O küçük kızı nerden hatırladığımı hatırlayınca küçük bir baygınlık geçirmişim. Uyandığımda küçük kız minik elleriyle yüzümü okşuyordu. Üzerinde benim onun için aldığım mor bir elbise vardı. Bu elbise küçük kızın menekşe gözlerini daha bir açmıştı.
-Abla.. İyi misin?
-Sen... Sen... Nasıl ya, derken ellerimle yüzünü okşamaya başladım. Hala çok güzel bir yüzü vardı. Gözleri hala çok masum bakıyordu. Şimdi bu mendil satan kız Pelin'in kızı mıydı? Peki ya neden? Neden başka bir ailedeydi bu küçük kız?
-Pelin? Bu küçük kız senin çocuğun mu, diyebildim. Arda bir gariplik olduğunu anlayınca kulağıma eğilerek ''Gül iyi misin? Tanıyor musun bu kızı?'' dedi. Ben hala şok geçiriyordum.
-Pelin, diyerek ayağa kalktım. Karşısında dimdik durmaya çalışıyordum.
-Pelin, bu kız mendil satıyordu. Bu kız nasıl senin çocuğun olur? Hadi bana söyleme gereği duymadın bu kadar güzel bir kızı, kendi öz kızını sen sokağa mı attın, dediğimde ağzı açık kalmıştı. Arda aniden ''Gül sen ne diyorsun?'' dedi o da şok olmuştu.
-Arda, seninle ayrıldığımız günün sonrasında bu kız otogara gitmek için benim arabama gelmişti. Hatta... Hatta üstündeki kıyafetleri bile ben aldım, dedim küçük kızın boyuna gelebilmek için eğilirken..
-Ne? Sen mi, dedi Pelin.. Hala şok geçiriyodu.
-Anne...
Pelinin gözleri dolmuştu. O da benim gibi eğilerek konuşmaya başladı.
-Efendim menekşe gözlüm...
-Anne ben bu ablayı tanıyorum. Ve sana bir şey söyleyeceğim. Bu abla benim ve diğer kardeşlerim için bir sürü kıyafet almıştı.
-Başka çocuklarınız da mı var, dedi Arda yıkılmış bir şeklide.
-Hayır. Benim diğer ailemden kardeşlerim var, dedi küçük kız. O kadar masum duruyordu ki.Ona sarılmak istedim. Kucağıma aldım ve ayağa kalktım. Gözlerim dolmuştu. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Küçük kız minnetle gözlerime bakıyordu. Onun o masumluğunun adına ailesi olacak o pisliklere hesap sormak istedim.
-Siz nasıl şerefsiz insanlarsınız ya, derken kızın kolundaki morlukları görmüştüm. Bir kez daha şok geçirmiştim. Bayılacak gibi olduğumda Arda belimden tutarak oturttu.
Eş zamanlı olarak kolunu tuttuğum küçük kız kolunu çekti sanırım acıtmıştım. Evlatlık olarak verdikleri aileden şiddet görüyordu. Ben her ne kadar yuvalarını bozmaya çalışsam da o daha küçücük bir kızdı.
-Pelin Tolga.. Bu kızın yaşantısından haberiniz vra mıydı? Daha önce hiç gelip evlatlık verdiğiniz ailesine baktınız mı? Bu kız mendil satıyordu mendil.. Neden bıraktınız bu çocuğu. Daha önceden görmüş müydünüz kolundaki morlukları?
-Ne? Morluk mu? Kızım, diyerek kucağımdan almaya çalıştı küçük kızı. Daha sıkı sarıldım ve geri çekildim. Küçük kız da bana daha sıkı sarıldı.
-Pelin.. Uzak dur.. Sana bi soru sordum. Neden bıraktınız bu kızı?
-Gül, kızımı bana ver.
