-SONSUZ MUTSUZLUĞUN İLK BAŞLANGICI-

213 50 48
                                    

Uzun zamandır gitmediğim işime gitmeye karar verdim bu sabah. Henüz yıllık izinim bitmese de kimseyle uğraşmak istemiyordum. Sadece işimle ilgilenmek ve sadece bana muhtaç olan hastalarımı düşünmek, onlara yardım etmek istiyordum. Bu yüzden bu kapkaranlık havada hemen kalkıp hazırlandım. Yine kahvemi aldım bir güzel içtim. Daha sonra sabahın sekiz buçuğunda buz gibi giyinme odasına girip hazırlandım. Siyah kot bir Jean giydim, üzerine de çam yeşili bir gömlek giyip önünü de bağladım. Simsiyah uzun saçlarımı arkaya doğru taradım ve kalın topuklu stillettolarımı giydim. Şöyle bir geri çekilip aynaya baktım ve 'gerçekten uzun zaman oluş işe gitmeyeli. Ama çok güzel oldum.' Dedim kendimle gurur duyarak. Gerçekten uzun zaman olmuştu yaklaşık 5 haftadır işe gitmiyordum. Kapıdan çıkıp kapıyı kilitledim. Birkaç adım attım ve daha sonra geri döndüm çünkü boynuma güzel bir tasma kolye takacaktım.

-Evet, işte şimdi çok daha güzel oldun Gül, dedim ve bu kez kilitleyip aşağı indim.

Kapı aniden kırılacak gibi çalmaya başladı. Bir yandan da bağırışımalar geliyordu. AA evet bu Arda'nın sesi ve kaç gündür devamlı duyduğum bu tanıdık sesti. Kapıya doğru giderken aniden sesler kesildi. Ne kapı çalıyordu ne de herhangi bir ses geliyordu. Ben kapıyı açmaya giderken ayağım halıya takıldı ve düşecek gibi oldum. Ama kahve üzerime dökülmüştü.

- Of ya. Allah kahretsin.

Hem yanmıştım, canım acıyordu hem de o güzelim kıyafetlerim kahve olmuştu. Bir yandan da kapıyı açmaya çalıştım ama daha sonra kapıdakinin biraz daha bekleyebileceğine karar verdim.

Islak bir bezle üstümü kabataslak sildim. Kırılmış fincanı da masanın üstüne parçalarını alıp koydum.

-Aaaah. Aaah. Ya bu ne be! Ah, dedim ani bir can havliyle. Bu defada elime cam batmıştı ve canım yanıyordu.

-Gül iyi misin, dedi dışarıdaki Arda'nın sesi. Sanırım haykırışlarımı duymuştu.

Canım çok yanıyordu. Ama kalkıp daha fazla bekletmemek için gidip kapıyı açtım.

-Ne oldu?

-Hangisini söyleyeyim sen seç.

-Nasıl yani?

-Her yerim yandı, elime cam battı, ayağım acıyor ve en önemlisi çok sinirliyim.

-Ya hepsi onun yüzünden, dedi sessizce ve bende bir an ürktüm. Çünkü canımın yanmasıyla dünkü olayları unutmuştum.

- O kim?

-Kim kim?

-Anlamazlık yapma. Hepsi onun yüzünden dediğin kim dedim.

-Ha, dedi ve bir şeyler uydurmaya çalıştı bir süre.

-Evet, bildiğin bir şeyi söylemek bu kadar zor değil herhâlde, dedim elimi yıkamak için lavaboya giderken.

-Ya bizim komiser bey. O gönderdi beni buraya.

-Neden ki? Hem kapıyı böyle çalmanı da mı o söyledi.

-Gül canımı sıkma! diye bağırdı. Bağırmasına hem ben hem de kendisi şaşırmıştı.

-Ne var? Hem canını sıkıyorsam eğer evime gelen sensin.

-Ne yani kovuyor musun?

-Hayır, canın sıkıldı diye söylüyorum, dedim gözlerimi yavaşça üzerinden çekerek.

-Sen nereye gidiyorsun? Tabi bu halde gitmeye kararlıysan.

-Hastaneye.

-Ne bu küçük şeyler için hastaneye mi gidilir?

GÜZ GÜLLERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin