"Yazmak, sessiz çığlık atmaktır."
Necdet Karasevda
Hilal
Boran beni kaldırdıktan sonra gözlerime bakarak gülümsüyordu.
Yaptığım her sakatlıkta birilerini kaybetmiştim. Bazen bir arkadaş ,bazen bir sevgili en sonunda da ailemi..Ama Boran tüm bunlara inat gülümsüyordu .
Benim eksik gördüğüm yanımı seviyordu.
--Boran kusura bakma
Elini yaralı ağzından çekerek cevap verdi,
-- Ben senin bu halini çok seviyorum Hilal..Öyle tatlı görünüyorsun ki !
Öyle deyince gözlerimdeki denizler bir anda kalbime doldu. Boran'ın kahve gözlerinden ise bir balık düştü içime. Yanağımı tutulması ile balık kıpırdadı.
Yanan yanaklarım ellerini hissedince daha fazla yanmaya başladı. Daha ne kadar ısınabilirdi ki...
Daha sonra üstümüzü değişip kahvaltıya indik. Masaya geldiğimizde Boran ve ben masada suratını asmış oturan bir adet Doruk gördük. Daha da fenası sakalları yoktu.
Boran kahkaha atmaya başlamıştı bile,--Doruk bu ne hal! Noldu o muhteşem sakalllarına . Severdin sen onları
Doruk kaşlarını çatarak cevap verdi
--Senin o süt kardeşin olacak başbelası gece ben uyurken sakallarımı kesmiş.
Boran artık kendini kaybetmiş bir şekilde gülüyordu. Ben de ayıp olmasın diye ağzımı saklayarak gülüyordum.
--Gülme Boran yoksa ben de senin bıyığını yolarım.. Madem Güneş senin süt kardeşin bu belayı sen açtın başıma. Öcümü de senden alayım.
--Höst kendi meselenizi aranızda halledin. Beni bulaştırmayın.
O arada Güneş geldi.. Doruk 'u görünce o da gülmeye başladı.
--Güneş alemsin naptın çocuğa ,dedim
--Boşver Hilal hak etti o koca kafa
--Yazık yine de ,dedim Doruk'a bakarak.
Doruk kolumu sıvazladı.
--Konuş Hilal konuş. Bir sen varsın beni savunan zaten. Bu ikisinin içtiği süte küçükken bir şey katmışlar bence ondan böyle olmuşlar
-- Sen de sakalına sahip çıksaydın napalım Doruk efendi, dedi Boran alayla.
Sakal mevzusu uzayıp giderken kahvaltı bitti. Tekrar rehbere takıldık ve gezmeye devam ettik..
Akşam da otele dönüp bavulumuzu toplayıp arabaya bindik. Aslında Elif mevzusunu açmak istiyordum ama yanımızda Güneş ve Doruk varken söylemek istemiyordum..Ters bir cevap verirse mahçup olurdum.
Eve varınca da biraz düşündüm ama en iyisi hiç söylemeden Elif 'ı alıp gelmekti. Görünce yumuşardı belki. Yarın ilk işim Doruk ile birlikte Elif'e gitmek olacaktı..
Güneş
Eve vardığımızda hala sakal mevzusu yüzünden başımın etini yiyordu Doruk. Ama umrumda bile değildi. İçim rahattı.
Odama çıkmış dinlenmek istiyordum ama Doruk hala konuşarak arkamdan geliyordu. Benimle birlikte odaya girdi..Bu çocuk susmak nedir bilmiyordu gerçekten.
En sonunda dayanamadım ve yatağımın üstündeki yastığı alıp ağzının üstüne firlattım,
--Ya sus artık ! Çık odamdan dinleneceğim Sesin gelmesin kulağıma..
--O kadar kolay kurtulamazsın ! Kendine dikkat et bu günlerde her an kafana bir yerden saksı düşebilir ya da ayağım sana takılıp seni düşürebilir Güneşcim
--Sen beni tehdit mi ediyorsun ?
Kolunu tutup bükmeye çalıştım. Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu..Biraz daha kuvvetle sıktım..Yine aynı gülümseme
--Ne gülüyorsun be! Yoksa acı çekmek hoşuna mı gidiyor artık ,dedim.
--Kolumu acıtabilseydin belki sevimsiz ama koluma masaj yapıyor gibisin
Yüzimdeki gülümse soldu .. O arada da Doruk hızla kolunu benden çekerken dengemi kaybedip yatağa düştüm o da üstüme düştü. Bu durumu avantaja çevireceğini anladım..Üstümde doğrulup iki bacağının arasına alarak beni, belimin üstüne oturdu.
Doruk
Ne olduğunu anlamadan kendimi Güneş'in üzerinde bulmuştum.. Tabiki bu durumu avantaja çevirecektim..Ağırlığımı üzerine vermeden beline oturdum..
--Şimdi konuşsana Sevimsiz !
--Doruk kıpırdayamıyorum, dedi sesi fısıltı gibi çıkmıştı. İlk defa çemkirmemişti bana. Daha çok yalvarır gibiydi sesi.
Sonra gözüm kalça kısmına kayınca eteğinin beline kadar toplandığını gördüm. Alt kısmı açılmıştı.
O an yaptığım şeyin idrakine vardım..Her şeyden evvel o bir kadındı. Tamam ben ona hiç bir zaman o gözle bakmamıştım ama yine de bu onun kadın olduğunu değiştirmiyordu.
Evet birbirimizi sinir eden çocukça şakalar yapıyorduk. Ama ikimizde eğleniyorduk bu durumdan,alttan altta bunu Güneş'in de gözlerinde görüyordum. Yoksa cüret edemezdim. Fakat bu sefer rahatsız olmuştu, gözleri farklıydı. Elini ağzına bastığımda baktığı gibi bakıyordu bana.
Bu ufak şakalarımızın onu rahatsız etmesine izin vermezdim. Bir kadına cinsel bir şaka yapacak kadar adi değildim . Bu yaptığım hareketin taciz gibi algılanması en son isteyeceğim şeydi. Böyle bir şeyi bırak yapmayı aklıma dahi getiremezdim. Her şeyin bir sınırı vardı. Ve Güneş'e karşı bu sınırı aşmamalıydım.
Bir süre sessizlik olunca yavaşça kalktım üzerinden. Ona yanlış bir şey yapmak niyetinde olmadığımı göstermek için de elimi kalçalarına ve bacaklarına dokunmamaya gayret ederek eteğini örttüm. Hiç bir yerine bakmamıştım.
Güneş sessizce izliyordu beni. Beni yanlış anlamaması için,
--Kusura bakma Güneş ,dedim
Hayretler içinde bakmıştı bana. İlk defa yumuşak konuşuyorduk..
O da anlamıştı mahçubiyetimi üzerime gelmek istemedi,--Sorun değil . Kötü niyetli biri olmadığını biliyorum ,dedi.
Rahat bir nefes alıp çıktım odadan. Fakat bir garip olmuştum.Güneş'in ,benim ve Boran'ın çocukluğu birlikte geçmişti. Biz küçükken de böyle didişirdik. O benim için hep yaramaz bir kızdı. Bundan başka bir konumda olmamıştı gözümde.Ama az önceki olay...
Bölüm sonu
Okuduğunuz için teşekkürler 🍀