14●ŞEYTAN ÜÇGENİ●

20.6K 884 307
                                    

MULTİ =MERT

Araba durduğunda etrafıma baktım. Nereye getirdiğini bilmiyordum. Öldürmeye bile getirmiş olabilirdi ki bu muhtemeldi. Sonuçta benden nefret ediyordu yada öyle olduğunu zannediyordum. Çünkü bu günlerde bir değişikti. Bana karşı fazla iyiydi. Şöyle bir düşündüğümde cidden tuhaf olduğunu farkettim.

Tuhaftı bu ayaz. Ne zaman iyi ne zaman kötü olcağı bilinmiyordu bu ukalanın.

Bir yaptığı diğerini tutmuyordu. Kimdi bu gizemli adam?

Bu sorunun cevabını da beni nereye getirdiğini bilmediğim gibi bilmiyordum.

Gözlerim etrafta gezinirken penceremin tıklatılmasıyla irkildim. Kim olduğuna baktığımda ise şaşırmamıştım. Ukaladan başka kim olabilirdi. Tabiki ayazdı. Bir felix değil.

"Kök mü saldın da inmiyorsun arabadan" deyip bir de üstüne sırıttığında, gözlerimi devirdim. Bu hareket ona yapabileceğim en düzgün hareketti.

"Bak çocuk dünyaya ceza olarak gelmişsin. Yüzünü gören hayattan nasibini alıyor sayende . Birde japon yapıştırıcısı gibi yapışkanlık özelliğin yok mu? İnsanı bezdiren hani" diyip kısık gözlerimi ayaza çevirdim ve sözlerime devam ettim.

"Uyuzluk derecesi çığır açmış kahve gözlü maymun. Beni iyi dinle şimdi. Eğer nereye ne için geldiğimizi söylemezsen var ya bu arabanın içine kusar, kaportasını yıkıp, kül eder ardından da kafanı cama geçiririm" dedim ve kollarımı göğsümde birleştirdim.Ona güvenip bir yere gitmeye niyetim yoktu. Çünkü şuan herşey olabilirdi. Bu ıssız yerde beni baltayla kesip öldürebilirdi.

Bu aralar fazla ölüme takmıştım. Nedenini ise hiç bir şeyi bilmediğim gibi bilmiyordum. Hatta bu aralar beynimin olduğundan bile şüpheliydim.

"Bak kendini bir şey sanan prenses olmanın yanından bile geçemeyen hırçın maymun, sende beni iyi dinle. Eğer o arabadan kendi isteğinle inmezsen, zevkle kucağıma alarak indiririm. Güzel bacaklara sahipsin sonuçta" dediğinde kaşlarımı çattım. Tüm hakaretlerime bir de sapık olduğunu eklemem gerekiyordu anlaşılan. Ayrıca beni sinir etmekte de üstüne yoktu. Pis uyuz.

Öfkeyle inlerken arabanın kapısını açıp aşağıya indim. Onun kucağında olmaya felan niyetim yoktu. Irzıma felan geçerdi mazallah.

"Ha şöyle sözümü dinle. Yine benim tombişim ol. " dediğinde kaşlarımı çatarak ayazın koluna sert bir şekilde geçirdim.

"Sus sen , pis uyuz. Tombişine de başlicam şimdi. "Diye çıkıştım ve ayaklarımı yere vura vura yürümeye devam ettim. Hem de nereye gittiğimi bilmeden.

Etrafa baktığımda ise her yer yemyeşildi. Hava güneşli olmamasına rağmen ılık bir esinti vardı. Ayaza baktığımda bana sırıtırak baktığını gördüm.

"Neden sırıtıyorsun?" Dedim halen kaşlarım çatık bir şekildeyken.

"Hiç beğendin mi burayı tombiş" dedi ve sırıttı.

"Ah evet. Burası tam bir cennetlik. Hava da mis gibi fakat senin suratını görmek manzaramı bozuyor . Üstüne bir de midem bulanıyor" dediğimde büyük bir zaferle ayazın suratındaki sırıtışın silinmesini izledim. İşte bu be.

"Böyle bir yakışıklılığı kimse kaldıramaz güzelim"

"Bence bu egoyu kimse kaldıramaz. Soruyorum sana ey uyuzların efendisi. Nasıl kaldırıyorsun bu egoyu. Yani anlamadığım konu şu. Kas felan da yok, bu güç nereden geliyor ?"dediğimde ayaz sırıttı.

TATLI HESAPLAŞMA|Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin