Boran
Doruk'un yanına gittim..Ofiste çalışıyordu. Beni o halde görünce şaşırdı. Olanları anlatınca daha da şaşırdı..--Tamam Ayla'yı sevmezdim. Ama böyle bir şey yapacağını da düşünmedim. Evet Mehmet gelip öyle şeyler söyledi ama Ayla seni severdi ben inanmamıştım o herife.
--Doruk doğruymuş demek ki. Adam haklıymış. Karım diye bildiğim kadın beni hiç sevmemiş..Bir de o adamın çocuğunu benimmiş gibi göstermiş..Hala inanmıyorum. Elif benim öz kızım değilmiş..
--Şimdi ne yapacaksın peki Boran ?
--Bilmiyorum ama Elif'i bırakmam. Yapamam o benim canım.
--Elbette ki bırakma. Ama gerçek babası Mehmet olabilir. Ve bilmeye hakkı var bence..
--Bilmiyorum Doruk ! Bir süre kafamı toparlamam lazım.
--Anlıyorum seni. Git iyice düşün ..Hilal ile konuştun mu ?
--Hayır..Sabahtan beri arıyor.. Fakat açmadım..
--Bence ilk onunla konuş. O seni anlayacaktır..
--Peki. ,dedim ve ofisten ayrıldım..
Hilal'in yanına vardım. Elif kucağında uyuyordu gittiğimde.
Elifime baktım . Masum kızıma. Öyle güzel uyuyordu ki. Benim kanımdan değildi belki ama benimdi.
Hilal'e olanları anlatınca ne diyeceğini şaşırdı. Baktı bana..sustu ilk önce sonra,
--Boran Elif bizim kızımız. Bu gerçek elbette değişmez. Ama gerçek babası...
--Hilal ne diyecek o adama Elif benim kızım değil bir de sen mi DNA testi yaptır..Ne kadar onur kırıcı bir durum.
--Biliyorum ama başka caremiz yok. Gerçekleri görmezden gelerek saklayamayız.
O gece ne benim ne de Hilal'in gözüne uyku girmedi. Elif'in başında oturduk kaldık..
Kafamda dönenler şunlardı, ya gerçek babası Mehmet çıkarsa ve Mehmet Elif'i benden alırsa. Nasıl engel olacaktım.. Mehmet'e hiç söylemesem o zaman da Elif'e haksızlık.. Gerçek babasını bilmeye hakkı var. Off off ne yapacaktım ben .
Sabahı sabah ederek doğan güneşe merhaba dedik.
Güneş
Doruk akşam evde olanları anlatınca şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım.
--Hadi kalk Boranlara gidelim. Bize ihtiyaçları vardır ,dedim.
--Bence gitmesek daha iyi. Düşünmeye ihtiyaçları var Güneş..Gitsek de bir şey değişmez..Yarın gideriz
--Haklisin aslında..Off
Bu kadar olayın arasında kendi küslüğümüzü unutmuştuk..Ama Doruk hala kırgın bakıyordu bana. O yüzden dayanamadım,
--Doruk ?
--Efendim ?
--Ben o akşam sana öyle demek istemedim.Sen elbette ki ...
--Tamam Güneş bir daha o konuyu açma..
--Ben özür dilerim diyecektim.Tokat çok yaktı mı canını ?
--Bana inanmaman kadar değil !
Öyle deyince bir yutkundum..Haklıydı ona sapık gibi davranmıştım..
--Gercekten üzgünüm Doruk ,dedim.
Kalkıp yanağını sıktım.
--Tamam tamam sululuk yapma, dedi gülerek.
Barışmıştık..Hilal
Ertesi sabah Boran Mehmet 'ı aradı mecburen. Eli geri geri gidiyordu ama yapacak bir şey yoktu..
Bir yandan da kızını öpüyordu sürekli. Gözleri geceden beri dolu doluydu..O an yalvardım Allah'a . Onları ayırma diye..
Nasıl dayanırdık aklım almıyordu.