Evelyn masaya oturalı daha 30 saniye bile olmamıştı ama havadaki tüm atmosfer gerilmişti aniden.
Evelyn bir anda yüzündeki alaycı gülümsemeyi silip yerine sert bir ses tonunu getirdiğinde, bu sefer ortamla birlikte ben de gerilmiştim.
"Ee Leia, seni dinliyoruz. Mila'ya nereden tanıştığımızı anlatmayacak mıydın?"
Leia bu söze karşılık elindeki bardağı masaya bıraktı ve sakin bir şekilde bana dönüp "Evelyn ve ben üniversiteden tanışıyoruz," dedi gülümseyerek. "Aynı yurtta kalıyorduk."
Dudağımı büzüp "Ah, demek öyle," dedim ben de, nasıl bir tepki vermem gerektiğini pek kestiremeyip.
Evelyn'ın yüzü Leia'nın açıklamasıyla tekrardan gülmeye başlarken, Leia'nın söylediği tek cümle, görünüşe göre benimle birlikte Evelyn'ı da şoka uğratmıştı:
"Biz o zamanlar sevgiliydik ama görünüşüm şu ankinden daha farklı olduğu için beni tanımış olması çok şaşırtıcı."
Ben gözlerimi kocaman açmış bir vaziyette duyduğum şeyin şaşkınlığını üzerimden atmaya çalışıyorken, Evelyn bir anda ayağa fırladı ve Leia'nın elini tutup onu da masadan kaldırdı.
İkisi birlikte uzak bir köşeye doğru ilerlerken benim içim, tam adlandıramadığım bir duyguyla dolup taşmaya başlamıştı.
Hissettiğim bu garip sahiplenme hissi de neydi?
Kıskanmış mıydım?
Aslında sorunum biraz daha büyüktü sanırım.
Kıskandığımı sandığım kişi kahve içtiğim arkadaşım Leia mıydı, yoksa bir türlü anlaşamadığım Evelyn mı?
○○○
•
"Mila, iyi misin?"
Bakışlarımı diktiğim boş duvardan çekip benden bir cevap bekleyen Sarah'ya çevirdim. Gözleri hâlâ kızarık ve yanakları hâlâ ıslaktı.
"Neden hâlâ ağlıyorsun?"
Sorduğum soru üzerine, her zaman yaptığı gibi kazağının koluyla gözlerini kuruladı ve tekrar bana dönüp "Ağlamıyorum ki," dedi titreyen dudaklarıyla.
Küçük elimi yanağına koydum ve isteği dışında düşmeye devam eden yaşları sildim yavaşça.
İkimiz de birbirimize bakıyorken "Benim için endişelenme," dedim fısıldayarak. "İlk defa yaralanmıyorum ya da ilk defa o karanlık odaya kapatılmıyorum."
"O odayla nasıl baş edebiliyorsun, Mila?" diye sordu Sarah, kollarını birbirine sararak. "Ben... Artık gözlerimi kapattığımda bile korkuyorum karanlıktan."
Elimi Sarah'nın yanağından kafasına doğru çıkarıp saçlarını okşamaya başladım aynı yavaşlıkla.
"Orada senden başka kimsenin olmadığını hatırlat kendine," dedim kendimden emin bir sesle. "Hatta daha iyi bir fikrim var: Orada yalnız olmadığını, benim de seninle olduğumu hatırlat."
Gülümsedi ve "Deneyeceğim," dedi beni mutlu ederek. Umarım söylediğim şey onda da işe yarardı. Çünkü benim karanlık oda korkumu yenmemi sağlayan tek kişi, Sarah'nın kendisiydi.
Birbirimize gülümsedikten sonra Sarah oturduğu yerden kalktı ve ağaç evin küçük penceresine doğru adımladı yavaş yavaş.
Pencereden bakıp yetimhanenin bahçesini izlerken, bir süre sonra iç geçirince yanına gittim ve "Ne oldu?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetimhane
Teen FictionDöndüğümde gitmiştin. Bizden geriye, sadece anılar kalmıştı. 29.06.17 •• 12.07.18