Selamünaleyküm arkadaşlar :D
Nasılsınız?
Ben çok iyiyim, sizde hep iyi olun 💙Sizi bölümle baş başa bırakıyorum!
Keyifli okumalar...
KELEBEK SESLERİ
3. BÖLÜM: PARAMPARÇA
İçimde taşıdıklarım kendimden ağır...
Hayatın tüm zorluklarını üstlenmiş bir bedenin daha fazla dayanması mümkün değilken Gülfem hayatında ilk defa şanslı olduğunu hissediyordu. Mümkün olsa kanatlanıp uçup gidecekti buralardan. Kanatları olmasa da onu hızla uzaklaştıracak aksayan ayakları vardı. Belinde ve dizlerinde olan acıya aldırmadan koşar adım gitti, sora sora öğrendiği kayınvalidesinin evini. Kapıyı çalarken elleri titreye titreye vurdu çelik kapıya. Nefes nefese kalmıştı, bedeni sıtma tutmuş gibi tir tir titriyordu."Gülfem, kızım ne bu halin?" Gülfem açılan kapı ile yere yığılırken avazı çıktığı kadar kahkaha attı. Bunca yıllık hayatında ilk defa bu kadar çok güldü. Gözlerinden yaşlar dökülürken dudaklarından çıkan kahkahalar arşa ulaşıyordu.
"Boşadı... Anne oğlun beni boşadı. Üç defa boş ol dedi bana." Yaşlı kadın yaşadığı şaşkınlık ile ellerini ağzına kapatırken Gülfem olduğu yerden kalkmadan kahkaha atmaya devam etti.
"İnanabiliyor musun? Oğlun beni boşadı. Hem de kendi isteği ile boşadı," fermanlar yazsa yine de bıkmazdı bu sözleri söylemekten. Hâlâ inanmıyordu kurtulduğuna. O hapishaneden kan dökülmeden çıkmayacağına öyle inandırmıştı ki kendini, gerçekler rüya gibi geliyordu.
"Gel kızım içeriye." Gülfem destekle içeriye girerken yaşadığı mutluluğu kelimelerle bile tarif edemiyordu. Salona geçip koltuğa oturduğunda arkasına yaslandı. Kayınvalidesinin evine ilk defa gelmişti. Sahi Rüstem'e köle olarak satıldığından beri nereye gidebilmişti ki?
"Baştan anlat sen şunu." Gülfem en başından itibaren anlattı her şeyi. Yaşlı kadın duydukları karşısında daha da şaşırmıştı. Oğlunun Gülfem'i bırakacağını asla düşünmemişti. Bir tarafı seviniyordu, bu gariban kız oğlunun zulmünden kurtulmuştu. Diğer taraftan üzülüyordu, babasının evine gittiğinde yine aynı şeylere maruz kalacaktı. Hemen mutfağa gidip bir şeyler hazırladı ve genç kadının karnını doyurdu. Bir şeyler düşünüp bu kıza yardım edecekti. Kocası ile de konuşmuşlardı defalarca.
"Gitme burada kal diyorum kabul etmiyorsun. Baban gelir birazdan o bıraksın seni." Gülfem kadının teklifini onayladı ve çayından bir yudum daha aldı. İlk geldiği zamana göre sakinleşmişti. Kayınpederinin gelmesi ile çıktılar evden. Arabanın arka koltuğuna otururken gözleri etrafa kaydı. Bir daha asla uğramayacağı kasabadan nihayet kurtuluyordu ciğerparesini burada bırakırken.
"Baba, oğlumun mezarına götürür müsün beni? Yaşlı adam dikiz aynasından göz göze geldiği gelinini onaylayıp mezarlığa sürdü arabasını. Gülfem evladının mezarına ilk defa geliyordu. Gözleri yaşlarla bezenirken yaşlı çiftin önden gitmesini bekledi. Onların peşinden giderken duvarın dibinde kalan minik mezarın önünde durdu adımları. Kayınvalidesi mezar taşını bile yaptırmıştı. Mezarın yanına çöktü yorgunlukla. Eli minicik taşını okşarken gülümsedi.
"Ali'm, ben geldim mis kokulum," mezar taşında Gülfem oğlu Ali yazıyordu. Gülfem çekinerek istemişti bunu Sümeyye Hanımdan. İsteğinin gerçekleşmiş olduğunu görmek onu mutlu etmişti. Elleri toprağını sevdi, bir avuç alıp öptü kokladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)
General Fiction[AHÛZAR SERİSİ -1- KELEBEK SESLERİ] Her kadının dışında fırtınalar koparsa da içinde rengarenk çiçekli umutlar yetiştirir... Rüzgârgülünün inadı misali işliyordu hayat Gülfem için. İnadına yaşıyordu bu hayatı. O kadar zorluğa göğüs gere gere yürüyor...