5. Bölüm

5K 363 46
                                    

"Aç mısın dostum?"

Jimin'in dediği şey ile ona baktım.

"Hem de çok."

Güldü ve ceketinin cebinden çikolata çıkarıp bana verdi.

"Sadece bugünlük. Diğer günler başının çaresine kendin bakarsın."

Büyük bir ısırık alıp çiğnedim ve yuttum.

Sonra ise aklıma gelen çiğ et ile ağzımı tuttum.

"İyi misin? Ne oluyor?"

Jimin korkuyla bana bakarken omzumdan tutup ne olduğunu anlamaya çalıştı.

"Çikolatanın tarihi geçmiş miydi yoksa? Oysa ki az önce marketten gidip almıştım."

Ekimi ağzımdan çekip ona baktım.

"Merak etme. Çikolata çok güzel. Ama sorun şu ki..."

Tiksinerek yere baktım.

"Yediğim çiğ eti ve içtiğim kanı hatırladıkça kusasım geliyor."

Güldü ve elini çekti.

"Ben de eti fark edip yememiştim ama kanı içmiştim.  Meyve suyu kutusuna koyarlarsa tabii herkes içer. Kanıp içtim işte. İğrençti... Birkaç gün boyunca dişlerimi milyonlarca kez fırçalayıp su içtim. Biraz geçti ama hâlâ o demirin tadını hatırlıyorum."

Güldüm ve tekrar çikolatadan bir ısırık aldım.

"Bu arada teyzemi gördün mü? Nereye gitti?"

Bilmiyorum şeklinde dudak büzdüm.

"Müdürün yanına gitmiş olabilir."

Hızla yataktan kalktı ve benim kolumu çekip kaldırmaya çalıştı.

"Hadii~ Müdürün yanına gidelim~"

Kolumu çekip ayağa kalktım.

"Hadi gidelim~"

Şaşkınca bana baktı.

"İstemezsin diye umuyordum."

Omuz silktim.

"Ben diğerlerine benzemem dostum. Sen bana çikolata verdin. Çikolatası olana iyi davranılır ki tekrar versin. Değil mi?"

Şirince ona gülümsediğimde somurttu.

"Seni fırsatçı. Ben de arkadaşız sanmıştım. Çıkarların için mi kullanıyorsun beni? Ama bil ki ben sandığın kişilerden değilim."

Koluna yavaşça yumruk yapıp vurdum.

"Bak, ikimizde diğerlerine benzemiyoruz. O zaman onlar da ben sandığın kişiye benzemiyorum derse ne olur? Yine herkes birbirine benzemiş olur..."

Kafası karışık bir şekilde,

"Ne?"

Dediğinde kolundan tuttum ve sürüklemeye başladım.

"Çok düşünme canım arkadaşım, yoksa o güzel beynin yorulur. Tamam mı?"

Aynı şekilde başını salladığında birlikte devirden çıkıp koridora çıktık.

Koridorda olan birkaç kişi bize döndüğünde yapmacıktan öksürüp Jimin'i ittirmeyi bıraktım.

O da ne olduğunu anladığında güldü ve kolunu omzuna atıp yürümeye başladı.

Onunla birlikte ben de yürümek zorunda kalıyordum ki diğerlerinin arkamdan konuştuğu şey hiç de hoş değilmiş gibi beni sinir ediyordu.

"İlk günden okulun havalı çocuklarıyla beraber olmak mı? Ah.. Oppa'mı bu pis kızın pençelerine bırakamam."
"Baksana. Teni de hiç de vampirin tenine benzemiyor. Belki de o bir kurttur. O zaman pençeleri olur işte..."

Arkamızdan konuşan iki kız birlikte gülüşmeye başladıklarına üstlerine atlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Ama yapamazdım çünkü onlar benden kat kat üstündü.

"Ne yapıyorsun sen acaba?"

Sinirle Jimin'e baktım.

Güldü.

"Jungkook ile bir bağın olduğunu bilmiyorum. Ahh, o oyuncu çocuk. Hayatını oyun gibi yaşayıp tüketiyor. Nasıl olsa ölümsüzler. Bir de bize bak. Onlar güzel güzel 18 yaşında dururken biz her geçen saniye yaşlanıyoruz."

Dediğine gülerken arkadan gelen Mina'nın sesi ile hızla arkama döndüm.

"Tzuyu."

"Mina.. Burada ne yapıyorsun?"

Gözleri bir süreliğine benden Jimin'e kaydığında gülümsedi ve,

"Hiç... Sadece dolaşıyordum."

Diyerek yanımızdan çabucak gitti.

Arkasından ne olduğunu anlamamış bir şekilde bakarken Jimin beni çekip yürümeye başladı.

"Müdürün yanına gideceğiz. Azıcık acele et. Onlar bizden çok hızlı varlıklar."

Başımı salladım ve hızlandım.

Bir süre sonra müdürün odasına varmıştık.

Kapıyı tıklatıp içeriye girdik.

Tahmin ettiğimiz gibi Jimin'in sözde teyzesi olan hemşire kadın buradaydı.

Ona her defasında böyle demekten bıktığım için ben de teyze demeye karar vermiştim.

"Müdür Bey, işte bahsettiğim kız. Okulun arkasında vampir görmüş. Vampir ona hiç bir şey yapmamış ve etrafta çok fazla vampir olduğunu, dikkat etmesi gerektiğini söylemiş."

Müdür bana baktı.

"Tzuyu, değil mi? Sabah gelmiştin buraya."

Başımı sallayarak onayladım.

"Evet. Bugün başladım buraya."

Müdür cebinden küçük bir anahtar çıkarıp yan taraftaki çekmecedeki kasayı açtı.

İçinde ne olduğunu merak edip kafamı uzattım ve bakmaya çalıştım.

Ama müdür  benden önce davranıp içindekileri çıkarıp masaya koydu.

Bunlar bir sürü kağıttan başka bir şey değildi.

"Dışarıda bir sürü vampir var demek ha? Peki nasıl vampir olduğunu anladın?"

Bıkkınlıkla iç geçirdim.

"Bir kızın kanını içiyordu. Sonra da göz göze geldik zaten. Gözleri kırmızıydı."

Müdür kravatını gergince düzeltti.

"Kanını içiyordu ve senin izlediğini de biliyordu. Ama hiç bir şey yapmadı?"

Sinirle bağırdım.

"Evet! Kaç kez söyleyeceğim acaba?!"

Müdür ilk kağıdı alıp okudu.

"Çok dikkatli olmamız lazım.. Bana Yoongi'yi çağırın. Muhtemelen insan kanı içiyordur."

Zorlukla yutkundum.

İnsan kanı..?

.

.

.

.

.

VAMPİR✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin