Evelyn için hızlıca domatesli, mantarlı bir çorba yaptım ve yanına da iki dilim ekmek ısıttıktan sonra hazırladığım her şeyi tepsiye koyup yatak odama doğru ilerledim.
Anladığım üzere Evelyn ve Elly hâlâ konuşuyorlardı ama büyük ihtimalle Evelyn yine gıcıklık yapıp ne konuştuklarını bana söylemeyecekti.
Tam kapının önüne vardığım sırada Evelyn'ın alçak sesi kulağıma ulaştı:
"Özür dilerim, Eliesha."
Bu cümleyi duymamla kaşlarımı çatmıştım. Evelyn ne zamandan beri Elly'e Bayan Eliesha demeyi bırakmıştı da direkt Eliesha demeye başlamıştı?
Yine anlayamadığım şeyler oluyordu ve kendimi iyice aptal gibi hissetmeye başlamıştım artık. Bıkmıştım benden gizlenen şeylerden ve buna kesinlikle bir son verecektim.
Tabii küçük de bir sorunum vardı:
Bunu nasıl yapacaktım?
Kafamı iki yana salladım ve şimdilik beynimin arka köşelerine yolladım bu düşünceleri. Şu anki asıl konu Evelyn'ı bu hâle kimin getirdiği ve neden yapmış olduğuydu.
Kendi yatak odamın kapısını iki kere tıklattım ve içeri girdim hemen ardından.
Evelyn yatakta Elly'nin sırtına; Elly ise camın önünde, kollarını birbirine sarmış bir şekilde camdan dışarıya bakıyordu. Odada anlamadığım ağır bir gerginlik vardı ve bundan hiç hoşlanmamıştım.
Yine de sesimi çıkarmadım ve Evelyn'ın yanına gidip tepsiyi kucağına bıraktım. Bana minnetle kafa salladı ve "Teşekkürler, Mila," dedi garip bir ses tonuyla.
Kafamı salladım önemli değil der gibi ve tekrardan Elly'e döndüm.
"Eliesha?"
Sanki adını söyleyerek onu transtan uyandırmışım gibi yerinde sıçramıştı bir anda Elly.
Üç adımda yanına gidip kolunu tuttum ve "Sen iyi misin?" diye sordum elimi saçına daldırırken. "Hiç iyi görünmüyorsun."
Zorla gülümsediği çok belliydi ama yine de dudaklarını kıvırdı ve "İyiyim, bebeğim," dedi yanağındaki elimin üzerine elini koyup. "Dalmışım sadece, geldiğini duymadım."
Gözlerinde öyle bir yorgunluk vardı ki nasıl bir anlam çıkarmam gerektiğini bilmiyordum bundan.
Avucumun içindeki parmaklarını sıktım ben yanındayım demek istercesine. Anlatmak istediğimi anlamış olacak ki bu hareketimle o da benim elimi sıkmış ve yeniden gülümsemişti.
"Gidip çocukların ödevlerine bir bakayım," dedi gözlerini gözlerimden çekip ve "Zaten birkaç saat sonra işe gideceğim," deyip direkt çıktı odadan.
O çıkınca ne yapacağımı bilemeyip Evelyn'a döndüm. Elleri, bakışlarının aksine tepsinin üzerindeydi. Bakışlarıysa tam şu an benim gözlerime kilitlenmişti.
"Ne oldu?" diye sordum Elly'i kastederek. "Siz ikiniz ne konuştunuz?"
"Yarattığım sorunlar için özür diledim ve benden hiç hoşlanmamasına rağmen bana evinizi açtığınız için teşekkürlerimi sundum," dedi tek nefeste.
Söylediklerine nedense pek inanmamıştım ama yine de üzerinde durmadım bu seferlik.
Yatağın yanındaki tek kişilik koltuğa oturdum ve kafamla tepsiyi işaret edip "Haydi," dedim. "Soğutmadan iç çorbanı."
Kafa salladı ve kaşığı titreyen eline aldı. Ellerinin ikisi de o kadar titriyordu ki kaşıkla kasenin birbirine çarpma sesi çın çın ederek garip bir melodi oluşturmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetimhane
Teen FictionDöndüğümde gitmiştin. Bizden geriye, sadece anılar kalmıştı. 29.06.17 •• 12.07.18