Merhaba canım arkadaşlarım.
İlk hikayemi bitirmenin mutluluğu ve bitmiş olmasının burukluğu ile karşınızdayım :)
Veda konuşmasını sona bıraktım o yüzden fazla uzatmadan sizi yeni bölüme alıyorum.
Keyifli okumalar...
***
Aralık 2018
Uyku ve uyanıklık arası bir yerdeydim ve bu sabah Oğuz'a kahvaltı hazırlamaya kalkacak dermanı kendimde bulamıyordum. Alnımla saçlarımın birleştiği yerde hissettiğim el ile bir mayışma hali vücudumu daha çok sarmış ve beni yatağa daha çok bağlamıştı.
"Çürük vişnem, iyi misin?"
Oğuz rüyamda değil gerçekten de saçımı okşuyordu ve benim mayışmam bundan kaynaklıydı. Onun elleri arasında biraz daha huzurlu hissettim ve uyku içinde kedi gibi mırıldanmaya başladım.
"Hastamısın aşkım sen, bir aç bakayım gözünü."
"Oğuz, uyuyacağım ben."
"Tamam bebeğim uyu da, kalkardın sen her sabah, hasta falan mısın onu söyle bana."
Uykumun içinde konuşabildiğim kadar sesimi gür tutmaya çalışarak;
"Halsizim azıcık, hasta değilim" dedim ve arkamı döndüm Oğuz'a. Daha sonra Oğuz'da yatağa geri uzanıp belimden tutup beni kendine iyice çekti ve boyun girintime girip uyumaya devam etti.
Elimi arkaya doğru uzatmaya çalışarak Oğuz'u işe gitmesi için kaldırmaya çalıştım ama kolumu havaya kaldıracak bile dermanım yoktu. Azıcık dürtmelerim ile birlikte;
"Aşkım hadi kalk, işe geç kalacaksın" dedim uyansın diye ama yanıma uzanır uzanmaz uykuya hemen dalan Oğuz, mırıldanır gibi bir sesle;
"Gitmeyeceğim, uyuyacağım. Bugün izin verdim kendime, madem sen de uyanamıyorsun akşama kadar pinekleriz" dedi.
Bu kadar konuşmadan sonra uykum kaçmıştı artık zaten hafiften kafamı kaldırdım Oğuz'un üzerine eğilmek için ama ani bir baş dönmesiyle "ayy" diyerek hemen geri bıraktım kendimi. Hemen kalkan ve soluğu bir anda kaçmış uykusuyla yüzümde alan Oğuz;
"Ne oldu Öyküm" diye sordu.
"Bilmiyorum ki, başım döndü bir anda, aniden kalktım diye herhalde" dedim.
"Hıı, tamam o zaman bugün kahvaltılar benden. Dışarıda mı yapalım, evde mi?"
"Madem işe gitmeyeceksin evde yapalım papağanım. Öğleden sonra alışverişe çıkarız olmadı, dolanırız biraz."
Burnuma bir öpücük bırakıp kalkmaya yeltenen Oğuz'a;
"Nereye" diye sordum.
"Mutfağa gidiyorum çürük vişnem, kahvaltı hazırlamaya."
"Ne gerek var canım" dememle Oğuz'u kendime çekmem bir olmuştu ve bu sabah kahvaltıyı onunla yapmaya karar vermiştim.
Son zamanlarda Oğuz'la birlikte olma isteğim çok çok artmaya başlamıştı. Neden bilmiyorum ama onu sürekli vücudumda istiyordum. İçimden bir hormon sürekli bunu tetikliyor ve Oğuz Oğuz diye sayıklıyordu resmen.
Oğuz zaten dünden hazır ve istekli olduğu için hiç bir teklifimi geri çevirmeden üzerine yeni tekliflerle gelip, beni şaşırtmayı başarıyordu.
Çığlık çığlığa kendimi yine Oğuz'da kaybetmemin ardından kendime gelmek için sırtüstü uzandım bir süre ve içimdeki depremlerin bitmesini bekledim. Her geçen gün biraz daha mükemmel oluyordu bu olay, Oğuz'un niye daha önceleri kendine hakim olmak için zorlandığını daha iyi anlayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çürük Vişne ile Sarı Papağan (Tamamlandı)
HumorAşık olan ben değildim beni kendine aşık eden oydu. Yani benim hiç bir suçum yokken üzülen ben oldum.