-Eğer anne olsaydın verirdim. Anne olsan yapardın biliyor musun? Bu dünyada milyarlarca anne olamayan kadınları düşünerek bir çocuk sahibi olduğu için kendine verilen bu hazineye sahip çıkardın. Ama sen bu hazineyi başka aileye evlatlık verdin ki daha o bile belli değil. Belki de sokağa attın, dedim çok şiddetli bir şekilde bağırarak. Bu sırada küçük kız korkmuş olmalı ki bana daha sıkı sarılmıştı.
-Kim bilir neler yaşattı o aile. Senden değil anne insan olmaz Pelin. Neden bıraktın bu kızı? Neden, derken kızı Arda'nın kollarına bıraktım ve Pelin'e güçlü bir tokat attım. ''Allah belanı versin'' dedim ve dışarı çıkacakken Pelin kolumdan tuttu ve açıklama yapmaya başladı. Ben Hüngür hüngür ağlarken Pelin sadece bana bakıyordu.
-Tolgayla birbirimizi seviyorduk. Gelecekte sorun yaşayacağımızı bilmiyorduk ki? Çocuğumuz olacağını öğrendiğimde henüz bir aylıktı. Aldırmak istedim. Ama buna cesaret edemedim.
-Neden? Canın yanacak diye mi? Keşke senin canın yansaydı da bu kızın şimdi canı yanmasaydı.
-Hayır, onun için değil. Tolga olmasa da bakarım diye düşünmüştüm.
-Hahahaa. Düşündün öyle mi? Düşündün? Sen nasıl bi insansın ya?
-Gül sus, diyerek bağırdı. Bende hırsımı alamamış olacağım ki bir kez daha tokat attım. ''Sen önce kendi öz evladını sokağa at sonra gel bana sus diye bağır. Seni mahkemeye vereceğim. Hatta İlayda da isterse onu evlatlık alcağım. Tolganın zaten dünya umurunda değil. Siz kendi çöplüğünüzde boğulun ne haliniz varsa onu görün'' dedim ve yerdeki imzalanmış boşanma evraklarını aldım sonra da Arda'nın elini tutarak dışarı çıktım. hiç konuşmadan Ardanın kucağındaki küçük kızı aldım. Küçük kıza sordum.
-İlayda... Benim kızım olmak ister misin?
-Nasıl yani. Ama Yahya babam kızar sana..
-Hayır bitanem bana kimse kızamaz. Seni annen olacak o kadına bırakamam.
-Kızamaz mı?
-Kızamaz küçük kız, dedi Arda gülerek. Onun gülüşünü görünce dayanamadım ve yanağına küçük bir öpücük bıraktım.
-Anne...
Bu kelimeyi duyunca önce Pelinin dışarı çıktığını sanıp kapıya baktım ama kimse yoktu. Sonra bana söylediğini anlayınca güldüm ama gözümden yaşlar akıyordu.
-Sana diyor kızımız, dedi Arda. Bir kez daha şok olmuştum. Arda yine benim yanımdaydı ama Pamir aklıma gelince birden suratımı astım ve kucağımda küçük kızla yürümeye başladım. Arda arabaya binmeden önce bizim kapımızı açtı. Bu sırada Pelinin balkondan bize baktığını gördüm. Nasıl bu kadar vicdansız olabiliyordu ki. Sanki evine gelen misafirleri uğurluyormuş gibi gözünde bir yaş damlası bile yoktu. Arda kapımızı örttükten sonra arabaya bindi. Ve sürmeye başladı nereye gittiğini bilmiyordum ama umurum da değildi. Küçük kızı yavaşça döndürüp yüzlerini okşamaya başladım.
-Anne.., dedi ve yine sustu. Söylemek istediği bişey vardı sanki.
-Söyle bir tanem. Ben senin ve gelecekte baban olacak bu yakışıklı için varım, diyerek Ardanın yüzünü okşadım.
-Siz evli misiniz diyecektim, dedi İlayda. Şimdi ona ne cevap verecektim. O senin öz annenin eski kocası ama benim sevgilim mi diyecektim. Arda'ya baktım açıklama yapmasını ister gibi.
