KS - 16. Bölüm: DÜĞÜN

17.6K 1.4K 373
                                    

Yorum sınırı; 300
17. Bölüm sınır geçerse perşembe veya cuma akşamı gelecek.

Oy vermeyi unutmayın lütfen.

16. BÖLÜM: DÜĞÜN


"Sen daha güzel bakıyorsun..."


Gözlerinin içine baktığı adamın için için ağladığını gördüğünde yüreğine kor ateşler düştü Gülfem'in. Ciğerleri dağlandı, kalbi parçalandı, canını teslim edecek gibi oldu. Koca adam onun için ağlıyordu... Onun aşkından ağlıyordu ve Gülfem düşündükçe bu durumdan tuhaf bir haz duyuyordu.

Bir an için, o kısacık an hissettiklerinden utandı. Duyguları anlaşılacak diye aklı çıktı. Hızla bu hislerden arınıp adamın yanaklarına çıkardı ellerini. Süzülen damlaları yanaklarını severek sildi. Parmakları tenini okşarken, yaşlardan ıslandı teni.

"Ben biliyorum seni. Senin sevginin farkındayım ve yanındayım." Seni seviyorum diyememişti. Seviyor muydu? Onu bile bilmiyordu ki... Kendinden emin olmadan da adamı yalan sözlerle kandırmak istemedi. Onun yanaklarında gezen parmakları ile seni önemsiyorum diyordu kendi dilinde.

Cihangir ise kadından karşılık beklese de gelmedi. 'Bende seni seviyorum,' demesini çok isterdi. Zamanla o da olacaktı. Günü gelecek bu kadın ona aşkını ilan edecekti, buna inanıyordu. Şimdi ona değer verdiğini biliyor, onu önemsediğini teninin sıcağından hissediyordu.

Gülfem'in elleri yanaklarından ayrılırken kendi ellerini uzattı yanaklarına. Özenle sevdi, okşadı, teninin kokusunu içine çekti. Cihangir kolunun altına aldığı kadını mümkünmüş gibi daha da sardı. Kokusunu içine çekerken, gününe, varlığına, onu kendisine gönderene şükürler ediyordu. Dün bu anın hayali ile kıvranırken, bugün hayallerini yaşıyordu. Derin bir nefes çekti ciğerlerine. Hayallerinin, dualarının kabul olması için ne iyilik yapmıştı acaba? Bunu düşünecek çok zamanı vardı, şimdi kollarındaki kadının kokusu ile mest olacaktı.

İyi bir adam sayılmazdı kendine göre. Türlü türlü huyları vardı çekilmesi güç. Geçmişini düşündüğünde aslını inkâr edeceği bir eylemi yoktu. Günahları, sevaplarının üzerini örterdi bile. Yalancının, düzenbaz adamın tekiydi. Kollarında duran kadına baktıkça bu tarafından utandı. Arsızlığı yüzünden göz ardı edecekti aralarındaki bu farkı. Belki de ilk defa içi yana yana görmezden gelecekti.

"Ben küçükken annem dereye çamaşır yıkamaya giderdi. Beni de götürürdü yanında. Dilruba da kundakta o zamanlar. Annemin psikolojisi bozuk zaten ama çocukluk bilmiyoruz ne oluyor, ne bitiyor, bu kadın neden böyle? Bir taraftan çamaşır yıkıyor, bir taraftan bize bakıyor, bir taraftan da ağlayıp kendi kendine konuşuyor. Çocuk aklı işte, kardeşim kirlendi annem de sinirli, ona yardım olsun diye Dilruba'yı yıkamak istedim. Çıkardım kundağından, aldım kucağıma girdim dereye. Suya soktum soktum çıkardım." Gözünden akan yaşlara rağmen gülüyordu Gülfem. Öyle gülüyordu ki Cihangir'in göğsüne yaslı olan sırtı sarsılıyordu. Cihangir ise sessizce tebessümünde gizli hüznüyle dinliyordu.

"Yavrum nasıl ağlıyor, nasıl çırpınıyor. Annem geldi koşarak, aldı Dilruba'yı elimden. O da bilmiyor ki ne yapacak. Sırtına vurdu, yüzüne vurdu Dilruba biraz olsun kendine geldi. Bende anlamıyorum ne olduğunu. Durdum dedim ki anneme 'Anne, mutlu oldun mu? Kardeşimi yıkadım, sana iş çıkarmadım,' annem hiçbir şey demeden baktı yüzüme. Dilruba'yı sardı, sarmaladı okşadı. Sonra kundağına geri sardı. Ben hâlâ umutla bekliyorum ki annem sevinecek. Geçti karşıma okkalı bir tokat vurdu yüzüme. Daha önce annemden çok dayak yedim ama ilk defa bu kadar canım yandı. Daha önce hiç o kadar canım yanmamış, öyle ateşe düşmemiştim. Annemden övgü beklemiyordum ama en azından tebessüm eder diye ummuştum. Tebessüm yerine tokat yedim ya nevrim dönmüştü... O zamandan beri dere kenarlarından, göllerden nefret ederim. Bizim köyün deresi hariç dere görmedim ama ne zaman hatırıma gelse o tokat yeniden patlar yanağımda, yeniden düşerim dizlerimin üzerine." Gülfem o acıyı yeniden hissetse de yüzünde tebessümle anlatmıştı başından geçen olayı.

AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin