-Günaydın aşkım.-Sana da günaydın aşkım, dedim yataktan kalkıp gerneşerek kalktım.
-Kahvaltını hazırladım, hadi aşağıya gel.
-Geliyorum üstümü giyinip.
-Tamam tatlım. Ama kırmızı mini elbiseni giy lütfen. O sana çok yakışıyor, dedi muzipçe. O elbiseyi en son üç yıl önce giymiştim. Ardayı en son gördüğüm gün yani.
-Gül, aşkım iyi misin?
-İyiyim tatlım. Geliyorum in sen aşağıya, dedi ve merdivenlerden indi. Aklıma tranvatik olarak merdivenlerden düşüş anım geldi. Son zamanlarda o merdivene her bakışımda Arda ve doğal olarak da o merdivenlerden düşüşüm geliyordu.
Hemen Pamir'in istediği kıyafeti giydim. Aynaya baktım ve aklıma Arda'nın düğünü geldi.
-Gül hadi gel. Menemen soğumak üzere.
-Geldim bebeğim.
-Tekrar geri çekilip baktım ve eteğini aşağıya doğru çekiştirip aşağıya indim.
-Gül hani sana 'Gülüm' dememi istemiyorsun ya nedeni ne?
-Pamir, hani sana dedim ya eski bir erkek arkadaşım vardı ama ilişkimiz çok ama çok az sürdü diye. İşte onun yüzünden.
-Ha, evet hatırladım. Ama neden?
-Pamir, sana bir gün anlatacağımı söyledim. Ardan tam 1 yıl geçti. Anlatmanın zamanı geldi sanırım. Hani senin bir doğum günü partin olmuştu. LONDON EYE CAFE' de. Her şey o gün başlamıştı. Daha doğrusu her şey çığırından o gün çıkmıştı. O kafedeyken yanınızda bir çift vardı. Arda ve Pelin diye. Oradaki Pelin benim ta çocukluktan kalma bir kardeşimdi. Yani çok yakındık. Arda ile ilk kez karşılaştığımızdan itibaren 1 veya iki gün geçmişti. Pelin'de Washington'daydı. Bir sabah Arda'dan hoşlanmaya başladığımı istediğimde Pelin çıkageldi. Herşey altüst oldu. Yani kısaca bir tartışmamız olduğunda onlar birbiriyle sevgili oldular. Düşünebiliyor musun? Kardeşim dediğim insan aramızı yapmak yerine hala çok sevdiğimi söylediğim insanla sevgili oluyor. Arda'yı kaybetmek istemiyordum. Onun için her şeyi yaptım. O kafedeyken tartışma olmuştu.
-Hatırladım.
-İşte o tartışmada onların fotoğraflarını çektirip internete koyan, gazetelere veren bendim. Ama hiçbir şey onları ayırmadı. Merdivenlere her bakışımda bir duraksıyordum ya hani.
-Evet. Yoksa Arda ile en son orada mı karşılaştın.
-Hayır. Arda'yı bana geri döndürebilmek için kendimi merdivenlerden aşağıya attım.
-Ne? Ne diyorsun sen Gül? Demek o kadar çok seviyordun.
-Ama hiçbir işe yaramadı. O gün beni hastaneye götürdü kolum kırıktı. Hastanede küçük bir tartışma oldu ve 'ben artık seni sevmiyorum' deyip gitti. kırık kolumla hastaneden çıkıp Pelin'in evine gittim. Arda oradaymış. Öyle yağmur vardı ki çok üşüyordum. Sinüzit olmuşum. Bayılmışım kapının önünde. Daha sonra da kısaca Arda beni evden kovmadan önce evleneceklerini söyledi Pelin. Bende onlara hayatım boyunca onları rahat bırakmaycağıma dair söz verdim ve çıktım.
-Peki o sözü tutmaya kararlı mısın?
-Tabi ki. Eğer o Pelin olmasaydı şuan o değil ben evli olacaktım Ardayla.
-Ne diyorsun sen Gül? Ben seni bu kadar çok severken sen Ardayla evli olmaktan bahsediyorsun.