-Bak İlayda. Ben sana bunları söylemek istemezdim ama bunları bilmen gerek. Ben Pelinin kocasıydım. Ama artık boşanacağız. Çünkü o beni aldattı, dedi ve bir an kendimi kötü hissettim. Aslında bunların hiçbirine gerek yokmuş. Zaten Tolga gelip bunların hayatını mahvedecekmiş. Ama ben yine de işimi sağlama almış oldum.
-Nasıl yani? O seni aldattı mı? O ne demek?
-Ben onun kocası olmama rağmen başkasıyla birlikte oldu demek, dedi. Gözleri yavaş yavaş doluyordu. Tıpkı benim yaşadığım gibi acı yaşıyordu.
-Ya. Ben şimdi Hep sizinle olmak istiyorum çünkü onlar beni daha küçücükken bir arkadaşlarına götürdüler. Çok zenginlerdi. Önce bana çok güzel baktılar. Dadılar, hizmetliler beni çok seviyordu ama sonra işleri kötüleşmeye başladı. Önce evimizden taşındık. Hizmetçilerimiz ayrıldı. Sonra her şey değişti. Yahya babam geceleri eve geliyordu. Çok kötü kokuyordu. Hep dövüyordu diğer iki kardeşlerimle beni, dedi ve gözleri doldu.
-Merak etme bebeğim. Sana hiç kimse bir şey yapamaz artık, dedim gözyaşlarını silerek.
London Eye Cafe'ye gelmiştik. ilk defa Arda'yla el ele girmiştik bu kafeye. Hemde kucağımda küçük bir kızla. Garson... Garson bana bakıyordu gülerek. Kim bilir neler düşünüyordu hakkımda. O an onu gidip dövesim geldi.
-Ne yemek istersin kızım, dedi Arda. Etrafımıza baktım bir sürü genç kız bize bakıyordu. Yok yok... Arda'ya bakıyordu. Bende onların gözlerine sokmak istercesine bir tane kızın eline telefonu tutuşturup ''Fotoğrafımızı çeker misin?'' dedim. Önce gözlerini devirip arkadaşına baksa da kalkıp poz vermemizi bekledi.
Ben Arda'nın yanına oturdum İlayda'yı da kucağına alan Arda ilk önce beni öptü daha sonra gülümsedi ve Fotoğrafımızı çeken kız telefonu uzattı.
-Zahmet oldu.
-Yok. Sorun değil.
-Önüne bakarsan olmaz, dedim.
Arkamı dönünce Arda'nın bana baktığını gördüm ve ''Nee!'' dedim.
-Babacım bak. Annen sanırım bizi kıskandı, dedi o kadar güzel gülüyordu ki dayanamayıp elini tuttum.
O sırada telefonum çaldı. Arayan Leyla Hanımdı. Tamamen unutmuştum.
-Alo... Leyla Hanım kusura bakmayın ben unutmuşum evrakları getirmeyi. Başıma neler geldi bir bilseniz,dedim. Anlayışla karşıladı ve olanları kısaca anlatmamı istedi. Bende kabataslak anlattım. Çok üzüldüğünü ve evrakları almak için en kısa zamanda ofisine beklediğini söyledi.Bİzde birşeyler yiyip ofise gitmek için yola çıktık. Uzun ve yorucu bir hayat bizi bekliyordu.
Arkadaşlar hikayemi okuyan herkese minnet duyduğumu belirtmek istedim. Resimler ve hikaye akışı konusunda bir çok okuyanımdan mesaj alıyorum. Ve bu bölümü yazmam için bana yardımcı olan @duman_n_ 'a teşekkürlerimi iletiyorum. Sizlerinde fikirlerinizi bekliyorum çünkü bu hikaye sizin hikayeniz♥️♥️♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ GÜLLERİ (TAMAMLANDI)
Mystery / ThrillerGözlerimi kapatıp, geçmişi düşündüm... Geleceğe dair tek tek sönen umut meşalelerimi... Sonra açtım gözlerimi... Yeni bir hayata başlıyordum... İntikamla başladım ben bu yola... GÜZ GÜL'ÜYDÜM BEN, YAZI UMUTLA BEKLEYEN...