•
"Merhaba."
Bana doğru yaklaşan adam ve kadını görünce istemsizce gerilmiştim. Yüzlerine bakıyor olmama rağmen selam vermemiş ve öylece beklemiştim ne yapacağımı bilemeyerek.
"İsmin Mila, değil mi?" diye sormuştu orta yaşlı adam. "Benimki de Juan," demişti hemen ardından. Ve yanındaki bana bakarak gülümseyen bakımlı kadını gösterip "Bu da eşim Angel," diye eklemişti. "Seninle tanıştığımıza çok memnun olduk, güzel Mila."
•
Gözlerimi araladığımda, çok uyuduğumu düşünmememe rağmen hava çoktan kararmıştı bile. Yavaşça doğruldum ve telefonda çağrı olup olmadığına baktıktan sonra kalkıp ışığı yakmadan mutfağa doğru yürüdüm.
Kahve yapmak için su ısıtıcısının yanına yaklaşırken aklımda az önceki rüya vardı. Üvey babam Juan ve üvey annem Angel... Hayatımda tanıyabileceğim en harika ebeveynlerdi ikisi de. Onlarla olduğum zamanların benim için anlamı çok büyüktü ama...
Zır zır öten telefonun müziği düşüncelerimi yarıda kesmişti. Ekrana bakınca arayanın Elly olduğunu görmüştüm.
Bekletmeden "Efendim?" diyerek açtım telefonu.
"Az sonra yanındayım bebeğim. Bira var mı evde?" diye sordu hemen.
"Bilmiyorum, almadım geçen haftadan beri."
"Tamam. Yanında başka bir şey ister misin?"
"Çikolata," dedim düşünme gereği bile duymadan. Çikolatayı her zaman isterdim.
Gülümsedi ve "Tamam, görüşürüz," dedi.
"Görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra, Elly'nin bira alacağını öğrendiğim için kahveyi daha sonraya erteledim ve ısıtıcının düğmesini kapattım. O sırada, az önceki düşüncelerim de beynimi yeniden ele geçirmeye başlamıştı.
•
"Sarah!"
Kollarını birbirine sarıp sırtını bana döndürdüğünden beri seslenmelerimi cevapsız bırakıyordu. Yani yaklaşık 3 dakika 18 saniyedir.
"Sarah, seninle konuşuyorum. Neden beni duymamazlıktan geliyorsun? Neden yüzüme bakmıyorsun?"
Yine bir tepki vermemişti. Dayanamadım ve omzundan tutup onu kendime çevirdim.
"Sarah!" diye bağırdığım sırada yaşlı gözleriyle karşı karşıya kalmıştım.
Ağzım açık, şaşkın bir şekilde en iyi arkadaşımın yüzüne bakarken gözlerini hışımla silip beni omuzlarımdan itmesi bir oldu.
"Bana, beni asla terk etmeyeceğine dair söz vermiştin!" diye bağırdı silmesine rağmen durmadan akan yaşlarını umursamayarak. "Bana hep birlikte olacağımıza dair söz vermiştin, Mila!"
Sonunda kendime gelebildiğimde "Olacağız, Sarah!" diye karşı çıktım hemen. "Kimse ayıramaz bizi."
Bu dediklerim yeterli olmamış ve Sarah'yı inandırmamıştı.
"Sen evlatlık alındın, Mila!" diye bağırmıştı yine bana, oturduğumuz ağaç evin zemininde. "Yarın buradan gidiyorsun. Yarın kurtuluyorsun sen ve çok güzel, yeni bir hayata başlıyorsun."
"Benim senden başka hayatım yok, Sarah," dedim ağlamamak için birbirine bastırdığı dudakları kalbimi parçalarken.
Bu dediğimle yüzüme kitlenmiş ve zar zor durdurduğu yaşları geri akıtmaya başlamıştı. Vakit kaybetmeden yanına yaklaştım ve onu kendime çekip sımsıkı sardım kollarımla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetimhane
Teen FictionDöndüğümde gitmiştin. Bizden geriye, sadece anılar kalmıştı. 29.06.17 •• 12.07.18