-Hayır, hayır Pamir. Sakın öyle düşünme. Ben seninle gayet mutluyum.benim Arda'ya duyduğyum his aşk değil, nefret. Ve bu nefreti ancak mezar durdurabilir. Neyse. Yüzsüz gibi beni birde düğünlerine çağırdılar. Bende bu benim için iyi bir fırsat dedim ve Hülya ile Tolga'yı da düğüne çağırdım yine gizli numarayla. Onlarda geldiler tabi ki. Ben en ön masalardan birine oturup kır düğününü izledim. Biraz komik olacak belki ama oda görevlilerinin birine yüklü miktarda para verip gelinliğinin içinin her yerine kaşıntı tozu döktürdüm. Tolga ve Hülya gelene kadar iyice bir kaşındı. Bende zevkle izledim.
-Sen yok mu sen. Çok fenasın Gül.
-Tolga ve Hülya geldiğindeyse her şey başka bir boyuta dönüştü. Hatta zamanlama öyle müthişti ki tam nikaha geldi. Hemen bastılar ve nikah ertelendi. Daha sonra da onca kişinin arasında kavgaya tutuştular. Herkese rezil olmuşlardı ama en sonunda öyle bir şey oldu ki kinimin çok büyük şeylere neden olduğunu anladım. Ama bu nefretimi daha da büyüttü.
-Ne oldu söylesene.
-Hülya, Pelin'i gelin ve damat odasına giden merdivenlerden aşağıya itti. Bembeyaz gelinliği kıpkırmızı olmuştu. Herkes gelinin yanına koşmuştu, ben ise dışarı. Deliye dönmüştüm. LONDON EYE CAFE' ye gittim. Bir yere oturdum ve saatlerce kalkmadım. Üzerimde ise bu kıyafet vardı. Ama o zaman çok bol geliyordu. Çok zayıftım. Çok çirkinleşmiştim. Ve yaklaşık bir ay boyunca deli gibi ortalıklarda gezindim. Pelin ölmemişti. Ama felç kalmıştı. Daha sonra beni hastaneye yatırdılar. Delilik teşhisi konuldu. Tam üç ay sonra eski halime döndüm.
-Ne, sen deli miydin?
-Yaşadıklarım hiç kolay şeyler değildi. Ne olursa olsun ikimizde birbirimizi az da olsa seviyorduk. Neyse. Aslında tedaviler iki ay boyunca yanıt vermedi ama Pelin'in eski sağlığına kavuştuğunu öğrenince rahatladım.bir ay içinde onlar evlendiler bende normal hayata geri döndüm. Hastalığım boyunca hiç kimse beni ziyaret etmedi. Bende herkesle olan bağlantımı kestim. Zaten o gün bugündür hiç kimseyle konuşmuyorum. Senin dışında.
-Vay be! Peki şimdi mutlular mıdır?
-Bilmem ama bir yıldır hiç görmüyorum. Zaten en son bir yıl önce gördüm onları.
-Sence ziyaret edelim mi?
-Ne diyorsun sen Pamir? Ben intikam diyorum sen ziyaret diyorsun.
-Hayır, yanlış anladın sen. Onların son halini görüp ona göre hareket edeceğiz. Birlikte yani.
-Olmaz öyle şey bu benim mevzum.
-Her zaman yanında olacağım.
-Sağol bir tanem, deyip elini tuttum. Menemene gömüldük.
Menemenin bitmesine az kalmıştı ki Pamir aniden bişey sordu.
-Gül önümüzde upuzun yıllar var. Düşünsene Pelin ve Arda'nın ilişkilerini mahvetmek için çok uzun zamanımız var.
- Yani...
- Yanisi şu bundan sonraki planlarımızı birlikte yapıp birlikte hareket edeceğiz. Nasıl fikir?
- Hep yanımda olacaksan...
- Saçmalama. Tabi ki hep yanında olacağım. Seni seviyorum sevgilim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ GÜLLERİ (TAMAMLANDI)
Misterio / SuspensoGözlerimi kapatıp, geçmişi düşündüm... Geleceğe dair tek tek sönen umut meşalelerimi... Sonra açtım gözlerimi... Yeni bir hayata başlıyordum... İntikamla başladım ben bu yola... GÜZ GÜL'ÜYDÜM BEN, YAZI UMUTLA BEKLEYEN...