Yorum sınırı; 220.
6. Bölüm, sınır geçerse yarın yani çarşamba günü gelecek ❤️
Keyifli okumalar...
5. BÖLÜM: EVLAT HASRETİ
Zaman ne kadar hızlı geçiyor Dilruba.
Daha dün gibi hatıramda o mahalleye girişimiz...
Gülfem verdiği karardan memnun görünüyordu ama içten içe de korkmuyor değildi. Hiç tanımadığı bir şehre geldikleri yetmiyormuş gibi burada oturanların bile pek de memnun olmadıklarını söyledikleri bir semtte kız kardeşiyle yalnız başına oturmak ne derece güvenilirdi, büyük bir soru işaretiydi.
"Abla ne yapacağız?" Gülfem kız kardeşinin sorusu ile irkildi ve ona baktı. Birkaç gün önce adamın teklifini reddettiğine göre işe koyulacaklardı. Madem bir yola çıkmıştı korkup kaçmak ona göre değildi. Şu an burada duruyorsa öyle olması gerektiği içindi. Kaderine razı gelecek ve onun için çizilen bu yolda ilerleyecekti.
"Burada oturacağız kuzum. Hadi temizleyelim de eşya falan almaya gidelim," kaldıkları pansiyonda günleri dolmak üzereydi. Dilruba ablasının sözlerine karşılık onu onaylamaktan başka bir şey yapamadı. Zaten ablasının başında yüzlerce sorun varken bir de o itiraz edemezdi.
İki genç kız ellerindeki malzemelerle mümkün olduğunca temizlemeye çalışıyorlardı ama o pis kokunun çıkmaya niyeti yok gibiydi.
"Abla iğrenç kokuyor burası." Dilruba yemenisini daha çok çekti burnuna. Hayvan pisliği bile daha iyi kokuyordu.
"Biliyorum canım ama şu an başka seçeneğimiz yok," elindeki boya rulosunu kovanın içine batırıp duvarı boyamaya devam etti. Boya kokusunun bu pis kokuyu bastırmasını ümit etmekten başka bir çaresi yoktu. Gülfem bahçe kapısının sesini duyduğunda hemen bakışlarını pencereden dışarıya çevirdi. Kahvenin önünde karşılaştığı adam onlara doğru geliyordu. Ruloyu kardeşine uzatıp dışarıya çıktı.
"Hikmet Bey buyurun, bir şey mi oldu?" adam babacan davranmış olabilirdi ama bu art niyetli olmayacağı anlamına gelmiyordu. Tedbirli bir şekilde kapının dışına çıktı ve adamın ilerlemesine izin vermeden durdu önünde. Tavrını erkenden belli edecek ve kimseye güvenmeyecekti.
"Kızım ben lafı uzatmayı sevmem, evin durumu ortada, pisliği geçtim yıkılmak için an kolluyor. Sende gitmem buradan diyorsun onu da anlamış değilim ya. Neyse madem bizim Ali bir halt yemiş sen ver anahtarı bize, ben çocuklara onarmalarını söyleyeyim." Gülfem ne demesi gerektiğini bilemedi. Bu kadar iyilik fazla değil miydi? Kim tanımadığı birine bu kadar iyilik yapar diye geçirdi içinden?
"İnanın hiç gerek yok. Biz bir şekilde başımızın çaresine bakarız. Şu an tadilat için ayıracak bütçem yok. En azından iş bulana kadar. Birkaç ay bizi idare etsin sonra bulurum ben bir usta. Belki o zamana kadar eşim de gelmiş olur," adam bu sözlerine gülerken Gülfem mahcup duruyordu. Acaba onu kırmış mıydı teklifini reddederken?
Kendine söz verdin Gülfem, aklını başına topla. Kimse için üzülmeyeceksin.
"Kızım önümüz kış hatta kışa girdik, ilk yağışta akıtır bu çatı. Kötü bir niyetim yok, izin ver yardım edelim." Gülfem inat etmişti bir defa. Ücretsiz bir yardım kabul ederse eğer ödemesi çok zor olacaktı biliyordu. Mahcup kalacağı için her defasında istemediği şeyleri yapmak durumunda kalacaktı. Sırf bu duruma düşmemek için yeniden reddetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)
General Fiction[AHÛZAR SERİSİ -1- KELEBEK SESLERİ] Her kadının dışında fırtınalar koparsa da içinde rengarenk çiçekli umutlar yetiştirir... Rüzgârgülünün inadı misali işliyordu hayat Gülfem için. İnadına yaşıyordu bu hayatı. O kadar zorluğa göğüs gere gere yürüyor...