Yorum sınırı; 250.
8. Bölüm, sınır geçerse pazar günü, gün içerisinde gelecek.
Rica ediyorum bölümün üstüne ve altına yazdığım açıklamaları okuyun. Sonra bana sınır geçmediği halde bölüm ne zaman gelecek ya da niye gelmedi diye sormayın.
Çünkü ben açıklama olarak sadece yeni bölüm ne zaman gelecek, bölümün gelmesi için gereken yorum sınırı ne onu yazıyorum. Bunun için yazdığım iki, üç cümleyi bile okuma zahmetinde bulunmayarak soruyorsunuz bu soruyu.
Bu bana saygısızlık oluyor.Vaha'nın bölümünü yazıyorum ancak bu kitabımın düzenlemesi ile uğraştığım için bölümü ne zaman bitiririm, paylaşırım hiç bilmiyorum.
Bilgilendirme ve duyuruları panomdan düzenli olarak paylaşıyorum, takip ederseniz kaçırmazsınız.
Sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Keyifli okumalar...
7. BÖLÜM: DEDİKODU KAZANI
Hayatı yaşamaktan daha zor bir şey varsa o da;
Hayatın mecburiyetlerine katlanmak zorunda kalmaktı...
Cihangir her sabah olduğu gibi erkenden kalkıp işinin başına geçti. Yas tutmanın anlamı yoktu. Bir an evvel oğlunu yanına almak için elinden geleni yapacaktı ama şu an için işlerini düzene sokması gerekiyordu. İki güne kalmadan kavuşacaktı oğluna inanıyordu buna.
Şirkete geldiğinde aracının anahtarını görevliye verip kasvetli binadan içeriye girdi. Çalışanları onu gördüklerinde saygıyla ayağa kalkıp selamladı. Cihangir toplu şekilde cevap verip odasına geçti.
"Ağabeyim hoş geldin," kapısını kapatmadan Uğur da peşinden girdi. Masasına otururken adamına cevap vermekle meşguldü. Cihangir böyleydi, görmezden gelemiyordu. Yok, sayamıyordu ve insanlara değer veriyordu.
"Hoş buldum Uğur. Nasıl gidiyor?"
"İşler çok şükür iyi ağabey. Hiç bir eksiklik yok. Nasıl bıraktıysan öyleyiz." O sırada çalışanlardan biri odaya girip 'hoş geldiniz,' dedikten sonra bir bardak demli çay bırakmıştı. Cihangir demli çayı yudumlarken telefonuna gelen bildirimlere göz attı. Kayahan'dan gelen bir mesaj dikkatini çekti. Bu hafta yapılacak olan sevkiyatın iptal edildiğinden bahsediyordu.
"Tamam, sen çık koçum. Kimseyi göndermeyin." Uğur odadan çıkarken Kayahan'ı aramaya koyuldu. Telefon çok çalmadan açılmıştı zaten. Uykulu bir ses ile konuşan adamı uyandırmaya çalışmayacaktı bir de.
"Ne demek sevkiyatı iptal ettiler?"
"Sana da günaydın Cihangir," adamın imalı çıkan sesini umursamadı.
"Başlatma günaydınından. Konuya gel hemen!"
"Ender yeni bir aracı bulduklarını, bu yüzden de artık bizimle çalışmayacaklarını söyledi. Sevkiyatın yarı ücretini ödeyeceklermiş. Küçük çocuğa şeker veriyor sanki ibne!" Cihangir duydukları ile donup kalmıştı. Her şey üst üste geliyordu ve bu gidişle gelmeye devam edecek gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)
General Fiction[AHÛZAR SERİSİ -1- KELEBEK SESLERİ] Her kadının dışında fırtınalar koparsa da içinde rengarenk çiçekli umutlar yetiştirir... Rüzgârgülünün inadı misali işliyordu hayat Gülfem için. İnadına yaşıyordu bu hayatı. O kadar zorluğa göğüs gere gere yürüyor...