Alarmın iğrenç sesiyle araladım gözlerimi. Sağ elimi saçıma daldırdım ve yarı başıma bastırıp yarı saçlarımı çekiştirdim. Bu hareketi genelde gergin olduğum zamanlarda yapardım. Yani neredeyse her sabah.
Bir haftadır sürekli aynı rüyayı görüyordum ve artık canım git gide sıkılmaya başlamıştı bu duruma. Rüyamda onu görmek elbette güzeldi. Ama anıları hatırlamak çok can yakıcıydı.
Kendimi yataktan kazırcasına kaldırdım ve ayaklarımı sürüyerek mutfağa, kahve makinesine doğru yürümeye başladım. O kısacık mesafede bile düşünmeyi bırakamamıştım.
Büyüdüğüm yetimhaneyi katlanılabilir kılan tek kişiydi Sarah. Katı müdireyi ve onun ayakçısı Yaşlı Cadı diye adlandırdığımız Bayan Brooke'u da..
Neden sürekli o anıyı görüyordum rüyamda bilmiyorum. Belki de neredeyse son anımız olduğu için olabilir, emin değilim. Yine de bunu düşünmeye ayıracak vaktim yoktu.
Ölmüş birini düşünmek..Yalnızca zaman kaybıydı.
○○○
"Mila, seni aptal! Nerede kaldın?"
Telefonun karşı tarafından çemkiren Chloe'nin sesi -tamam belki spor yapmış, duşa girmiş ve sade kahvemi içmiş olabilirdim ama- yeni uyanmış biri için fazla tizdi.
Bağırmasının bittiğini anladığımda kulağımdan uzaklaştırdığım telefonu yeniden kulağıma yasladım ve "Cho?" dedim sorarcasına. Sesimin bu kadar sert çıkmasını ben bile beklemiyordum.
Boğazını temizledi ve ben özür dilemesini beklerken "Seni lanet karı!" diye bağırdı tekrardan.
Eğer çalıştığınız iş yerine en yakın arkadaşınızı aldırırsanız bütün otoriteniz bir anda fıs oluyordu, benden söylemesi.
Yine de bu tavrı kendi odasındayken yaptığına emindim. Şirketteyken, bir başkasının yanında benimle asla bu şekilde konuşmazdı.
Gözlerimi devirdim ve "Ne istiyorsun Cho?" diye sordum.
"Mila, aptal falan mısın? Yeni çalışanlar geldi ve senin aksine, beni kendine çeken birkaç yakışıklı çocuk var burada."
Yeniden gözlerini devirdim.
"Şu an gay şakalarınla hiç uğraşamayacağım Chloe. Ayrıca onlar daha stajyer."
"Stajer olmak için fazla kaslılar," dedi pişkin bir şekilde kahkaha atarken. "Her neyse, çabuk kıçını kaldır ve buraya gel, müdür bozuntusu."
"Hey! Sen kime müdür bozuntusu diyors-"
.. dıt dıt ..
Yine yüzüme telefon kapatmıştı, değil mi? Evet evet, kapatmıştı. Tamam Cho, bu sefer kesin bittin sen.
○○○
"Ah!"
Tek elimle Chloe'nin kulağını çekiştirirken diğer elimle de yoldayken içmek için aldığım kahve kupamı tutuyordum.
"Bir daha yüzüme telefon kapayacak mısın?"
Eliyle elimi ittirmeye çalışırken "Ben kapatmadım, hat kesildi be!" diye bir yalan savurdu.
Daha fazla uzatmak istemeyip gözlerimi devirdim ve çektim elimi Chloe'nin kulağından.
O bir köşeye geçmiş kulağını ovuştururken bir tehdit savuracağım sırada arkadan biri bana toslamıştı.
Çarpan kişiye dönüp baktığımda karşımda değil ayak ucumda, yerdeydi.
"İyi misin?"
Uzattığım elimi tutmakta biraz tereddüt etse de "E-evet," dedi ve yardımımı kabul etti sonunda. "Afedersiniz, önüme bakmıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetimhane
Novela JuvenilDöndüğümde gitmiştin. Bizden geriye, sadece anılar kalmıştı. 29.06.17 •• 12.07.18