Çifte Sakar

882 48 98
                                    


"Sevmek için bakarım , bakmak sevgiyi getirirse "

      William Shakespeare / Romeo ve Juliet

Hilal

      Düşünce ellerim , dizlerimi kan içinde kalmıştı. O kırmızı bisikletli adam ise telaşla yanıma yaklaştı, elini uzattı bana

--Bir şeyiniz var mı ? Ben çok özür dilerim gerçekten. İstemeden oldu ,dedi kıpkırmızı olmuştu

     Ellerimdeki kana baktım. Ondan yardım almadan yerimden doğruldum. Aslında boşuna telaş ediyordu. Çünkü ben alışıktım böyle düşmelere. Her yerim yara izleriyle doluydu.

     Ben yardım almadan ayağa kalkınca şaşırdı.

--İyiyim ben merak etmeyin . Olur öyle kazalar.

    Mahçup ve şaşkın bir vaziyette bana baktı.

--Ama sizin her yeriniz yaralandı. Bir hastaneye götüreyim sizi en azından. Müsade edin lütfen .

--Gerçekten gerek yok .

    Ben gerek yok diye söylenirken, hala adını bilmediğim kırmızı bisikletli adam elindeki mendille yaramı siliyordu. Çok endişeli bir hali vardı. Bu gereksiz endişesi yüzümde gülümsemeye neden olmuştu. Bilmiyor ki bu yaraların biri kapanmadan bir yenisini açılıyor bedenimde.

--O zaman buyrun sizi gideceğiniz yere kadar bırakayım.

    Aslında olabilirdi.

--Kumsala gidiyordum. Ama gidebilir miyiz ki bu bisikletle?

--Tabi tabi  gideriz. Zaten ben de oraya gidiyordum. Siz şöyle önüme oturun , diye bisikletin önünü işaret etti.

      Bir an tanımadığım bir adamın ön tarafına oturma fikri tuhafıma gitti. Şöyle baştan aşağı bir süzdüm adamı. İnce, uzun, kumral saçlara sahip temiz yüzlü bir adamdı. En fazla 28-29 yaşlarındaydı.

     Onu süzdüğümü fark edince yerinde huzursuzca kıpırdandı. Kendini tanıtma ihtiyacı hissettim sanırım.

--Bu arada ben Boran. Az ilerideki Çiçek sitesinde oturuyorum.

     Elini uzatmıştı bana. Ben o ara hala onu süzdüğümü için uzattığı eli sonradan fark etmiştim. Uzattığı ele karşılık verdim.

--Memnun oldum . Ben de Hilal. Ailemle geldim, Cem pansiyon var bilirsiniz . Orada kalıyoruz .

--Evet biliyorum orayı. Güzel bir yer

    Tanışma faslı da bitince kendi bisiklete geçti. Benim çantamı da sepetine koydu. Bisikletin ön tarafında yer açtı bana da. Bacaklarımı bisikletin sağ yanında toplayıp kenara attım. Kollarının arasında kalacak şekilde oturdum. Hafifçe dönüp arkama bakınca kahverengi gözleriyle karşı karşıya geldim. Samimice gülümsedi bana. Ben de gülümsedim, tam hareket edecektik ki Boran dengesini kaybetti.  Bir sarsılma oldu. Düşmemek için ne kadar çaba harcasak da...

Biz yine yere yuvarlanmıştık. Bu sefer yanağım toprağa gelmişti ve canım daha fazla yanmıştı. Üzerimde de bir ağırlık vardı. Kafamı yavaşça acıyla yana çevirdim.

       Boran üzerimdeydi. Kolunun biri sol göğüsüme baskı yapıyordu.

        Öylece durmuş aval aval bana bakıyordu. Ben acıyla inleyince,

--Off yine düştüm ya. Yok ben plaja gidemeyeceğim. Siz de üzerimden kalkar mısınız?

      Artık sinirlenmeye başlamıştım. Sakar insanla uğraşmak gerçekten zormuş. 🙄 Etrafımdaki insanları anlamaya başlamıştım.
Boran mahçupca üzerimden kalktı tekrar elini uzattı bana,

--Ya ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Çok ayıp oldu size. Ama inanın istemeden...

    Daha konuşacaktı ki susturdum. Bir sakarın halinden elbette ki bir sakar anlardı.

--Tamam tamam sıkıntı yok. İstersen yürüyelim . En azından tek parça kumsala varırız he ne dersin ? ,dedim

     Kızardı,

--Peki öyle yapalim.

    Yolda giderken ne o konuştu ne de ben konuştum.  İlk defa kendim gibi bir sakarla karşılaşıyordum. Uzayda insan bulmuş gibi heyecanlıydım. Acaba o da benim kadar mı sakardı? Kaç yaşından beri sakardı? Ne iş yapardı? Daha bunlar gibi bir sürü gereksiz soru. Ama çekiniyordum konuşmaya.

    Kumsala varınca ,

-- Hilal sen istersen geç otur ben sana bir şey alıp geleyim ? Özrüm olarak kabul et. Ne içersin ?

-- Bir şeye gerek yok Boran . Bu kadar sıkıntı yapma . Gel otur.

--Olmaz bir şey alacağım zaten. Sen istediğini söyle onu alayım.

--Peki soğuk bir kola alabilirim o zaman.

--Tamam 10 dakikaya buradayım , dedi ve yanımdan ayrılırken ayağını şezlonga çarptı. Tekrar utanarak bana baktı bir şey demeden gitti.  Ben sebepsizce gülüyordum.

    O giderken arkasından baktım . Aslında fena çocuk değildi. Hem sakardı da . Boran benim için çölde su bulmak gibi bir şeydi. Güzel eş olurdu Boran'dan. Acaba o da benim gibi yalnız mıdır ?

    Ben böyle abuk sabuk düşünürken Boran elinde kolalarla yanıma geliyordu. İnşaallah üzerime dökmez dedim içimden. Neyse ki korktuğum gibi olmadı da kola sağsalim elime ulaştı.

    Kolalarımızı yudumlamaya başlamıştık ki bana bir deli cesareti geldi ,

--Boran senden bir şey isteyebilir miyim ?

--Tabi Hilal söyle

--Şey eğer evli değilsen , benimle evlenir misin ?

    Boran ağzındaki tüm kolayı yüzüme fışkırtmıştı. Az önce üzerime dökülecek diye korktuğum kola yine farklı bir şekilde üzerime yağmıştı.

Bölüm sonu.

Okuduğunuz için teşekkürler 🍁

SAKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin