Yatağın tam yanına düşen adamın kafasına bir şeyler atabilmek için sağıma soluma bakınırken bir gözümle hala adamı kontrol etmeye devam ediyordum. Tam televizyonun kumandasını elime almış adamın kafasına vurmak için ileri hamle yapacaktım ki düştüğü yerden kafasını kaldırıp yatağın üzerine doğru bakan Oğuz'u görmemle şaşkınlığım bin kat daha arttı.
Yerden kalkan Oğuz;
"Çatlak mısın kızım sen. Öleyim mi istiyorsun gencecik yaşımda daha sana doyamadan" dedi.
"Asıl ben mi öleyim istiyorsun korkudan, sinsi sinsi gelmişsin yanıma yatmışsın" dedim bende.
Daha sonra nerede olduğumu anımsamam saniyelerimi almıştı ve yanıma doğru uzanan Oğuz'a bakıp;
"Biz Antalya'dayız değil mi?" dedim.
Mutlu mutlu kafasını sallayan Oğuz bana doğru tepkimi ölçmek ister gibi bakarken ben yaşadıklarımı idrak etmeye çalışıyordum.
"Nasıl yani ya sen gidecektin Ege kıyılarına gideceğim demiştin. 2 hafta görüşemeyecektik. Şimdi buradasın ama nasıl yerleştin otele, hangi ara ayarladın yani. Ben bakmıştım, yer var mı diye kontrol etmiştim ama bana yer olmadığını söylemişlerdi öncesinde. Bütün odalar doluydu yani, kontrol ettirmiştim."
"Tamam sevgilim sakin ol. Ben bunu daha senden ilk duyduğumda ayarladım. Seninle telefonda konuştuktan sonra hemen görüştüm. Zaten yer ayırtmak da zor olmadı. Otelin sahibi Haluk abi tanıyorum yani. İnşaatını biz yaptık bu otelin. Onu arayınca sağolsun beni hiç kırmadı ve hemen gerekli ayarlamaları yaptı. Kalacağımız oda bile öncesinden belliydi yani. Eee şimdi sevgiline bir sarılmak yok mu?"
"Ya sen dalga mı geçiyorsun eşek. Gel buraya" dedim ve direk göğsüne uzanıp uzun uzun sarıldım, uzun uzun öptüm papağanımı. Öpüşmelerimiz derinleştikçe Oğuz'un eli rahat durmamaya başlamıştı. Gidebileceği yere kadar gitmesine izin verdim. Bir şekilde onun ihtiyaçları vardı ve sevgilisi olarak elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacaktım. Canımın içi sevgilimin durması gerektiği yerde duracağını biliyordum. Sonra kulağımın dibine dudaklarını koyarak;
"Geçen sefer ki gibi bana yardımcı olmak ister misin" diye sordu.
Sen buramda konuşursan ben zaten eriyip kendimi sana adamaya hazırım da zor tutuyorum işte diyemedim tabi.
"İlk ve son kez yaptığımı sana o günde söylemiştim" dedim onun yerine. Anlayışlı ama üzgün ve bitik gözlerle bana bakan Oğuz'un kulağına bu sefer dudaklarımı koyup;
"Ama biliyor musun seninle beraber yapmam dediğim ne varsa hepsini yaptım. İsterim" dedim ve Oğuz'un üzerine oturup onun uzanmaya devam etmesini sağladım.
Alnından başlayarak devam ettiğim öpücüklerim Oğuz'un yüzü boyunca santim santim devam etti. Daha sonra göğsüne inip ellerimi üzerinde gezdirerek öpücüklerime orada da devam ettim. Yüz ifadesi gevşeyen ve ruhu bedenini terketmiş gibi duran Oğuz elleri ile benim kalçalarımı sıkıca kavramış üzerinde beni hareket ettiriyordu. Bu hareketlenmelerimiz bir süre daha devam etti. Ta ki Oğuz'un derin bir oh çekmesi ve yine boxerında ki ıslanması ile. Bunu Oğuz'a yaparken tek taraflı onun mutluluğu olduğunu söylersem yanlış ifade etmiş olurdum. Ben de en az Oğuz kadar yaptığımız şeylerden keyif alıyordum ve Oğuz kadar kendimi gevşemiş hissetmesem de içimde eridiğini hissettiğim ama ne olduğunu anlamadığım şeyler içimin titremesine sebep oluyordu.
Oğuz duş almak için banyoya girdikten sonra ben de bir duş alıp rahatlamak için akşam giyeceğim eşyalarımı hazırladım. İçimden hala papağanımla tatil yapacak olmama inanamaz bir kız çocuğu sevinçten ellerini çırpıyordu. Aklıma bir anda benim buraya Ilgın'la beraber geldiğim düştü. Sahi o neredeydi, bavulu da yoktu ortalıkta. Ben bunları düşünürken duştan çıkan Oğuz'a direk Ilgın'dan haberi olup olmadığını sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çürük Vişne ile Sarı Papağan (Tamamlandı)
HumorAşık olan ben değildim beni kendine aşık eden oydu. Yani benim hiç bir suçum yokken üzülen ben oldum.