Kadınlar Erkekler ve Aşk

339 16 7
                                    

Merhaba Millet :) ben geldim...

Bu bölüm Zeynep, Ilgın ve Selim hariç tüm yan karakterlerimizi tanıyıp, hepsi hakkında az da olsa fikir sahibi olacağız, bakalım hangisi sizi daha çok etkileyecek veya kendine çekecek.

Umarım keyif alarak okursunuz...

Beğenmeniz veya beğenmemeniz durumunda bunu benimle lütfen paylaşın :)

Keyifli okumalar, diğer bölüme kadar sağlıcakla canımıniçileri :)

***

Burcu Öztürk' den;

Hayat sandığımız kadar toz pembe olmayabiliyor bazılarımız için. Yani herkes doğduğu şansla büyümüyor maalesef. Ben de onlardan biri oldum.

4 yaşındaydım. Bazı silik olan resimler var tabi hafızamda ama hatırladığım kadarı bile bana yetiyor aslında. Annem ve babamla beraber kış tatili için Bursa'ya yola çıkmıştık.

Kadir inanır'a benzeyen bıyıklara sahip karizmatik bir babam ve gül pembesi teni olan bir annem vardı canımdan çok sevdiğim. Radyoda en sevdiğim şarkı çıkmıştı hiç unutmam, Tarkan söylüyordu. Boğaziçi Köprüsünden geçerken ellerim havada oynuyordum ta ki kulağıma dolan acı fren sesine kadar.

O köprünün üzerinde gözümün önünde kayıp gitmişlerdi benden.Ben iki koltuğun arasında kaldığım için zarar görmemiştim, hatta burnum bile kanamamıştı ama annem ve babam benim kadar şanslı olamadılar. Annemin gül pembesi teni kırmızıya boyanmıştı, babamın kafası yan dönüktü, sanki ondan bağımsız sallanıyor gibiydi. O köprünün üzerinde kaybettim ben canımın iki parçasını. Henüz ölümün kelime anlamını bile bilmiyorken yaşamış oldum en acı şekliyle.

...

Aradan geçen yıllarda kendimi sadece okula adamıştım. Kitaplarım ve defterlerim benim herşeyimdi. Kendimi arkadaşlığa ve insanlara kapamıştım. Büyüdüğüm yurtta bile herkes bunu kabullenmiş ve beni zorlamamışlardı. Onların en çok bu yanını seviyordum gerçekten de.

Sonra liseye başladım ve tüm tabularım yıkıldı. Tek başıma cam kenarında ki kalorifere dayalı sırada otururken yanıma gelen altın saçlı kız benim miladım oldu belki de. Pelin...

Bu hayatta ki ilk arkadaşımdı Pelin. Biz altın saçlı kızla birbirimizi tanımaya çalışırken önümüzde oturan ve nereye düştüğünü yadırgamış gibi sağına soluna bakan kız da arkasını dönüp bize dahil oldu bir anda. Öyküm'dü adı. Adını ilk öğrendiğimde saçma olduğunu düşünsem de zamanla kulağa çok güzel gelmeye başlamıştı. Artık kalbi çok güzel iki arkadaşım vardı ve ben kendimi onlara nasıl açtığımı hiç bilmiyordum.

Ailemin yokluğunu onlarla gidermiş,hiç sahip olamadığım ve annemin karnındayken o lanet kazada kaybettiğim kardeşimi onlarda bulmuştum. Öyküm'de, Pelin'de onlarda yaşayabileceğim konusunda her zaman tekliflerini bana sunmuşlardı ama zaten 18 yaşıma girdiğimde babamdan bana kalan mirasımı artık ben yönetebilecektim. Bana bıraktığı en büyük mirası mesleğiydi belkide. Ben de onun gibi başarılı bir avukat olacak ve onun yıllar önce kapatmak zorunda kaldığımız hukuk bürosunu geri açacaktım. Bu yüzden de çok çalışmam gerekiyordu hukuku kazanmak için.

Lise 3 de kızlarla beraber gittiğimiz dershaneden tek başıma çıktığım yağmurlu bir havada ise tüm hayatım tamamıyla değişmişti. Beşiktaş'ta ki dershaneden çıktığımda hava karanlıktı ve yol yağmur yağmasından olsa gerek ıssızdı. Peşimden gelen adım seslerine kulak asmadan yürümeye devam ediyordum hızlı hızlı ama ses beni bırakmıyor ısrarla takip etmeye devam ediyordu. Kızlardan ayrıldığım için kendime milyon tane küfür savurduktan sonra yürümeyi bırakıp başıma gelecek felaketten daha fazla kaçamadan durdum ve bana gelmesini bekledim. Omuzumda hissettiğim el ile defterim ve test kitaplarım elimden düştüğünde hiç kıpırdayamadan dondum kaldım olduğum yerde. Hemen ardından duyduğum bağırma ve bir kırılma sesi ile de hızla arkamı dönüp beni sıkıştıran elin sahibinin yerde boylu boyunca uzandığını görmem bir oldu.

Çürük Vişne ile Sarı Papağan (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin