Kedi önümden yürürken ben kitaba bakıyordum. Üzerinde melek kanatları vardı. Heykelin bulunduğu yerden tekrar şatoya geçerken içimi bir rahatlama hissi sarmıştı. İblis kanlı muhafızların bulunduğu bir yer beni germişti. İstemsizce rahatsız olmuştum. Kafam kitaba eğik bunları düşünerek yürürken Kedi'nin durmuş vücuduna çarptım.
" Ortalıkta ne dikiliyorsun yürüsene."
" Kafan eğik yürümeseydin sen de."
" Kitabı inceliyordum. Ayrıca- "
" Hey sus ! Tamam polemiğe girmiyorum seninle. O elindekinde hangi stilin büyüleri var biliyor musun ?"
" Hayır." dedim. Biraz utanıyordum çünkü cidden hiçbir şey bilmiyordum.
" Matt seni nasıl büyütmüş böyle anlamak çok zor. Şimdi seninle şuradaki kapıdan geçeceğiz ve eğitim salonuna gireceğiz. Orada sana her şeyi anlatacağım."
" Matt şu ana kadar bana gayet yardımcı oldu."
" Senden korkuyorlar bunu fark ettin mi Blu ?"
Kolumun altında kitap yere bakarak yürürken dediği lafın doğruluğu beni karmaşık duygular içerisine soktu.
" Şu ana kadar uğradığım muamele ucube muamelesiydi. Bundan sonra da korkulan insan olurum. Koymaz bana."
Kedi adımlarını yavaşlattı. Soracağı soruları olduğunu anladım. Yolu da uzatırdı büyük ihtimalle. O lafa başlamadan ben lafa girdim.
" Soracağın soruları istersen antrenman odasında da konuşabiliriz. 1 gün kayıpla Merlin olmayı kaçırmam."
İkimiz de son dediğimden sonra sırıtmıştık. Antrenman odasının kapısına geldiğimizde bana döndü.
" Bu oda en sevdiğim oda. Bu şatonun en büyük ve en kaliteli odasıdır." dedi kapıyı işaret ederek.
" Büyük ihtimalle de benim günlerimin geçeceği oda olacak."
Kafasını sallayıp kapının koluna uzandı. Kapı büyük bir gürültü ve yankıyla açıldı. İçeriden gelen yankının sesi bu kadar fazlaysa içerisinin ne kadar büyük olduğuyla ilgili meraklara o iki saniyelik dilimde yeterince kapılmıştım.
" ÇÜŞ !"
Kedi kahkaha attı.
" Burası güçlerin geliştikçe sana dar gelmeye bile başlayacak. Burada o salak insanların büyücü filmlerindeki gibi komik büyüler yapmıyoruz. Hele biz dördümüz hiç yapmıyoruz."
Boş boş bakıyordum.
" Bana hiç film izlemediğini söyleme. Dünyaya hiç gitmedin mi ?"
Kafamı hayır manasında sallayınca eliyle alnına bir tokat attı. Tamam belki gitmiştim ama bir kere gece saçma sapan bir yere gitmiştim.
" Tanrım 17 yıl hapis hayatı yaşamışsın. Elde var sıfır." dedi.
Keşke bu kadar açık bir şekilde elde var sıfır demeseydi ama mecburen kabul edecektim.
" Maalesef."
Sesimde üzüntüden çok salaklık vardı.
" Blu şimdi soru sorma faslına geçelim. Tanışma fırsatımız olmadı."
İkimiz de senkronize bir şekilde yere oturduk.
" E başla bakalım." dedim.
" Öncelikle diğer çocukları hissedebiliyor musun ?"
" Hayır. Ama garip bir şekilde seninle hep bağlantım vardı." dedim.
" Benim de hep hissettiğim bir şey vardı. Seninle senkronize gibiyiz. Diğer çocukları hiç hissedemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ
FantasyDaha tomurcuklanmamış bir güle dünyanın ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmana gerek yoktur çünkü o zaten dikenlerini hazırlamıştır. Peki ya dikenlerini hazırlamamış bu çok genç çocuklar ne olacak ? Bir sürü uygarlığın, birçok kültürün kaderini onla...