Doruk
Biz o gün Elif'i Mehmet'e götürdük. Ama ben hayatımda hiç böyle bir gidiş görmemiştim. Boran ve Hilal bitik bir haldeydi.
Mehmet'in yanına geldiğimizde Elif ayrılacağını hissetmişti çocuk kalbiyle.
--Noluul beni bırakmayın , diye ağlıyordu.
Elini tuttular böyle ama gel gör ki elden bir şey gelmiyordu. Tuhaf acılara şahit olmuştum kısa ömrümde ama bu bambaşka bir şeydi.
Boran
Elif ayrılırken kucağımdan, gök yarılsa da alsaydı beni içine ama ben Elif 'i bir kez daha bırakmak zorunda kalmasaydım. Kızına bile sahip çıkamayan aciz bir adamdım. Elif elimi tuttu.
--Bırakma baba, diye yalvarıyordu.
Kalbim un ufak oldu ama ben ne bir şey diyebildim ne de o güzel elleri tutabildim. Sadece öylece bekledim.
Gökten iki damla yaş düştü o an. Gerçi benim gözyaşım da olabilir bilmiyorum. Hilal elimi tuttu. Tam Elif 'in bıraktığı eli tuttu. Fakat aynı şey değildi.
Elif 'ı Mehmet'in kollarına bırakınca arkamı döndüm. Elif'in sesleri sırtımı deldi geçti. Delik deşik kaldım ama ölmedim. Ölmemek de can yakarmış o an anladım.
Güneş
Boran ve Hilal eve gidince biz de Doruk ile eve geçtik. Herkes dağılmıştı. Herkes o gün Elif le beraber ciğerinin bir parçasını da orada bırakmıştı.
Ben de eve gelip toparlanacaktım. Boran'ın annesi ve babası Elif dolayısıyla erken gelmişti. Onlara geçecektim. Doruk ile olan ev maceramız bitiyordu. Aslında sevinmem gerekti ama içim bir buruktu. Alışmıştım bu eve ve ona...
Ben bavulumu toplarken Doruk yanıma geldi.
--Demek gidiyorsun sevimsiz
--Evet ,dedim burukça. Sevimsiz demesini bile özle.. Neyse !
--Arada gel kal yine ,dedi gülerek.
--Aman istemez !
--Hemen başlama didişmeye
--Her şey için teşekkürler Doruk.
--Ne demek burası senin de evin sayılır. Ne zaman istersen gel kal..
Doruk
Herkes birer birer gidiyordu Eylül ayının gelişiyle. Eylül'ün diğer adı veda olmalıydı belki de .
Kendime dahi zor itiraf ediyordum ama ben Güneş'i çok özleyecektik.Bölüm sonu .
Arkadaşlar işlerimin yoğunluğundan yazamıyorum. Kusura bakmayın..
Sizleri seviyorum. 🐞