Her insan hata yapabilir. Ancak bir peri böyle bir ayrıcalığa sahip midir?
Anikanos bu soruyu düşünmüyordu elbette. Sıkıcı mitoloji ve felsefe derslerinin bitmesini, mezun oluşunu kutluyordu.
Tam olarak mezun olamadığını anlaması ise oldukça kısa...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 3~
Anikanos karşısında duran Helin'in elini sıktı. Helin Gazelden çok daha farklı görünüyordu. Kollarında siyah işaretler vardı, burnunda bir boncuk. "Çok memnun oldum" diyen Helinden sonra Gazel ayağa kalktı. "Tanıştığınıza göre artık işe gidebilirim" diyerek öne atıldı. Anikanos telaşlanmıştı. Gazeli kaybetmemeliydi. Yolda giderken başka birine aşık olabilirdi. Bu olası risk onun sonu olurdu. Sonsuza dek dünyada kalırdı.
Genç peri ani bir hareketle ayağa kalktı. "Benimde işim vardı!" Odana elini alnına vurarak tepkisini belli etti. "Gerçekten çok kötü bir oyuncusun."
Evden ilk ayrılan Gazel oldu. Anikanos ise başına geçirdiği siyah şapka ve taktığı gözlük ile onu takibe başladı. Odana bir yandan söylenmeye devam ediyordu. "Hey neden bu kızı takip ediyorsun? Senin adama gitmen lazım"
Anikanos olduğu yerde durdu. Telaşlı bir şekilde, "Ya Gazel işe giderken Birkan'ın dışında biriyle çarpışır ve ona aşık olursa?! Düşünmek bile istemiyorum." dedi. Aniden başlayan yağmur ile insanlar koşarak bir yerlere sığınırken Anikanos boş boş etrafına baktı. Yağmur asit miydi de insanlar kaçıyordu? Yağmur perilerine bunu anlatmalıydı. Yeniden önüne baktığında Gazel'i göremedi. "Odana nerede o? Yoksa aşık mı oldu? Her yerde kocaman saplı siyah şeylerden var"
Odana Anikanos'un aksine sakindi. "Sakin ol, işte orada" diyerek sağ tarafı gösterdi. Anikanos sağına baktığında tüm hücreleri alarm durumuna geçti. Gazel'e yaklaşan bir adam vardı. Adam Gazel'in tuttuğu kocaman saplı siyah şeyin altına girdi ve gülümsedi. "Beyefendi ne yapıyorsunuz?" dedi Gazel.
Genç adam olduğu yere ve kadına baktı. Ardından muzipçe, "Yağmurdan korunmaya çalışıyorum hanımefendi" dedi. Gazel derin bir nefes aldı. İşe gideceği için zaten stresliydi. Üstüne yağmur yağmışken bu adamda nereden gelmişti? "Benim şemsiyemle mi?" diye sordu Gazel.
Genç adam şaşkın bir gülümseme sergiledi. "O çok övündüğümüz yardımsever, misafirperver Türk anlayışımıza ne oldu? Alt tarafı bir şemsiye"
Gazel'in yüz ifadesi hiç değişmemişti. "Üzgünüm ama şu an yardımsever ve misafirperver Türk anlayışını tartışamayacağım." derken genç adam sert bir şekilde öne itildi. Öyle ki neredeyse yere serilecekti. Anikanos zafer kazanmış gibi bir duruş sergiledi. Gazel'in koluna girdi. "Hava durumuna hiç bakmadım. Nereden geldi bu yağmur? Asit gibi değil mi?"
Gazel cevap veremeden genç adam doğruldu. Ellerini beline koydu ve sinirle soludu. Yeşil gözleri öfkeyle parlıyordu. Ve ağzından çıkan ilk cümle, "Saçların orijinal mi?" oldu. Bunu bağırır gibi sormuştu. Anikanos'ta aynı şekilde cevap verdi. "Tabi ki orijinal. O kadar orijinal ki saçlarımı bu yağan asitten korumaya çalışıyorum"
O sırada Gazel bu hoş sohbeti böldü. "Çok güzel sohbet ediyorsunuz ancak benim işe yetişmem gerek. Gidiyorum ben!" diyerek şemsiyesiyle birlikte hızlı adımlar atmaya başladı. Anikanos Gazel'e yetişip koluna girdi. Hemen ardından geride kalan genç adama dönüp dil çıkardı.
