-İLK GÖRÜŞ-

773 73 41
                                    

   Soğuk bir sonbahar akşamıydı, elime aldığım sıcacık kahvemi içmek için sabırsızlanıyordum. Sanki içeceğim sıradan bir kahve değildi. Şalımı düzeltip yavaşça kahvemin üzerine eğildim. Köpüğünden bir kalp şekli oluşmuştu. Kafamı kaldırdım küçük bir tebessüm attım. Yavaşça koltuğumun yanındaki sehpaya kahvemi koydum, kendimi de hızlı bir şekilde koltuğa attım. Tam elime kahveyi alıp bir yudum alacaktım ki kapı güm güm çalmaya başladı. Küçük bir

Çığlık attım, çünkü hem korkmuştum hem de kahvemi içmeme izin vermediklerinden dolayı kızmıştım.

   -Buyurun...

   -Gül DERİN mi?

   -Evet, benim, bir sorun mu var?

   -Bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor.

   -Neden?

  Kalbim öylesine güçlü atıyordu ki nerdeyse yerinden çıkacaktı...

  -Hanımefendi geçen hafta mahallenizde çıkan hırsızlık olayı için sorguya çağırılıyorsunuz.

  -Nasıl yani, siz beni hırsızlıkla mı suçluyorsunuz, dedim kızgın ve bir o kadarda endişeli bir şekilde.

  -Hayır, ama komşularınız sizin o gece evde olmadığınız sonra da gece siyahlar içinde eve geldiğinizi söylüyor.

  -Bu nasıl bir saçmalık. O gece dışarda olmam ve siyah kıyafetler giyinmem benim hırsız olduğumu gösteriyor öyle mi?

  -Efendim öyle bir şey demedim ama gelmeniz gerekli aksi takdirde...

  -Tamam. Paltomu alıp geliyorum, dedim yine öfkeli bir tavırla. Çünkü yaptıkları saçma bir tespitti. Bu tespitle hırsız olan kişi bile hırsız olduğuna düşünmezdi.

  -İşte geldim, dedim içten ve sıkkın bir sesle. Evde sehpamın üzerinde duran dumanı üzerinde kahvemi düşünerek...

                                                          ****

Uzun bir yolculuk olmuştu, ya da en azından bana öyle geliyordu. Çünkü hem üşüyordum hem de hırsızın ben olamadığımı ispatlamak için ne yapabilirim diye düşünüyordum... Karakola geldiğimizde kalbim daha da hızlı çarpıyordu...

     Beni önce beklettiler bir salonda. Sonra da bir polis kolumdan nazikçe tutup götürdü. Boş bir odaya geldik, ardımızdan da bir kadın polis geldi...

   -Eee şimdi, dedi ve bir süre sustu. Gözlerimin içine baktı ve devam etti... Sen suçlu olmadığını iddia ediyorsun demi. Ama sana bir şey söyleyeyim mi, dedi ve yavaşça kulağıma eğilerek 'buraya gelen herkes aynı sözü söylüyor nedense' dedi ve aniden üzerimizde ki lambaya sertçe vurdu.

  Dilim tutulmuştu bir şeyler kekeledim ama bende söylediğimden bir şeyler anlamamıştım.

  - Ben... Eee... ,dedim en sondada gücümü toparlayıp 'ben hırsız değilim' dedim.

   Kadın bir kahkaha koparttı. Masmavi gözleri sanki bir anda uçsuz bucaksız bir okyanus olmuştu. Aniden irkildim çünkü kapı sertçe açıldı ve karşımıza uzun boylu kumral zayıf bir beyefendi çıktı.

- Hülyacım tamam. Sorguyu bırak. Hırsız bulunmuş.

-Oh, diye derin bir iç çektim. Öyle rahatlamıştım ki sanki üzerimden iki tane buzdolabı kaldırmışlardı.

Beyefendi bana dönerek:

- Çıkabilirsiniz hanımefendi, dedi. Ardından da kocaman gülümsedi. İçim ısınmıştı sanki. Bende yavaşça ona gülümseyip odadan çıktım.

GÜZ GÜLLERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin