Ve Sahne

353 29 13
                                    


Karnım o kadar çok ağrıdı ki anlatamam sanırım. Ben bu karın ağrısını en son ne zaman yaşamıştım. Neyse Öyküm boşver ne zamansa ne zaman. İnanmıştım be bu sefer gerçekten birinin beni içten sevdiğine, kandırmayacağına, aldatmayacağına çok inanmıştım. Ben kendi halinde kimsenin tavuğuna kışt demeyen bir kızım, ne istediniz de benden canımı yakıyorsunuz bu kadar benim. Ben kimin ahını aldım kimin kalbini kırdım da bunları yaşıyorum.

Kendimi düşer gibi hissetmemin sebebi ne peki? Şu an resmen bir boşluktan aşağı düşüyorum. Bir insan hayatında kaç kere aynı şeyi yaşar ki? Bir insan kaç kere aldatılır, kaç kere kandırılır?Ben insanlara güvenmeyi unutmuş, kendi kabuğuna çekilmiş biriyken neden üzmek istesinler beni.

Hani hep beni hayal ediyordu, bana dokunmayı, benle gezmeyi, beni öpmeyi, yanında olmamı hayal ediyordu. Gözlerimin içine baka baka nasıl bu kadar kolay yalan söyledi.

İçimde konuşan bu depresif kız nerden çıktı şimdi ortaya diye düşünürken bir elin sırtımı sıvazladığını farkettim birden. Ilgın yanıma gelmiş meğerse o beni teselli etmeye çalışıyormuş. Ben meğerse içimden konuşuyorum diye düşündüğüm herşeyi baya baya sesli söylemişim.

Ilgın'a döndüm ve bu sefer bilincim yerinde konuşmaya başladım;

"Hak ediyorum dimi, yaşadığım her şeyi zerresine kadar hak ediyorum. Benim neyime birine güvenip hayatıma almak ya Allah aşkına. Ne bok yemeye sevgili peşinde koşuyorum ben bir de üstüne saf saf söylediklerini ciddiye alıp mutlu oluyorum. Çok mutluydum Ilgın. Onunla geçirdiğim tüm zamanlarda, bana baktığı her anda çok mutluydum. Neden beni üzmek istedi ki, neden daha ettiğimiz ilk kavga da beni aldattı?"

Ilgın konuya hakim olmuştu ama detaylarını bilmediğini ima eden bakışlarıyla söylediklerimden birşeyler kapmaya çalışıyordu havada ki asılı kelimelerden.

"Ne yaptı Öyküm sana, ne kavgası kimle aldattı anlat ablacım hadi sıkma kendini ağlamamak için bu kadar."

Ilgın'ın kendini sıkma demesinin ardından sanki bu cümleyi duymayı bekliyormuşum gibi hıçkırıklarımı saldım boğazımdan. Kana kana doya doya ağladım yaşadığıma. Ağladıkça karnımın sancısı bir tık daha azaldı. Nefes nefese ağlamalarım bitip biraz içimi döktükten sonra Ilgın'a anlattım en başından herşeyi.

İçerden annem Ilgın'a seslene seslene yanımıza doğru geliyordu.

"Ilgın neredesin sen telefonun kaçtır çalıyor uzun uzun kızım niye sahip çıkmıyorsun" diyen anneme, ağlarken görünmemek için hemen kendimi yüzükoyun yatağa bıraktım ve uyumaya çalışıyormuş imajı verdim kendime. Annem görse ağladığımı şimdi iki saat soru sorup zaten zor sakinleştirmişken kendimi daha kötü olmama sebep olacaktı yoksa.

Annem odadan çıkınca direk Ilgın'a baktım o da yanıma gelmişti zaten. Telefonu çevirdi bana doğru arayan kişiyi görmem için. Enişte yazıyordu. Ben aylarca Emre ile çıktım. Ilgın hissetmiş gibi bir kez bile Emre dışında başka türlü hitap etmemişken ona Oğuz'u bu denli kabullenip onu telefonun enişte diye kaydetmesi bile beni yine yaralamıştı. Düşüncelerimi Ilgın'a belli etmeden;

"Açma ablam telefonu. Söyleyeceği hiçbir şeyi duymak, bilmek istemiyorum" dedim.

Ilgın içinde ki deli gibi telefonu açıp ona bağırma çağırma isteğini sineye çekerek beni üzmemek için tamam anlamında başını salladı ve meşgule attı telefonu. Oğuz'un tekrar araması üzerine ise yine meşgule atıp telefonu bu sefer komple kapattı. Ilgın'a dönere;

"Bu durumun beni üzmesine izin vermeyeceğim ablam merak etme sen. Yarın konserim var benim biliyorsun kendimi daha fazla yıpratmamam lazım. Leyla hocayı mahcup edemem. Uyuyayım ben biraz"

Çürük Vişne ile Sarı Papağan (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin