağa kalktım.
Kollarımı iki yana açtım ve rüzgarın beni sarmasına izin verdim.
Saçlarım ve kıyafetlerimin birkaç yeri uçuşuyordu.
Güldüm.
"Beni sarıp sarmalayan tek şey sanırım sensin rüzgâr! Baksana, burada bile beni yalnız bırakmıyorsun! "
Aniden bir damla yaş gözümden süzülürken kollarımı çaresizce indirip hıçkırmaya başladım.
"Rahat bırak beni! Ben yalnız olmayı hak ediyorum! Bunca zaman yaptığım şeyler söylediğim sözler... Hepsi benim suçum! Yalnız kalmalıyım bu hayatta! Kimse beni sevmemeli, aksine herkesin nefret ettiği biri olmalıyım! "
Rüzgar daha da hızlanırken yerdeki tozlar havaya kalkmaya başlamıştı.
Gözlerimi kapatarak ellerimle yüzümü sardım ve bana gelmemesi için uğraştım.
Giderek daha çok hızlanıyordu.
Bir ara kollarımı durduramamış yüzümden çekmiştim ve gözüme toz kaçmıştı.
"Ağlamayayım diye gözüme toz mu sokuyorsun?! Çok naziksin! "
Ayağım en sonundan yerinden oynadığında korkuyla gözlerimi açtım.
Resmen olduğum yerden oynuyordum.
Yere zorlukla oturarak elime ne gelirse sıkıca tuttum.
Bu beni biraz daha rahatlatıyordu ama yağmur yağmaya başlamıştı.
"Yağmur ha?"
Kahkaha atarak başımı kaldırdım ve tozlarla suyun birleşmesiyle oluşan çamur yağmurunun yüzüme gelmesine izin verdim.
"Sanırım senin de ağlayasın geldi. "
Havaya meydan okurcasına tuttuğum taşı bıraktım ve ayağa kalkarak birkaç dakika önce yaptığım gibi kollarımı açtım.
"Hadi götür beni! Sana çok saygısız davrandım! Hadi öldür beni! Çamurlarla sar ki vücudumu hem hareket edemeyim hem de nefes alamayım! "
Rüzgar kuvvetlenirken ayaklarım oynamaya başladı.
"Tzuyu..? Tzuyu?! Çekil oradan!! "
Arkama dönüp bana koşarak gelen Jungkook'a baktım.
"Üzgünüm... "
Rüzgâr aniden beni aşağıya çekerken havaya kalktığımı ve basınçla aşağıya düştüğümü fark ettim.
Yağmur damlaları sert sert üstüme yağıyor, gözlerimi kaplayıp görüşümü bulanıklaştırıyorlardı.
"Jungkook!! "
Sesim olduğundan yüksek ve korkuyla çıktığında etrafta Jungkook 'un adı yankılanıyordu.
.
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİR✔
FanficHayat kısa kuşlar uçuyor. Ölüm dibimizde ama bizi es geçiyor.. . . . . . . . . (Devamı 2. Kitapta! Lütfen bunu okuduktan sonra 2'den devam edin..) .