Boran
Elif gelince hayatım tastamam olmuştu. Her ne kadar kendime inkâr etsem de onu deliler gibi özlemiştim. Nasıl da büyümüş! Onun bu büyüyüşünü izleyemediğim için kendimi hiç affetmeyeceğim..
Peki Hilal ! Tek dokunuşuyla tüm yaramı iyileştirmeyi başaran eşsiz kadın. Ayla Elif'i benden nasıl çaldıysa Hilal onu tekrar doğurmuştu sanki. Bence Elif'in gerçek annesi Hilal'di benim gözümde.
Bir gün Elif bana annesini sorunca , nasıl öldüğünü veya o adamın dediklerini nasıl anlatacaktım? Ayla'nın beni aldatmasından çok Elif'in içinde kalacağı bu zor durumu düşünüyordum. Bir ömür sırtında taşıyacaktı bu yükü.
Bütün bunlardan dolayı her şeyden çok güvenmek istiyordum. En ihtiyacım olan şey buydu..Hilal'e güvenmeye başlamıştım. Ama hala korkuyordum. Bir yanım hep tetikte. Diğer yanım ise Hilal'e esir...
Doruk
Arkamda beliren adam tam sırtıma vuracaktı ki elini tuttum. Adam neye uğradığını şaşırmıştı. Hemen Güneş'i arkama aldım. Olanca gücümle adama vurmaya başladım. Bir süre sonra adamın üstündeydim. Zaten cılız bir şeydi. Yalvarmaya başladı,
--Abi tamam vurma. Ben eve hırsızlığa geldim sadece. Kimseye zarar vermeyecektim
-- Özrü kabahinden büyük. O yüzden mi bana vurmaya kalktın ha?
--Abi ben gidecektim ama abla birden bağırmaya başladı.
--Polisi arayacağım . Güneş telefonunu ver bana.
Koşup hemen getirdi.. Adam hala yalvarıyordu.
--Abi Allah aşkına polisi arama. Ben günlerdir açım..karnımı doyuracak kadar alacaktım.
O an bir vicdan dalgası geçti benden. Adam da ağlamaya başlamıştı. Güneş'e baktım..Onun çoktan gözleri dolmuştu.
--Dur kardeş ben sana biraz yemek getireyim.,dedi Güneş
Hemen kolunu tuttum..
--Saçmalama Güneş. Hırsıza mı acıycaz.
--Niye be abi biz de isteyerek hırsız olmadık ya !
--Adam haklı Doruk. Bırak beni yemek getireceğim.
--Off Allah'ım off! Hemen beni satıp hırsızın tarafına geçtin.
Ben konuşurken bir tabak kuru fasulye ve pilav getirmişti Güneş. Adam iştahla yiyordu.
O an benim de canım çekti. Kalktım kendime fasulye alırken Güneş de arkamdan geldi.--Senin de mi canın çekti?
--Aynen ,dedi gülerek.
--Öyle iştahlı yiyor ki !
--Güneş turşu da çıkarsana.
Ağzımın suyu akıyordu. Dayanamadım hemen bir kaşık aldım ki kapı sesini duydum.
Güneş ile ikimiz aynı anda birbirimize baktık..Hırsız gitmişti.
Hemen odaya koştuk. Benim cüzdanım ve telefonlar yoktu.
İnanamıyordum..Yufka yürekliliğimiz yüzünden soyulmuştuk.
--Aferin sevimsiz bak senin o baş belası vicdanın nelere mal oldu. "Adom hoklo Dorok! " evet adam haklı çıktı. Bravo
Güneş mahçupca bana bakıyordu..Polisi arayacak bir telefonumuz bile yoktu. Hoş olsa da ne diyecektik ki !
Üstümüzü giyip Boran'lara gittik.. Bütün sinirlerimiz bozulmuştu.
Kapıyı Boran açtı.
--Hayırdır bu saatte !
--Soyulduk ,dedim Güneş'e bakarak. Burnumdan soluyordum..
--Ne nasıl oldu ?
Oturup her şeyi anlatırken Boran gülme krizine girmişti.
--Sizi avanaklar !😂
--Hiç bana avanak deme..Avanak olan senin süt kardeşin.
--Sensin avanak koca kafa. Doğru konuş benimle. Fasulye de koy Güneş turşu da ver Güneş diyen kimdi ?
--Boran sus gülme artık ,dedi Güneş.
Bir süre sonra etrafıma baktım. Herkes mutluydu. Ee .. Boran, Elif geldi diye hiç sinirli değildi.
Sormak istemedim ama nasıl olsa sonra Hilal'den öğrenirdim.
--Karakola gittiniz mi ? ,dedi Boran.
Sonra tekrar krize girdi.
--Ne diyeceksiniz ki ? Biz hırsıza acıdık yemek verelim dedik o da bizi soydu mu o arada diyeceksiniz !
Gülmekten ağzı yırtılacaktı artık.
--Kalk Güneş kalk eve gidelim. Derdimizi anlatmaya geldik. Şu hale bak..
--Dikkat edin yolda kendiniz de çaldırmayın .😂
--Çok komik..Espiri fukarası! ,dedim ve evden attık kendimizi.
Hilal
Akşam Doruk ve Güneş gidince yine yukarı çıktık. Elif hemen uyumuştu bu sefer. Boran 'ın işe gitmesine 3 saat vardı. Biraz daha uyunabilirdi. Ben tam aşağıya uyumaya gidecektim ki Boran kolumdan tuttu.
--Hilal üçümüz birlikte uyusak
Kırmak istemedim. Elif'in yanına uzandım.. O da geçip Elif'in diğer tarafına yatacak sanıyordum. Ama o da benim yanıma geldi. Ben Elif'e sarılmıştım. O da bana. Daha doğrusu o uzun kollarıyla üstten ikimizi de sarmıştı.
Çok tatlı bir aile görüntüsü çizdik o gece..
Sabah olunca kalkıp Boran 'a kahvaltı hazırladım o da üstünü giyip aşağı indi. Kahvaltısını ederken sürekli beni süzüyordu.. En sonunda dayanamadı ,
--Hilal bir şey dicem sana!
--Evet ?
--Biz bu gece yalnız mı kalsak..Elif 'i Doruk ve Güneş'e bırakalım..
O an ne demek istediğini gayet iyi anlamıştım.. Tüm bedenimden bir alev dalgası geçti.
--Şeeyy bilmem ki ? Elif kalmak ister mi ki?
--Bence ister. Onunla çoğu zaman Doruk ilgilendi.
Diyecek bir şey bulamıyordum. Bu anın geleceğini içten içe hissetmiştim ama biraz erken geliyordu bana.
Ben böyle düşünürken Boran yanağıma bir öpücük kondurdu..
--Aksam görüşürüz,dedi göz kırparak..
Bölüm sonu
Okuduğunuz için teşekkürler 🍀