-SIR GİBİ-

146 47 19
                                    

     Sabah  kalktığımda  perişandım. Yeni bir hayata başlamak istiyordum  adeta.  Hülyayı  düşündükçe kendime kızıyordum. Ama ihtimal verememiştim  işte  Arda'nın  böyle bir durumda olabileceğine. Hülyaya ise gerçekten  çok  üzülmüştüm. O  söylediği sözler tekrar tekrar aklıma geliyor. O  yüzüğü  elime verişi o  hayal kırıklığı...

    Ben bu sabah yeni   bir  hayata başlamaya karar verdim. Kendi kendime düşündüm ki daha yeni    tanıştığım ve çok sevdiğim adamı ve yıllar öncesinden yürümeye ilk    başladığım zamanlar tanıdığım kızı eşit sevmiştim. Bu haksızlıktı. Aynı    durum Arda için de geçerli, Pelin için de geçerli. Arda yıllar   öncesinde  bir kızı sevmişti, henüz üç gün önce tanıştığı kızı daha çok   sevmişti.  Pelinde öyle yıllar önce tanıştığı ve çok yakın olduğu   arkadaşını sevse  de sevdiği adamla sırlarını sakladı. Yani herkes   birilerini birilerinden  çok sevebilirdi. Bu gayet olağandı. Acaba olayı   fazla mı abartmıştım.

     Her sabah olduğu  gibi bu sabah da   kapı çaldı ama bugün daha yavaştı. Gidip açtım kapıyı.  Karşımda   gördüğüm kişi en son yıllar önce gördüğüm ve daha dün  hayatımızı   mahveden adamdı.

-Ne var? Neden geldin buraya? Ve sen hapiste değil miydin?

-Aa   böyle kapı dışarı mı  konuşucağız çok ayıp, senin gibi güzel kıza hiç   yakışmadı bu, deyip  ayakkabılarıyla içeri girecekti ki son anda   çıkarttırdım.

-Evet, sorularımın cevapları nerede?

-Ben   buraya Pelin'nin  nerede olduğunu sormaya geldim. Ayrıca hapisten de   kimsenin elinde benim  dövdüğüme dair kanıt olmadığı için çıktım, deyip   bacak bacak üstüne  attı. Sonra da kahkaha attı.

-Bu nasıl saçmalık ya daha üç gün önce ellerinde hiçbir kanıt yokken beni karakola götürüp suçladılar. Gerçekten büyük saçmalık.

-Herkes ben değil tabi. Evet, Pelin nerede?

-Bilmiyorum.

-Nerede?

-Bilmiyorum dedim ya be!

-O nasıl olacak, o senin kardeşin değil miydi, deyip gözümün içine baka baka küçümser bir kahkaha attı.

-Hayır değil. Ama bilsemde kesinlikle söylemem.

    Aniden ayağa kalktı ve koca ellerini boğazıma dayadı. Canım yanıyordu ama ses çıkarmadım.

-Nerde, dedi dişlerini sıkarak.

-Bilmiyorum,   dedim ve  elini çekip gitti. Kapıyı da sertçe vurdu ve çıktı. Boğazım   acıyordu.  Kalbim daha çok acıyordu bu yüzden boğazımın acısını pek  hissetmedim.



Çok teşekkürler okuyan herkese. Oyları bekliyorum. ☺️

Bu arada multimedyadaki Tolga...

GÜZ GÜLLERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin