21. Bölüm

30 19 1
                                    

Betty'den

Heyecanla bekliyorduk. Welss gayet şık giyinmişti. Sebebini anlayamıyordum. Gruplara birer parşömen dağıttı.

" Üzerinde eski bir büyü yazıyor. Seyahat etmek için portal kullanacaklar ve bu parşömenler de onların ellerinde bulunan taşların enerjisini yönlendiriyor. Portala beraber girecekler ama dağınık bir şekilde çıkacaklar. Daha sonra da sizler onları avlayacaksınız." dedi Welss.

" Peki ya sen ?" dedim.

" Ben dünyaya gideceğim. Ult'un askerlerinin dünyaya geçtiğiyle ve güç elde etmek için orayı bir kaosa sürüklemeye çalışacağı istihbaratını aldık. Üzerimdekine aldırmayın gizleme büyüsü bu. Normalde zırhımı giydim."

" Düşündüğümüzden daha karmaşık bir gece olacak." dedi Tom. Hemen yanımdaydı ve bugün onunla beraber savaşacaktık. Gücü toprak ve toprak yıldırımı içine çeken bir şey olduğu için o daha çok savunma yapacak ben saldıracaktım.

" Peki ya oraya tek başlarına değil de askerlerle gelirlerse ? Bizi görünce geri dönerlerse ?" dedi Gint. Haklıydı. Bir hiç için oraya gitmemiz çok mantıklı olur muydu ?

" Bu olamaz. Onlar karşınızda belirdiği anda kağıtları yırtın. Bu sizi bir alana hapsedecek. Anlaşma yapacaksınız. Kazanan taşı alır ve alan bozulur diyeceksiniz. Kazanmak için rakibinizin ya yenilgiyi kabul edip bunu dile getirmesi ya da ölmesi gerek. O alana da sadece siz ve sizin istediğiniz kişiler girebilir. Bu büyüyü Demir Ada'nın kraliyet büyücüsü yaptı. Güvenebilirsiniz." dedi.

Herkes kafa salladı.

Portallar açıldı, portallardan geçtik. Hepimiz güney bölgesinin farklı yerlerindeydik. Yanımda Tom'un olması bana güven veriyordu.

" İyi misin ?" dedi Tom.

Ona baktım.

" İyiyim. Sen ?"

" Hiç olmadığım kadar. Unutma ben seni ne olursa olsun koruyacağım. Sadece o cadıyı alaşağı etmen lazım."

Başımı salladım. Cvy'nin gelmesi an meselesiydi. Kağıdı Tom'a uzattım.

" Sende durması daha güvenli olur. Cvy beni tanıyor. Seni de tanıyordur tabi ama gelince ilk olarak bana odaklanacaktır o anda o kağıdı yırt." dedim.

Başını salladı.

Tom'a bakarken bir anda sert bir şekilde rüzgar esmeye başladı.

Kafamı rüzgarın estiği tarafa çevirdim.

Bu...

Nasıl...

Olabilirdi ?

Bu kaltak bunu nasıl başarmıştı ?

Neden bütün taşlar Ult'un alnına gömülmüş halde duruyordu ?

" Merhaba tatlım , niye öyle gözlerini kocaman açtın ? Beklemiyor muydun yoksa ? Tabi biraz zor oldu ama bana fark etmez. Sizi ortadan kaldırdığımda her şey daha kolay olacak. Zayıf halkadan başlamak daha iyi olur diye düşündüm."

Kafamı Tom'a çevirdiğimde kağıdı yırtmaya yelteniyordu.

" Tom dur ! Yırtarsan alanda mahsur kalırız. Sen diğerlerine bir şekilde ulaş. Ben oyalarım." dedim bağırarak.

Tom hayır dercesine bakıyordu.

" Çabuk ! " diye avazım çıktığı kadar bağırınca bir toprak parçası kaldırıp üzerinde hızla kayarak uzaklaşmaya başladı.

" Hiçbir yere gitmiyorsun !" diye bağırdı Ult. Elini kaldırırken içimde akan gücü serbest bıraktım. İki elimi ona doğrultup yıldırımları üzerine çullandırdım.

Dikkati dağıldı.

Bana baktı.

Ölecektim. Onurlu bir ölüm olacaktı.

Bunca zamandır kendimi çöp gibi hissediyordum ve bu ölüm beni onurlandırabilirdi.

Sadece Tom'a zaman kazandırmalıydım.

Gönderdiğim yıldırımları eliyle dağıttı. Tekrar toplayı bana yönlendirdi. Çok büyük bir elektrik dalgası bana doğru geliyordu ve kıpırdayamıyordum.

Kan Taşı !

Yıldırım her tarafı aydınlatarak bana doğru geliyordu. Çok hızlı geldiğine eminim ama sanki her şey yavaşlamış gibiydi. Yıldırım alnıma dokunduğu anda ürperdim ve sonrasında her şey hızlandı. Vücudumun her tarafı tarifi olmayan bir şekilde acıyordu. Acımak az kalırdı. Her hücremde acıyı hissediyordum. Gülen bir suratla bana bakıyordu.

Yapabileceğim hiçbir şey yok gibiydi.

Zorla da olsa bir gülümseme takındım. Konuşacak gücü kendimde buldum.

" Se-sen asla kaza..namayacaksın !"

Vücudumdaki acı dinmişti.

Gözlerim kararıyordu.

Dengemi kaybediyordum.

Belli belirsiz Ult'un suratındaki gülümsemenin kaybolduğunu ve çıldırmış bir kadının ifadesini aldığını gördüm.

Tamamen karardı gözlerim.

Karanlığın kollarına bırakmıştım kendimi. Ölümün tatlı ninnisi kulağımda dolaşıyordu. Gittikçe artan bir sesle...

BEYAZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin