Rezilliğimi kabullenip insanlardan özür dilemek için gözlerimi açtığımda Oğuz sahnenin tam önünde birinin masasına oturmuştu ve "anladım" dedi bana dudaklarını oynatarak. Tam şarkıya gireceğim saniye yakaladığım kelime ile beraber şarkıyı söylemeye başladım;Anladım sonu yok yalnızlığın...
...
Şarkı bittiğinde selam verip herkese iyi eğlenceler dileyip kulise geri döndüm. Az önce yaşadığım rezilliğe anlam veremiyordum gerçekten de. Nasıl olur ya, aylardır gecemi gündüzümü harcadığım, provalara gideceğim diye dersleri aksattığım şarkıyı nasıl unutabilirim. O Oğuz pisliğinin geldiği yetmiyormuş gibi bir de o kadını buraya nasıl getirebilir. Onun yüzünden oldu zaten bu yaşadıklarım, toparlayan yine kendi olsa da beni bu duruma nasıl düşürebilir anlayamıyorum.
"Pislik herif" diye dışımdan da sesli sesli söylenirken Leyla hoca ile karşı karşıya geldim. O farketmemişti belli ki sahnede yaşadığımı buna gerçekten sevindim bu benim kendi içimde gizlediğim küçük sırım olarak sonsuza kadar kalabilirdi.
"Neye söyleniyorsun sen yine ne oldu bakayım?"
"Bir şey yok hocam. Ya ben sizden bir şey rica etsem" hem bir soru hem de kesinlik bildiren cümleme devam ettim;
"Ben kendimi çok iyi hissetmiyorum da benim artık yapacağım bir şey yoksa gidebilir miyim?"
"Neyin var kızım ne oldu" diye telaşlanan Leyla hoca ya çok önemli bir şey olmadığını söyleyerek çıkmak için üzerimi değiştirmeye çıktım odaya.
Ilgın hemen yanıma gelip bana yardım etti ve eşyalarımı alıp çıkmak için hazırlanırken kapı çaldı.
"Girebilirsiniz" dedikten sonra kapının açılmasını beklemek için kapıya doğru bakmaya devam ettim. İçimden inşallah Oğuz değildir diye düşünürken kapının tam olarak açılması ardından maalesef iti an çomağı hazırla konumuna geçmiştim.
Oğuz önce bana sonra Ilgın'a bakarak tekrar bakışlarını bana geri döndürdü ve o beklenen cümleyi kurdu;
"Konuşmamız lazım."
Hadi canım gerçekten de konuşmaya yüzün var mı diye içimden geçirdiğim düşüncelerimi dışımdan nasıl yansıtmadığımı düşünüp kendimi tebrik ettim.
"Olur. Ilgın bize bir müsaade eder misin ablacım? Fazla uzun sürmeyecek zaten."
"Emin misin abla?"
"Ilgın emin misin ne demek?" diyen Oğuz hayal kırıklığı ile Ilgın'ın yüzüne bakarken Ilgın;
"Susuyorsam emin ol ablam istediği için susuyorum o yüzden pek muhattap olup zorlama beni."
Kimin kardeşi be canım kardeşim benim diye içimden geçirirken minnet ve rica dolu bakışlarımı Ilgın'a gönderip çıkması için yönlendirdim onu yine bakışlarımla. Oğuz'da anlam veremediğim pis bir bakış vardı ama hayrolsun inşallah diyerek Ilgın'ın kapıdan çıkması ile birlikte Oğuz'a dönerek konuşmasını bekledim. Parlayan ve ışıl ışıl gözlerle bana bakan Oğuz sanki içimi görüyormuş gibi direk gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu. Beni aldattığını bilmesem şu bakışın karşısında eriyip biter bana sırılsıklam aşık bir adam var sanırım karşımda. Konuşmamayı sürdüren Oğuz'a;
"Evet Oğuz konuş" dediğimde kendini toparlamış gibi yapıp suratına ciddi bir ifade yerleştirdi ve lafa girdi.
"Şarkının sözünü unuttuğunu kimse anlamadı. Aylarca prova yaptın aslında ama neden unuttun sahnede heyecandan herhalde" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çürük Vişne ile Sarı Papağan (Tamamlandı)
HumorAşık olan ben değildim beni kendine aşık eden oydu. Yani benim hiç bir suçum yokken üzülen ben oldum.