KS - 26. Bölüm/Pt.1: AŞK KADERİ

17.6K 1.2K 154
                                    


Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar...

26. BÖLÜM: AŞK KADERİ

"Siz benim duygusuzluğumdan şikâyet edince bende gidip âşık oldum."

O mükemmel teklifin ardından Gülfem bedenini esir alan utanç duygusundan çıkamıyordu. Gece heyecandan verimli bir uyku uyumamıştı, sabaha yakın daldığı uykudan ise bir saat içinde uyanmıştı. Şimdi ise yatağın üzerine oturmuş ne yapacağının hesabını yapıyordu. Dudaklarını uzatıp, derin bir nefes verdi dışarı. O sırada balkonun camı iki defa tıklandı. Daldığı düşüncelerden hızla sıyrılırken kalktı oturduğu yerden. Kapının önüne geldiğinde sakinleşmek için bekledi bir süre. O beklemede cam yeniden tıklandı.

"Günaydın güzelim." Cihangir bakanı kıskandıracak kadar içten olan gülümsemesi ile onu selamlıyordu.

"Günaydın," bu ruh halinden sıyrılması gerektiğini biliyordu. Saçma bir durumda hissediyordu kendisini. Cihangir'e belli etmeden hafifçe silkelendi kendine gelebilmek için. Cihangir'e belli etmeden çıkmalıydı üstelik.

"Bir sorun mu var?" Cihangir, elbette fark etmişti onda olan durgunluğu. Aslında durgunluk demeyelim de çekingenlik hâkimdi.

"Yok, hayır iyiyim," dedi odadan çıkarken. Gözleri balkona hazırlanmış olan kahvaltı masasına takıldı.

"İnanmıyorum. Bir hatam mı oldu? İstemeden kırdım mı seni?" En ufak bir problemde kendini hatalı görmesi Gülfem'i üzüyordu. Cihangir'in suçu olmadan kendini suçlu görmesi, üstelik bunu Gülfem'in yersiz utangaçlığı yüzünden yapması can sıkıyordu.

"Bu kadar mükemmel olmak zorunda mısın?" Geldiğinden beri ilk defa utanmadan baktı yüzüne. Cihangir ise hevesle alacağı cevabı bekliyor, Gülfem'in sorununun ne olduğunu öğrenip, derdine derman olmak için çabalıyordu.

"Sen iyi olursan daha da mükemmel olacağım," derken dudağının kenarı hafif kıvrılmıştı, sakallarından bile belli olan dudağının kenarındaki gamze belirmişti.

"Ben iyiyim, inanmıyorsun belki ama gerçekten iyiyim. Sadece utanıyorum," ellerini yüzüne kapatmış hafiften kıkırdarken, Cihangir gür bir kahkaha attı. Dişleri görünürken onun gülüşü Gülfem'i de güldürmüş, kıkırtısı kahkahaya dönmüştü.

"Benden utanıyorsun öyle mi?" Gülfem kafasını sallayarak onaylamıştı.

"Hayatım benden utanman için sence de erken değil mi? Evlendiğimiz zaman utanacaksın." Gülfem bu defa kızaran yanaklarını saklama gereği duymadan elini adamın göğsüne vurup kaşlarını çattı.

"Pis adam." Cihangir kolundan tutup kendisine çekti ve sıkı sıkı sarıldı. Saçlarına kondurduğu öpücük sonrası Gülfem'in kafasını tam da kalbinin üzerine getirip yasladı.

"Kalbimin sesini duyuyor musun Gülfem?" Dedi canını canına katarcasına sarılırken. Kokusunu içine çekiyor, sarıldığı kadının kulağını kalp hizasında tutmaya ihtimam gösteriyordu.

"Öyle hızlı atıyor ki, hızına yetişememekten korkuyorum," dedi Gülfem. Yalan söylemiyordu, dün geceden beri işte tam da bundan korkuyordu. Cihangir'in aşkına onun kadar karşılık veremiyor olmaktan korkuyordu. Korkusu sevilmenin verdiği utanç duygusunu yanında getirmişti. Gülfem tam da masallarda anlatılan gibi çok seviliyordu.

"Sen bana bakarken, gülerken, konuşurken bende öyle oluyorum. Günün birinde sana yetişememekten, gençliğine ayak uyduramamaktan korkuyorum. Sonra silkelenip kendime geliyorum. Bedenler yaşlanır, yaşlar sıra sıra devrilir ama aşk her daim baki kalır. Aşkımız yaşıt olsun." Dudakları yanaklarına doğru kıvrılmış, inci gibi dişleri dizilmişti. Kilometrelerce öteden görenler bu adamın mutluluktan havalara uçtuğunu kolaylıkla tahmin edebilirdi. Mutluydu, mutlu etmişti, mutlu olacaklardı. Bundan sonra hayat onlar için çok farklı olacaktı.

AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin