KS - 26. Bölüm/Pt.2: AŞK KADERİ

15.8K 1.1K 531
                                    

Yorum sınırı; 450

Yeni bölüm sınır geçer geçmez gelecek.

Oy vermeyi unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar...

26. BÖLÜM: AŞK KADERİ

Gülfem yola bakıyordu ama görmüyor gibiydi. Araba durduğunda o an idrak edebildi durdukları yeri. Arabanın camından kafasını çevirdi ve duvarın ardını izledi. Ağır ağır döndü Cihangir'e. "Cihangir," dedi ağlamak için fırsat kollayan sesi ile.

"Oğlumuza geldik güzelim," Gülfem buraya gelmiş olmalarına sevinmişti ama Cihangir'in onun oğlunu sahiplenmiş olmasına daha çok sevinmişti.

"Oğlumuza mı?" Kekeledi, duraksadı, yeniden duymak için çabaladı. Cihangir ise kadının gözlerinde gördüğü ışıltı ile ne kadar doğru bir şey yaptığını fark ediyordu.

"Evet, oğlumuza geldik bir tanem." Gülfem uzanıp elini tuttu ve dudaklarına götürdü adamın elini. Öptü defalarca ve daha fazla oyalanmadan indi arabadan. Koşarak girdi kabristandan içeri. Cihangir düşmesinden korkuyordu ama Gülfem bir saniye durmadan koşuyordu. Ufak mezarın yanına geldiğinde hızla çöktü yanına.

"Annem ben geldim," dedi toprağı avuçlarken. Avuçlarına doldurduğu toprağı öptü öptü kokladı.

"Babam bende geldim seni görmeye." Cihangir de çöktü mezarın yanına. Mezar taşını okşadı, üzerindeki çiçeklerin kuruyan dallarını temizledi. Selim ve diğer çocukların getirdiği çiçekleri ekmek için parmakları ile açtı toprağın üzerini.

"Yavrum, babanla geldim kuzum. Bana dedin ya ağacın gölgesine sığın diye, bak ağacın gölgesine sığındım ve o ağaçla yanına geldim," ağlıyor, öpüyor, kokluyordu mezarı. Cihangir ise çiçekleri ekiyor, diğer taraftan oğlu ile konuşuyordu.

"Ali'm, annen bana emanet oğlum. Sen bizim hep yanımızdasın, aklımızdasın kuzum," böyle konuştu ikili evlatlarıyla. Gülfem canıyla konuşuyor, Cihangir canının canı ile konuşuyordu.

Bir saatin sonunda ayrıldılar mezarlıktan. Gülfem öyle mutluydu ki duygularını ifade edecek kelime bulamıyordu. Şehir merkezine geldiklerinde ışıklarda durdular.

"Otele geri mi dönelim? Yoksa gezelim mi biraz?" sorusu üzerine Gülfem'in gözleri heyecanla parladı.

"Bizimkilere hediyelik bir şeyler almak istiyorum. Çarşıya geçelim." Kısa süre sonra çarşıya geldiler. Aracı otoparka bırakıp el ele hediyelik eşya dükkânlarını gezmeye başladılar.

İlk girdikleri dükkânda beğendiği seramik küpü kayınvalidesi için aldı. Cihangir inatla ücretini ödemek istese de Gülfem kendi parası ile almak istediğini söylüyor, onu geri püskürtüyordu. Dilruba için zultanit bir takı seti, Candemir için kabak çekirdeği, Ayşe abla için hoş bir yüzük almıştı. Kayınpederi için bir şey almak istese de oniks tespih, bütçesini bir hayli aşıyordu onu da kadına belli etmeden Cihangir halletti. Yorulduklarını hissettiklerinde ilk buldukları kafeye gidip soğuk bir şeyler içmek istediler. Siparişlerini beklerken Cihangir hâlâ hesabı ödemediği için surat asıyordu.

"Senin benim hesabı mı var sanki? Ben bu durumdan hiç hoşlanmadım."

"Bende bu söyleminden hiç hoşlanmadım. Sen benim annem için her türlü harcamayı yaptın ben ses çıkarmadım. Şu tavrını bırak lütfen. O an kim uygun olursa o yapar ödemeyi," her zaman olduğu gibi kadının haklı çıkışı ile olduğu yere sinmişti.

AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin