10. Bölüm

49 31 6
                                    

Bölümüm silindi ve tekrar yazmak zorunda kaldım. Umarım beğenirsiniz.

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Etrafa ağzımı açmış bakarken Gint'in sözleri havayı bir bıçak gibi kesmişti:

" Burada 1 gün bilemedin 2 gün kalabiliriz. Antrenmanlara başlamamız gerekiyor. Büyü enerjisi varken rahattık. Fakat şimdi sadece kendi kanımızdan gelen enerjiyi kullanabileceğiz. Bu yüzden usta olsak dahi antrenman yapmalıyız."

Kedi onaylarcasına kafasını salladı. Betty kendini ortada bulunan koltuklara kendini attı.

" Tamam. Doğru. Haklısınız. Ama siz hiç yorulmadınız mı ?"

" O topuklularla tabi ki yorulursun." dedi Gint alaycı bir şekilde.

Betty dilini çıkardı. Daha sonra ayakkabılarını çıkarıp kenara koydu. Yerler zaten ahşap olduğu için ayakkabıya ihtiyacımız yoktu. Hepimiz çıkardık.

Koltuklara kurulurken Betty bir şey bulmuş gibi parmağını havaya kaldırdı.

" Bakın yarın İskoçya'ya yani buranın kuzeyine gidiyoruz. Orada kaleler var. Koskocaman bahçeli kaleler. Eğer öyle bir yer bulabilirsek hemen alırız. Bize uzun süre kalmak için yer sağlar. Ayrıca antrenmanları orada sürdürüz."

" Para mükemmel bir şey." dedi gülümseyerek. "Koskoca kale satın alacağız ve sanki ayakkabı satın alıyor gibi konuşuyoruz." Bir kıkırdama kaçtı ağzından. 15 dakika sonra herkes odalarına geçti ve günün yorgunluğunun da getirdiği ağırlıkla herkes saniyesinde uykuya daldı.

—1 hafta sonra

"Lan bi yavaş olsana." Kedi üzerime çıkmıştı. Bu dövüş sanatları dersinin konulması teklifi Gint'ten çıkmıştı ve anında kabul edilmişti. Mantıklı olan konulmasıydı ama yeteneksizseniz hiç de hoş değildi. Kollarımı yüzüme siper etmiştim. Kedi kafamı sağa çevirdiğimde Betty'nin üstündeki Gint'i gördüm. Kedi ve Gint ikiz gibiydiler. İkisi de hem gücünde ustaydılar hem de dövüş sanatlarını çok iyi biliyorlardı. Bizim gibi ek bir çabaya ihtiyaçları yoktu. Vücutları buna elverişli gibiydi. Tom da çabuk kavrıyordu. Betty ve ben ise zorlanıyorduk. Betty beklediğimin aksine gücünde o kadar da usta değildi. Ben de o da sanki elementimiz için yaratılmamıştık. Fazlasıyla zorlanıyorduk.

Bunları düşünürken kendimi gevşetmiş olmalıyım ki Kedi'nin indirdiği yumruklardan biri kafamı yere hızla çarpmama neden oldu. Kafamın arkasındaki acı her yerime yayılmıştı. Bütün hücrelerimde fazlasıyla bir acı hissediyordum. Yanlış ve çarpmamam gereken bir yeri çarpmış olmalıydım. Gözlerim kararıyordu. Kahretsin !

" Blu ! Blu çok özür dilerim. Blu kendine gel !"

Kedi'nin sesi uzaklaşıyordu. Ben de uzaklaşıyordum. Sesi ve bağırışlar iyice uzaklaşmıştı. Çok güzel kendimi zifiri bir karanlığın içinde bulmuştum. Daha güzel ne olabilirdi ki ?

Etraf aydınlanmaya başlamıştı. Etraf kıpırdanıyordu, karanlık kıpırdanıyor ve aydınlanıyordu.

" O aptal çocuklar bizden saklanabileceklerini düşünüyorlar." dedi Ult ruhsuz bir şekilde.

BEYAZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin